Yaşamak elinde! - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.DİNİ KONULAR.::. > Dini Sohbetler

Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 12 April 2007, 15:42   Mesaj No:1

mavera

Guest
Avatar Otomotik
Durumu:
Papatyam No :
Arkadaşları:
Cinsiyet:
Mesaj: n/a
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:
Takdir Et:
Standart Yaşamak elinde!

Yaşamak elinde!

SENAİ DEMİRCİ
O kadar da karışık değil işler sevgili zamane... Dört işlemden daha azına ihtiyacın var yaşamı anlamak için. Elinle ortadan ikiye bölebilirsin yaşamı. Bir tarafa “elinde olan”ları koy; yani sahip olduklarını. Diğer tarafa “elinde olmayan”ları; sahibi olamadıklarını.
“Elde ettikleri”ni “elinde tutmak” için kalbini yoruyorsun, terliyorsun, kapıları kilitliyorsun, ıssız sokaklardan uzak duruyorsun, cebini boşaltıyorsun. Elden çıkardıklarını kendinden uzak tutmak için çöp torbaları dolduruyorsun.

Yaşama dair söylenen onca karmaşık sözleri unut ve yalnızca bunu hatırla: Elinle ikiye bölebilirsin her sahneyi. Vazgeçemediklerinden vazgeçtiklerine doğru dağılarak, çözülerek, seyrelerek, eskiyerek akar hayat. El üstünde tuttuklarını elden çıkarılası şeyler eyler akreple yelkovanın birbirine dolanışı. Öylesine usulca, öylesine suskunca akar ki zaman nehri; bir de bakarsın ki elden çıkarılmışlar denizine dökülmüş sevdiklerin. Öylesine sinsice, öylesine hissettirmeden yanar ki zamanın kızgın koru, sonunda anlarsın ki üzerine titrediklerinin küllerini bile yakmış saydam alevler.

“Elinde avucunda olan”dan ibarettir mülkiyetin. Senin adına kayıtlı, senin adına çoğalan kabarık rakamlar olsa da, sen “elinin yetiştiği yer”de yaşarsın, elinde olanları tadarsın. Seni çoğaltmıyor banknotların üzerindeki rakamlar! Seni yeni/den var kılmıyor senin adına çoğalanlar. Vitrinler sana alamayacağın/alamayacağını anlayacağın/almak için çırpınacağın/alamadım diye yakınacağın/alsan da daha yenisine tav olacağın/aldığını da yenisi çıkar çıkmaz aşağılayacağın parıltılar sunuyor.

Hesap basit sevgili zamane!

Elinle ikiye bölebilirsin zamanı.

Dün “elden gitti”. Yarın “ele geçmedi”. Elde var bugün. Elden giden ile elde olmayan arasındasın bugün. Elde olan elden gidiyor. Elden giden bir daha ele geçmiyor. Elin de elindekiler de zamanın nehrinde akıyor, eriyor, bitiyor, tükeniyor, azalıyor. Sor kendine: Elinde kalacak mı elindekiler? Ve sonra: Elindekiler kalsa ellerin kalacak mı?

Gülüp geçmelisin ürünleri üzerine “genç” etiketi yapıştırıp seni tüketmeye çağıranların iltifatlarına. Aslında seni hesaba katmıyorlar. Billboardlara sarkan hayaller, posterlere taşan yüzler, seni cebindeki kâğıtlar üzerinden hesaplıyor. Seni yeni yeni tasarladıkları görüntülerin kafesine tıkmaya çalışıyorlar. Saçın böyle parlarsa, daha mutlusun. Falanca model cep telefonuyla görünürsen, daha önemli sayılırsın. Ayakkabının üzerinde şu logo olursa, ayrıcalıklısın. Şu ünlü gibi giyinirsen, pek akıllısın!

Görünmeye özendiriyorlar seni. Sadece görünmeye. Göründüğün kadar önemli olduğunu fısıldıyorlar kulağına. Varlığını görüntünün sığlığına sığdırmaya çalışıyorlar. Görüntü özne yapmıyor seni; başkalarının bakışına nesne yapıyor, o kadar. Başkalarının önemsemesi kadar var olmaya başlıyorsun böylece. Sığ ve kaygısız, vefasız ve güvensiz bakışların ucunda sürükleniyorsun. Başkaları ölçüp biçiyor varlığını. Başkalarının gözünden düşüp düşmemeye göre ayar ediyorsun kalbini. Başkalarının gözlerine gömüyorsun kendini!

