Hüzün... - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Deneme & Düz Yazılar

Deneme & Düz Yazılar Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Deneme ve Düz Yazılara Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 09 March 2006, 16:14   Mesaj No:1

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hüzün...

Hüzün...

[size=18px]Hüzün[/size]

Sabah uyandığın da midesinde bir yanma hissetti yanmanın nedeni akşam yedikleri değil uyanır uyanmaz bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi. Bugün 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekti, aslında bunda geç bile kalmıştı. Bitmeli dedi içinden her gün; bu tatsız uyanış bitmeli. İçinde bir muhakeme başlamıştı, kendi kendine söyleniyordu..

"Ona da haksızlık etmek istemiyorum belki hatalı olan benim.. Bulunmaz, Hint kumaşı değilim ya, görünüş olarak hımm yakışıklı çocuk denilecek biri hiç değilim.... Ama yaptım çok çalıştım bitmesin diye kendimle mantığımla çok kavga ettim olmadı...."

Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden şekile giriyordu. Süratle giyinerek dışarı çıktı, bugüne kadar hiç bekletmemişti onu şimdi de bekletmemeliydi. İstanbul soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yaşıyordu. Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi bulutlar bizim yaşayacaklarımızı biliyor onlar bile ağlıyor halimize. Birkaç saatlik yolculuktan sonra Kadıköy iskelesine geldi her zamanki gibi yine ilk kendisi gelmişti, buluşma yerine. Birkaç dakikalık beklemeden sonra karşıdan kız arkadaşının geldiğini gördü, şimdi midesindeki ağrı daha da artmıştı. Karşılama faslından sonra Beşiktaş'a gitme kararı aldılar, yolculuk sırasında hiç konuşmadılar. Genç adam güneşin yokluğunda grileşen denize bakıyordu. Genç kız arkadaşının bu durgunluğuna anlam verememişti öyle ya nereden bilecekti bu gün ayrılık çanlarını çaldığını.

"Üşüdüm" dedi genç kız, bu yolculuk boyunca edilen tek laftı. Beşiktaş'a geldiklerinde bir cafe de oturdular, genç kız anlamıştı. Kendisine bir şey söylenmek istendiğini...

"Bana bir şey mi söylemek istiyorsun" dedi, genç adamın gözlerine bakarak.

Genç adam gözlerini kaçırarak "evet" şeklinde başını salladı.

Genç kız daha da heyecanlanmıştı. Biraz da sinirlenerek "söyle öyleyse ne diye bekliyorsun." Genç adam içini çektikten sonra sence biz nereye kadar gideceğiz daha doğrusu biz iyi bir ikiliyiz.

"Bunları sorma gereğini neden duydun"
dedi genç kız.

Genç adam söze başladı bak canım bundan birkaç ay önce akşam saat 11:00 civarıydı sanırım, hatırladın mı?

Genç kız "evet hatırladımm" dedi, ama genç adam genç kızın sözünü bitirmesini beklemeden "o akşam seni düşünüyordum diğer akşamlarda olduğu gibi senin için bir şiir yazmıştım onu o an sana okumak istemiştim, sana telefon açtığımda şiir'imi bile dinlemeden şimdi sırası mı canım ya seninde işin gücün yok mu demiştin" bana.

"Biliyor musun o an bir kaç yumruk yedikten sonra kroki durumuna düşen bir boksör gibi olmuştum sessiz kalıp özür dileyerek telefonu kapatmıştım. Daha sonra bu şiiri benden hiç istememiştin. Ve bunun gibi bir çok defa tartışmamız oldu. Geçenler de hasta olup yataklara düştüğümde arkadaşlarımla birlikte sende gelmiş, Meral'in bana sen şanslısın Nalan sana bakar sözüne karşılık sinirli bir edayla "aaaa banane işim yokta sana bakacağım, annen baksın demiştin bunu da hatırladın mı?"


Genç kız tekrar "evet" dedikten sonra şaşkın şaşkın "evet ama bunları neden hatırlatıyorsun bilmiyorum. Biliyorsun benim kişiliğim böyle, duygusallığı sevmiyorum . Ve hasta bakıcı gibi göründüğümü de kimse söyleyemez."

Genç adam güldü

"Evet canım bak burda haklısın, sen zaten olmak istesen bile bu kalbi taşıdığın müddetçe hasta bakıcı hemşire falan olamazsın."

Genç adam devam etti, bana şimdiye kadar kaç kere sabahın erken saatlerinde güzel sözcüklerden oluşan bir mesaj çektin, hiç hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusallığı sevmeye bilirsin ama sen seni seven insanları mutlu etmeyi de sevmiyorsun, halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanları mutlu etmeyi seviyorum seni tanıdığımdan beri her sabah akşam, gece yani seni andığım her saat tatlı sözcük mesajım vardı senin için biliyormusun? Seninle ben ak ile kara gibiyiz. Genç kız anlamıştı, "yani ne istiyorsun benden şair olmamı mı?"

Genç adam tekrar gülümsedi içinden dün gece verdiği ayrılık kararının ne kadar doğru olduğunu düşünüyordu. Hayır dedi şair olmanı istemiyorum zaten olamazsın da ; yalnız biz ayrılmalıyız, ayrılırsak ikimiz içinde en hayırlısı bu olacak. Genç kız şaşırmıştı, neden ama ben seni seviyorum, seninde beni sevdiğini sanıyordum. Genç adam iç çekerek "hayır canım sen sadece beni sevdiğini sanıyorsun, eğer beni sevseydin şimdi burda başka şeyler konuşuyor olurduk."

