|
Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz... |
![]() ![]() |
|
Seçenekler |
![]() |
Mesaj No:1 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]() SENİ BİR KERE DAHA DERİNCE DUYDUK Vilâdetin, insanlığın da vilâdeti oldu. Dost-düşman herkes doğrularını, yanlışlarını Senin neşrettiğin nur sayesinde görüp değerlendirme imkânını elde etti; etti ve belli ölçüde de olsa itmi’nana ulaştı. Biz hepimiz, gönüllerimizde hissettiğimiz Cennet’i ve ondaki ebedî saadeti, ancak Senin o semavî beyanın vasıtasıyla doğru anlayıp doğru duyabildik; duyabildik ve o füsunlu beyan çağlayanın sayesinde Hak muradını anlama ufkuna yöneldik. Eğer bugün şöyle-böyle gözlerimiz Hakk’ı takdis ve takdirle açılıp kapanıyor ve gönüllerimiz vuslat heyecanıyla çarpıyorsa, bu yüksek duygu ve düşünceleri tetikleyen Sensin.. Sensin bize gerçek insan olma zirvelerini gösteren, ruhlarımıza sevda korları saçarak bize aşk u vuslat neşvesini birden tattıran; tattırıp iklimine saygıyla yönelenlere hakikî var olma sırrını duyuran.. dahası, milyonlarca, milyarlarca insanın takrîr, takdîr ve tasvîbini arkasına alarak, insaflı ruhlara bir kısım sâbiteler vererek herkese kendi olarak kalma yollarını gösteren. Senin sayende mâneviyâta ve sevgiye uyanan gönüller, sanki sadece sevgi ve saygı solukluyormuşçasına ruhlarından yükselen ulvî sesler ve insanî enginliklerini dillendiren sözlerle asırlar ve asırlar boyu insanî değerlerin yanıltmayan temsilcileri oldular. Büyük çoğunluğu itibarıyla insanlık âlemi onların seslerinde ve sözlerinde, o güne kadar keşfedemediği vicdanının heyecanlarını duydu ve kendi iç derinliğine muttali oldu. Evet, Senin sayende birbirinden oldukça farklı görünen bütün insanlar, hatta bir mânâda cinler ve ruhanîler, o zamana dek bir türlü hissedemedikleri, hissedip söyleyemedikleri, söylemeye muvaffak olup da yerli yerince dillendiremedikleri her şeyi seslendirebiliyor ve büyük ölçüde pek çok problemi çözebiliyordu… Sen -gönüllerimiz tahtın- dünyayı şereflendirdiğin andan itibaren insanoğlunun “ahsen-i takvîm” remziyle ifade edilen mânâ ve mahiyet derinliğindeki esrarı deşifre ederek dilleri çözdün; saksağanlara bülbül olma âdâbını öğrettin ve dost-düşman hemen herkeste farklı zâviyelerden de olsa kendilerini iç derinlikleriyle duyup ifade etme düşüncesini uyardın. Evrensel insanî müştereklerin ortaya çıkmasını sağlayarak binlerce yorumu ve anlayışı bir potada mezcedip, bir ruh etrafında toplayıp herkese kendi gönül ufkundan pek çok şeyler duyurdun. Bu sayede topyekün insanlık, hatta cinler ve ruhanîler Senin mesajından süzülen öz ve mânâlarla, kalıplaşmış anlayışlardan sıyrılarak bir değişimler vetiresine giriverdi. Herkes farkına varsın-varmasın, büyük çoğunluğu itibarıyla insanlık, Senin ortaya koyduğun iman sistemi ve gösterdiğin insanî hedefler sayesinde pek çok yenilikler gerçekleştirdi ve pek çok başarıya imza attı. Senin insanlık ufkunda tulû edeceğin güne kadar her yer karanlıktı; herkes yokluk vahşetiyle tir tir titriyordu ve üst üste çözüm bekleyen problemlerle de tedirgindi. Senin, bütün problemleri çözen, bütün ihtiyaçlara cevap veren ve bütün emelleri gerçekleştirme vaadiyle