Bak, nasıl da koşturuyorlar seni. Önce elinde olmayanlara özendiriyorlar seni. Özendiğini elde ettin diyelim. Çok geçmeden, elinde olandan tiksinmeni istiyorlar. Yenisine acıktırıyor seni. Seni takmıyorlar aslında. Seni, yani senin mutluluğunu. Öyle olsaydı; elindeki ne güzel derlerdi sana. N’olur, kal böyle, bak nasıl da güzelleştirdik seni, deyip kenara çekilirlerdi. Nasıl da mutlu ettik seni, derlerdi. Sevindirdik seni, seni sevindirmekle biz de sevindik, derlerdi. Pırıl pırıl olurdu gözlerinin içi. Seni yeniden “elde edilecek”lerin peşine düşürmezlerdi. Hazır, mutlu olmuşken, yeni bir gereksinim açlığı ile doymuşluğunu paramparça etmezlerdi. Hayâlindekine henüz kavuşmuşken, önüne yeni bir hayal kırıklığı koymaktan çekinirlerdi. İncitmekten korkarlardı huzurunun incecik kanatlarını.

Şimdi dur ve yeniden yap hesabını:

Bir tarafa “elinde olan”ı koy; yani sahip olduklarını. Bir tarafa “elinde olmayan”ı; sahip olmadıklarını. İkisi arasında koşturuyorlar seni. Sahip olamadıkların listesinin sonunda “şimdi bütüne ulaştın” notu yok. Bırak “sandukadaki şeytan masalını” “eşikte bekle/yen menzil taa içinde”… Hepsi bu!..

[email protected]
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 May 2007, 11:46   Mesaj No:2

mavera

Guest
Avatar Otomotik
Durumu:
Papatyam No :
Arkadaşları:
Cinsiyet:
Mesaj: n/a
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:
Takdir Et:
Standart Yaşamak elinde!

Hadsiz Acizliğe Karşı Hadsiz Kudrete Dayanmak;
Hadsiz Fakirliğe Karşı Hadsiz Rahmete Başvurmak Gerektir.
Her bir insan, fıtratındaki sınırsız acizliği ve fakirliği hissedip İlahi dergaha iltica edince tam bir saadete kavuşur. Görünürde bu iki zaaf onun saadetine engel iken, gerçekte daimi saadeti bulmasına vesile olur. Çünkü sınırsız acizlik ve fakirlik zaaflarına sahip biri sınırsız kudret sahibine "nokta-i istinad" ve sınırsız gına ve rahmet sahibinden "nokta-i istimdat” ile iltica ederse derdine deva bulur. Bediuzzaman, insanlığın doğası itibariyle bir dayanak ve yardım isteme noktası aradığını şöyle ifade eder: "nev-i beşer, aczi ve düşmanların kesreti dolayısıyla dayanacak bir nokta-i istinada muhtaçtır ki, düşmanlarını def için o noktaya iltica etsin. Ve kezâ, kesret-i hâcât ve şiddet-i fakr dolayısıyla da istimdat edecek bir nokta-i istimdada muhtaçtır ki, onun yardımıyla ihtiyaçlarını def etsin. Ey insan! Senin nokta-i istinadın ancak ve ancak Allah'a olan imandır. Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdat ise ancak âhirete olan imandır. Binaenaleyh, bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu tevahhuş eder, vicdanı daima muazzep olur. Lâkin, birinci noktaya istinad ve ikincisinden de istimdat eden adam, kalben ve ruhen pek çok zevk ve lezzetleri, ünsiyetleri hisseder ki, hem mütesellî, hem vicdanı mutmain olur."(29.Lem'a 2.bab)

Kur’ân, herkesin iman kuvvetine gören artan bir dayanak noktası ruha ve kalbe verir ki, yüz derece ziyade korkunç, zararlı musibetlere karşı gelebilir bir kuvveti, her Kur’ân Şakirdi kazanabilir. Ve şöyle ihtar eder, der ki: "Senin Hâlikin olan şu memleketin Mâlik-i Hakikîsinin emrine herşey musahhardır. Herşeyin dizgini Onun elindedir. Ona intisabın yeter." (Nursi(L), s.250)
Alıntı ile Cevapla
Alt 01 June 2007, 14:13   Mesaj No:3

Nurbanu

Papatyam Usta Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Nurbanu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1043
Üyelik T.: 11 December 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:34
Mesaj: 125
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Yaşamak elinde!

Güzel paylaşımların ve bu bilgiler için çok teşkr.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
Her Gün Yaşamak... PESTEMAL Şiir Bahçesi 0 20 February 2012 11:41
Yaşamak! PESTEMAL Deneme & Düz Yazılar 0 20 March 2008 12:18
YAŞAMAK REHA Deneme & Düz Yazılar 1 14 September 2007 10:12
YAŞAMAK .............................. GÜZEL? gozdem İlanı Aşk Edin 1 28 August 2006 11:42
Aldatılma kadının elinde midir? REHA Erkeklere Özel 0 09 March 2006 09:59

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.