Genç kızın gözleri yaşarmıştı, Genç adam cebinden çıkardığı mendili uzattı, genç kız gözyaşlarını silerek kesik bir sesle "sen bilirsin, umarım beni başka biri için bırakmıyorsundur."

Genç adam

"Nasıl böyle bir şeyi düşünürsün, senden başka olmadı ve uzun süre de olacağını sanmıyorum."

Genç adam ve genç kız iki sevgili olarak oturdukları masada artık iki yabancı gibi oturuyorlardı. İstanbul yağmurlarla yıkanırken yağmura iki sevgilinin umutları da karışıyordu.. Birkaç dakika sesiz oturduktan sonra genç kız "kalkalım istersen" dedi.

Genç adam ben biraz daha burda kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin. Genç kız "tamam o zaman sana mutluluklar dilerim" diyerek elini uzattı. Genç kızın sesi ve eli titriyordu. Genç adam "arkadaş olarak beraberiz tabi sende istersen" dedi.

Genç kız "evet" anlamında başını salladı ayrılırken son kez sarıldılar birbirlerine. Genç kız uzaklaşırken genç adam masada dondu kaldı vakit öğleni bulurken yağan yağmur yerini güneşe bırakmıştı... Ama genç adam titriyordu onu titreten açan güneşe rağmen esen rüzgarmıydı? Yoksa kalbinde ki ayrılık acısımıydı? Saatlerce dolaştı devamlı kendini sorguluyordu hatayı baştan yaptım diyordu ama yaşadığı güzel günlerde olmuştu.

"Allahım" dedi "allahım güç ver bana."

Dostlarını düşündü onların dediklerini düşündü. Arkadaşları sizler birbirinize zıt insanlarsınız yol yakınken dönün bu yoldan dememişmiydiler. Tabii ya doğru olanı yapmıştı. Saatler geçtiğin de artık güneş yerini yıldızlara bırakmıştı, eve döndüğün de yürümekten bitap duruma düşmüştü. Kendisini karşılayan annesine hiç bir şey söylemeden odasına gitti. Gece bir türlü bitmek bilmiyordu. Anıların ağırlığı altın da eziliyordu genç adam..

Ama sabah erken kalkıp ajansa gidecekti, bunun için uyuması gerekiyordu. Birkaç saat sonra genç adam uykuya dalmayı başarmıştı ve sabah 7'de saatin sesiyle uyandı genç adam. Evden çıkacağı zaman cep telefonuna baktı mesaj ve 10 tane cevapsız arama vardı.. Genç adam yorgun olduğu için duymamıştı telefonun sesini. Cevapsız arama ve mesaj canımcım'dan gelmişti canımcım onun Nalan'a taktığı isimdi, heyacanla mesajı açtı...

Mesajda şunlar yazıyordu...

Sadece onları sevmeyi sevdim.
Hepsini onlarsız yaşadım da
Bir seni sensiz yaşayamıyorum
Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum
Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim
Ve seni severek öleceğim, ELVEDA BİRTANEM.......

Evet genç adam şaşırmıştı, mesajin geliş saatine baktı sabahın beşini gösteriyordu. Güldü kahkahalar atarak güldü onu tanıdığı ve arkadaş olduğu günden beri ilk defa bir şiir alıyordu ve ilk defa bu saatte aranıyordu. Heyecanla hızlı arama yaptı, çalan telefonu yabancı bir ses açtı. Genç adam "Nalan ile görüşebilirmiyim" dedi.

Fakat karşıdaki ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ben onun annesiyim yavrum canım kızım bu sabah intihar etti. Gece odasın da birilerini arayıp durdu, sabah odasının ışığını sönmemiş görünce merak ederek odasına girdim, ama yavrum kendini asmıştı. Genç adam beyninden vurulmuşa döndü. Bir gün önceki mide ağrısının iki katını çekiyordu şimdi. Olduğu yerde yığılıp kaldı...

Birkaç ay sonra... İki doktor konuşur. Doktorlardan biri diğerine karşıda ki hastanın durumunu soruyor. Ahh o mu üç ay önce getirdiler elindeki cep telefonunu hiç bırakmıyor, kendisi yüzünden bir genç kız intihar etmiş o günden sonra o cep telefonu her zaman elinde devamlı bir şeyler yazıp birine yolluyor... Geçenler de merak ettim o uyurken gönderdiği numarayı aradım hayret ki numara 3 ay önce iptal edilmiş ve gelen mesajlar da bir şiir

Sadece onları sevmeyi sevdim
Hepsini onlarsız yaşadım da
Bir seni sensiz yaşayamıyorum
Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum
Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim
Ve seni severek ölecegim, ELVEDA BİRTANEM.......

Bu mesajı vardı. Bu adam duygusal mı bilmem ama benim anladığım kadarıyla şiiri yazan çok duygusal biriymiş çokkkkk...
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
SAHRADA HÜZÜN umut Resimli & flash animasyonlu & Şiirler 0 29 June 2008 15:58
Adı hüzün olsun beliz Yakılacak Şiirleriniz 6 04 May 2006 10:38
HÜZÜN ÇİÇEĞİ'NE sensei Yakılacak Şiirleriniz 2 03 May 2006 15:05

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.