içlere inşirah salan mesajınla bir anda ruhlar ümitle şahlandı. Yeisle kıvranan gönüllerde ümit esintileri duyulmaya başladı ve her yanda teselli nağmeleri yankılandı. Öyle ki, artık her tarafta bir meltem tesiriyle duyulan bu sihirli nağmeler, mağmum gönüllere sürekli saadet vaad ediyor; hep sevmek ve sevilmekten dem vuruyor; sönmüş gibi görünen insanî alâka ve irtibatları canlandırıyor, aşk u muhabbeti körüklüyor; asırlardan beri sinelerde uyuyagelen yüksek insanî duyguları uyarıp harekete geçiriyor ve bütün insanları bir kere daha kendi iç derinlikleriyle buluşturarak onları kendi kadirlerini takdir etmeye yönlendiriyordu. Senin o içten ve samimî solukların, sevgiye, ümide, mutluluğa susamış gönülleri canlandırıyor; mesajını saygıyla karşılayan teşne sinelerde kudsî bir heyecan meydana getiriyor, yüksek ruhları, Hakk’a kulluk hummasıyla ciddî mi ciddî tecessüslere, tefahhuslara sevk ediyor ve aydınlık arayan dimağların yürüdüğü yollarda par par parlıyordu. Sen hemen her zaman herhangi bir bent ve engel tanımayan o müthiş imanın, azmin, cesaretin, kararlılığın ve arkana aldığın vefalı arkadaşlarınla bütün insanlığa sesini duyurma gibi seviyeler üstü ve aşkın emeller peşinde olmuştun. Öyle ki, hayat-ı seniyyenin hemen her faslında şahsî imkân ve iktidarının çok çok üstünde bütün insanlığı ebedî saadete erdirme niyet ve cehdiyle hep soluk soluğa yaşadın ve o engin vefa ve sadakatin adına hiç mi hiç duraksamadın; duraksayamazdın da, zira Sen bütün insanî rüyaların gerçekleşmesi, çalışıp çabalamaların bir değer ifade etmesi, ebediyete teşne ruhların arzularının yerine getirilmesi mesajıyla gelmiştin. İnsanlığın kalbî, ruhî ve bedenî ihtiyaçlarının karşılanması, sevme-sevilme hülyalarının gerçekleşmesi, burada ve ötede mutlu olma emellerinin tahakkuk ettirilmesi vaadi, Senin mesajının önemli bir derinliğini teşkil ediyordu.. ve Sen bu hususlarda kararlıydın. Mesajın evrenseldi ve hemen herkes duyup değerlendirdiği ölçüde onu kendi gönlünün hususî iklimine olabildiğine uygun buluyordu. O, özündeki tabiîliği, ihtiva ettiği teşriî emirlerin tekvînî kurallara uygun olması, kalb, ruh ve aklın birleşik noktasında bu letâife muvâfık bir hâl alması ve bunların hepsine ait bir şive hâline gelmesi sâyesinde, her vicdan onu fıtratına uygun buluyor ve onun aydınlık ikliminde varlığın sırlarına daha bir derince muttali oluyordu. Evet, Senden duyduğumuz, tavır ve davranışlarında okuduğumuz her şey, kaynağı onca müteâl olmasına rağmen, bizim kavrayıp zevk edeceğimiz, anlayıp yorumlayacağımız çerçevede tenezzül dalga boyuyla her zaman bizi kucakladı, hissiyatımızı okşayıverdi; gönül iklimimizde yetişmiş gibi yakınlığını bütün benliğimize duyurdu ve sinelerimizin bir yanından fışkırıyormuşçasına sıcaklığını hep hissettirdi. Mahiyet-i insaniyemizi kucakladı, gözlerimizin içine baktı, tat ve şivesiyle bizi tepeden tırnağa mest ederek âdeta büyüledi. Bunlar, Senin hususiyetlerindi ve bu konuda Sen bînazîrdin. İnsanlar arasında özel karakterlerin ve hususî kültürlerin üstünde, hiç kimseye ters düşmeyecek şekilde fâik, hatta müteâl bir üslupla herkese seslenebilen, seslenip müstaid ruhları tesir altına alan ve kendine mahsus remizlerle, işaretlerle, îmalarla sınırlı ifadeleri katlayıp muzaaflaştıran, daha derinleştirip birer mük’ap beyan hâline getiren Sen, arkadan gelenlere eşyâ ve hâdiselerin sihirli kapılarını araladın, hatta bazılarına o kapıları ardına kadar açtın ve inanan gönüllere ötelerin erişilmez neşvesini duyurdun. Hâlâ ruhlarımızda mahremiyetlerini koruyarak mahfuz bulunan semavî armağanların, çağın gereklerine göre bir kısım yeni açılımlarla her seslendirilişinde Seni bir kere, bin kere daha yâd ediyor, -tahtın sinelerimizin en mûtenâ tepesi- huzur-u mehâbetinde saygıyla iki büklüm oluyoruz. Bu Senin hakkın, sineleri vefa hisleriyle çarpan kapıkullarının da vazifesidir. Sen, Yüce Yaratıcı’nın bütün kâinatlara eşi-menendi bulunmayan bir armağanısın; mesajın ve öğretilerin de O’nun emanetidir. Bunu böyle bilenler Seni her zaman canlarından aziz saydı ve ömür boyu Sana karşı hep medyuniyet solukladılar; solukladı ve vefalarının karşılığını da kat kat buldular. Ama, bir gün geldi nereden çıktıkları belli olmayan, bilmem hangi kültürün çocuğu bir kısım densizler kalblerindeki küfrü telaffuz etmeye durdu ve Sana sataşmaya başladılar: Zâtına -yüz bin defa hâşâ- “bede..”, öteler ötesinin sesi-soluğu kutlu mesajına “çöl ka....” ve, Seni dar bir zaman dilimine hapsederek “o güne ve o kavme aitti” deme küstahlığında bulundular; cesaretlendirdiler kinle-nefretle köpüren bir dünyayı.. kapı araladılar saygısızca karikatürlere ve küstahça resimlere. Sen kendi dünyanın vefasızlığıyla, hasım bir cephenin saldırısına birden maruz kalmıştın. Atalarımızın mübeccel gayreti mahfuz, milletçe Seni anlatamamıştık. Şimdilerde küfür ve küfranın Senin dünyanda tetiklendiğini düşündükçe kendi kendimize hayıflanıyor, “Meğer ne kadar da vefasız insanlarmışız!” diye mırıldanıyoruz. Her şeye rağmen, ruh ve mânâ kökleri sağlam; genlerinde atalarının safveti; suyu, toprağı, havası yeni bir gül devrine açık bu dünyanın er-geç dönüp-dolaşıp Senin şefkat ve merhamet ikliminde yeni bir “ba’sü ba’del mevt”e ereceğinde şüphem yok. Daha şimdiden, binler-yüz binler böyle bir “eşref saat” beklentisiyle nefes alıp veriyorlar. Ne benim ne de başkalarının Senden af dilemeye yüzümüz yok; ama kereminin enginliğinde de hiç şüpheye düşmedik. Ufkumuzun karardığı, her yanı hazanın sardığı, yolların yıkılıp köprülerin harap olduğu durumlarda bile gözlerimiz izlerini takipten hiçbir zaman dûr olmadı. “Azîzim, rehberim, pîrim, efendim, şem’-i tâbânım / Ziya-i himmetimdir her iki âlemde devrânım / Benimle müttefiktir bu recâda cümle ihvanım.” (Ketencizâde) deyip Sana karşı vefa ve sadakatimizi seslendirmeye çalıştık. Eksiğimiz, kusurumuz hadsizdi; ama yine de Senin engin müsamahan yanında deryada damla kalırdı. Öyle ise gel; Kerem kıl, kesme Sultanım keremin bînevâlerden, Keremkâne yakışır mı kerem kesmek gedâlerden!..(M. Lütfî)
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:2 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
145
Üyelik T.:
16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
ilgin için teşekkürler...uzun ama bir o kadar güzel bir yazıkı sabah sabah iyi geldi bana gözüm gönlüm açıldı......
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:3 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:64
|
![]()
"Ama, bir gün geldi nereden çıktıkları belli olmayan, bilmem hangi kültürün çocuğu bir kısım densizler kalblerindeki küfrü telaffuz etmeye durdu ve Sana sataşmaya başladılar: Zâtına -yüz bin defa hâşâ- “bede..”, öteler ötesinin sesi-soluğu kutlu mesajına “çöl ka....” ve, Seni dar bir zaman dilimine hapsederek “o güne ve o kavme aitti” deme küstahlığında bulundular; cesaretlendirdiler kinle-nefretle köpüren bir dünyayı.. kapı araladılar saygısızca karikatürlere ve küstahça resimlere. Sen kendi dünyanın vefasızlığıyla, hasım bir cephenin saldırısına birden maruz kalmıştın. Atalarımızın mübeccel gayreti mahfuz, milletçe Seni anlatamamıştık. Şimdilerde küfür ve küfranın Senin dünyanda tetiklendiğini düşündükçe kendi kendimize hayıflanıyor, “Meğer ne kadar da vefasız insanlarmışız!” diye mırıldanıyoruz" Gözlerim doldu yazıyı okurken. Biz ki uzun bir müddet bütün dünya ya nam salmış bir milletin devamı olarak davamıza sahip çıkamayıp elin densizlerine boğun eğmek mecburiyetinde kalıyoruz. Bize hiç yakışmayan muamelelere maruz kalıp haklı davamızı gerektiği gibi savunamıyoruz. Hatta bu muamelelere onlara fırsat bile verebilecek acziyeti gösteriyoruz. Evet çok aciz bir durumdayız. Allah c.c. bizlere iman ve güç versin. Amin.
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
![]() |
![]() |
Mesaj No:4 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
188
Üyelik T.:
07 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]zaman geçip gitti gözümüm önünden
her dakika beni ayrılığa götürmüş meğer ne mutlu sanırdım bizi bitmz sevgimizi ne kadar da büyütmüşüm yüreğimde seni sevgini yalanmış yaşananlar, sahteymiş sevgin boş bir anıdan ibaretmiş ne kolay vazgeçtin benden her kes olabilirdi ama o asla canımı en çok acıtanda bu galiba ne farkederki yoksun... masumca sevmiştim seni çıkarsızca hani sırtımdan vurdu derler ya en beklemediğim kişiden bu sevdamı şimdi,, bu nasıl aşk yüreğin bu kadarmı kötü bu insafsızlık bu kadarmı taş kalbin sözü yok aslında söylenicek geriye kalan koca bir hiç peki ya benim sevgim şimdi bir virane bunu hak etmiyordu....[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:5 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
188
Üyelik T.:
07 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]içimde bir acıyla uyandım
sanki kötü bir şeyler oluyordu bir yerle bie şeyler savruluyoordu gecenin bu saatinde içimden bir şeyler kopuyordu hissedebiliyordum sanki bir falaketti bu canımın yarısını bulmalıydım en azından sesini duymalıydım defalarca aradıktan sonra yorulmuşluğun verdiği çaresizlik canımı acıtıyordu bir hüzün kaplayıverdi her yanımı aniden bir çığlık koptu yüreğimden korkunun paniğiyle yaşlar sel oldu gözümde yardım ımdum birilerinden sen yoktun ya sevdiiceğim kimsem yoktu[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:6 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
188
Üyelik T.:
07 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]alışamadığım bu sensizlik soğudumu sence
acıtmıyormu artık canımı üzmüyormu..... sanmıyorum alışabildiğim sadece bu sessizlik belkide çaresizlik.... şu an çok yanlızım artık çünkü sen yoksun yerine koyabileceğim hiç bir şeyim yok tadını tutabilecek hiç kimsem yok içimi acıtan bu mecburi kabulleniş belkide zaman ne hızla geçip gidiyor sanki dündü,, bir hayaldi sanki kötü bir kabustu şimdi uyanıcam herşey biticek olammışcasına geriye dönülecek dün rüyamda gördüm yine seni ''üzülme kıymetlim' diyordun nasıl üzülmem ben buralarda yanlız bir başıma kalamıyorum....[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:7 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
792
Üyelik T.:
24 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]ÇARESİZ
ah bilsen bir bilsen duyduklarımı sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden ve nehirler boşalacak bir anda içerimden sakın bilme... anlatsan duyarım bütün güzellikleri erir dağlarımın başındaki kar sussan içerimde kıyamet kopar sakın konuşma... ha küreğe mahkum olmak prangaya vurulmak ha görmemek gözlerini, ikisi de bir bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir sakın bakma... bir haberin gelse iki satırlık yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir bir martı gibi çıkar kapına gelir sakın yazma... çıkıp gittiğinden beri, sessiz sedasız başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm dönmezsen çaresiz kalır ölürüm sakın gelme... işte dağlar, taşlar şahidim olsun yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum sakın işitme...[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:8 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
188
Üyelik T.:
07 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]avuçlarımdan akıp gidiyorsun
her gün biraz daha azalaraık benden gidiyorsun hissediyorum artık sevmiyorsun gözlerin yalancı bakıyor artık bana aldanıyorum sözlerine sevmemiştim kimseyi senin gibi inanmamıştım delicesine seni kaybadiyorum biliyorum senin için bir alışkanlığım bitsin diyemediğin kadar vazgecemediğin keşeke dürüst olabilsen doğruları anlatsan gerçekleri paylaşsan aşkıma yazık etmeden[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:9 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
188
Üyelik T.:
07 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]GİT UNUTTUR KENDİNİ
GÖZÜMÜN ÖNÜNDE DURMA NE OLURSUN HER GÜN YENİDEN KANAMASIN YARAM AĞIRLAŞMASIN HÜZNÜM... GÜLEN YÜZÜNÜ GÖREMEYECEĞİMİ BİLEREK UYANMAK ÇOK ZOR GELDİ KATLANAMIYOR BU YÜREK BU KADAR SEVERKEN ANLAYAMIYORUM BU GİDİŞİ... YALANMIYDI SEVGİN YALANCIMIYDI GÖZLERİN BİR ALDANIŞMIYDI... BU KADAR KOLAYMIYDI BİTTİ DEMEK SEVGİN BU KADAR UFAK MIYDI... YA VERDİĞİN SÖZÜN .... ELİMDE KALAN BİR MEKTUP SENDEN ALEL ACALE YAZILMIŞ ZORAKİ BELKİDE... BİLMEDİĞİM BİR DUYGU KAPILIP GİTMEK BİR BAŞKASINA DELİCE SEVERKEN... AMA SEVMEMİŞSİN BUGÜN ANLADIM MEKTUBUNDA HERŞEYİ KIRILDI İÇİMDE BİR ŞEYLER PARÇALANDI ANLATILMAZ SEVGİN BİLİNMEZ YENİDEN SEVEBİLİRMİYİN YERİNE KOYABİLİRMİYİM YENİ BİR SEVGİYİ KIZGINIM BELKİ AMA KENDİME YÜREĞİME KIRGINIM BU KADAR ÇOK SEVDİ DİYE... GÖZÜMÜN ÖNÜNDE DURMA NE OLURSUN KARIŞ YENİ SEVDALARA İÇİMİ ACITSADA DAHA DA ZORLAŞTIRMADAN GİT UNUTTUR KENDİNİ....[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Mesaj No:10 |
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
188
Üyelik T.:
07 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
![]()
[size=18px]öğle üstü bir yolculuğa çıktım
adım adım geriye gittim kare kare tekrarladım sayfa sayfa hatırladım herşeyi bitirebilirim sanıyordum son olucaktı aklımca hep yeni bir sayfa açılınca unutulacaktı herşey tüm anılar canlandı bu evde yaniden duvarlar sordu ''neden'' diye ''neden bitti madem sevmiyordu seni madem yalancı gözleri vazgeçondan unut, yak herşeyi dağıt küllerini anka kuşu misali doğ yeniden, bir bebek gibi'' ''yok cesaretim dedim'' dedim ''dayanamaz bir kez daha bir yalancı aldanışa kolaymı bir viraneyi diriltmek kolaymı herşeyi bitirmek küllerim savrulursa dağılırsa, paramparça olursa dayanamaz buna yürek''[/size]
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
![]() |
||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
40 hadis: Efendimiz'le 40 kere hasbihal.. | PESTEMAL | Hadis ve Ayetler | 0 | 25 April 2009 00:02 |
2 Kere 2 Kaç Eder | tamerr89 | Gülmece | 0 | 25 March 2008 22:30 |
Iki Kere Düşünün | igzuma | Serbest Atış | 0 | 09 July 2006 18:27 |
İNSAN BİR KERE SEVER | cerenimo | Öyküler & Hikayeler | 0 | 11 May 2006 14:51 |
Son Bir Kere Daha... | Papatyam | Şiir Bahçesi | 0 | 09 March 2006 08:56 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |