KENDİMİZİ TASHİH ETMEK - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.DİNİ KONULAR.::. > Dini Sohbetler

Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 04 October 2012, 15:55   Mesaj No:1

PESTEMAL

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:PESTEMAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 145
Üyelik T.: 16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3.815
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart KENDİMİZİ TASHİH ETMEK

KENDİMİZİ TASHİH ETMEK

KENDİMİZİ TASHİH ETMEK / 1 2

Fazilet toplumu-6

İTAAT

İtaat müslümanların en mühim özelliklerinden biridir. İtaat müslümanın kimliğidir.
İtaatı olmayanda hayır yoktur. Dik başlılık, serkeşlik, aykırılık İslâm’ın asla tasvip
etmediği mezmum sıfatlardır.

İtaat ediyor görünüp de itaat etmemek, içten pazarlıklı olmak ise daha kötüdür.
Maalesef bir kısım insanlar böyle davranmayı bir açıkgözlülük, bir akıllılık
zannederler ne kötü bir zan, ne kötü bir anlayış.

Bu gibi kişiler kendileri böyle yaptıkları gibi gizli gizli, başkalarını da kendileri gibi
davranmaya teşvik ederler. Yapılan “ufak tefek hataları ya da yapılan hizmetleri
kıskandıklarından, hizmetleri küçümseyerek, başkalarının şevk ve aşkını, çaba ve
gayretini gidermeye çalışırlar.

Bu gibi zayıf karakterli insanlar kendilerinin haberdar olmadığı veya kendisinin içinde
bulunmadığı iş ve hizmeti benimsemez, sürekli eleştirirken kıskançlık damarları
kabarır da hem kendileri zarar görür hem de yapılan hizmetlere zarar verirler. Bunlar
İslâmî hizmetlerin, İslâmî hareketlerin güvesidirler. Çalışmaları içten içe kemirirler.
İçten içe çürütmeye çalışırlar.

İslâmî hizmetlerde, cemaatlerde hizmet içinde bulunan her fert kendisine tevdî edilen
hizmetleri yapmakla, en iyi bir şekilde başarmakla meşgul olmalıdır. Çalışmaların
bütününden haberdar olmayı, her işin kendisiyle istişare edilmesini istemek gibi bir
abesle iştigal etmemelidir.

Bilmelidir ki, haberim olması gerekirse haberdar edilirim, istişare edilmem gerekirse,
benimle istişare edilir. Buna böyle inanıp böyle davranmalıdır. Aksi takdirde o nefsine
yenik düşmüştür. İtaatı ya yok ya da çok zayıf olur.

Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Zor durumda, iyi durumda, neşeli halinde neşesiz halinde, sana başkaları tercih
edildiği vakitte de dinleyip, itaat etmelisin.” (Müslim)

Kafir, müşrik ve putperestlere itaat edilmez. Ancak müslüman emir sahiplerine itaat
edilir. Müslüman emire de marufla emrettiği zaman itaat edilir. Masiyetle emreden hiç
kimseye itaat edilmez.

Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Hoşuna gitsin veya gitmesin, müslümanın dinleyip itaat etmesi gerekir. Ancak
masiyet emredildiği zaman ne dinlenir ne de itaat edilir.” (Buhari-Müslim)

Bilelim ki müslüman bir emir sahibine itaat etmek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
selleme itaat etmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme itaat etmek de Allah
Teâlâ’ya itaat etmektir.

Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Kim bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim bana isyan ederse Allah’a isyan
etmiş olur. Kim emire itaat ederse bana itaat etmiş olur, kim emire isyan ederse bana
isyan etmiş olur.” (Buhari-Müslim)

Bir emirin şeriat dahilinde, İslâm’a aykırı olmayan, bir kararına, bir hükmüne
gönülden razı olmak ve o karar ve hüküm doğrultusunda hareket etmek gerekir.

Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

“Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman inanmış bir kadın ve erkeğe, o işi kendi
isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse apaçık bir
sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab /36)

Allah Teâlâ’ya ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme muhalif işler yapmak,
muhalif hareket etmek. Müslüman bir emirin masiyet olmayan bir emrine, bir kararına
karşı çıkmak o kişinin yaptığı amellerinin boşa çıkması demektir.

Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allaha itaat edin,
peygambere itaat edin, işlerinizi boşa çıkarmayın.” (Muhammed /33)



BİRLİKTE HAREKET

Müslümanlar yaptıkları hizmetlerde, oluşturdukları toplumlarda birlikte hareket
etmek, uyumlu çalışmak mecburiyetindedirler. Aksi takdirde çalışmaların, hizmetlerin
bereketi zail olur, hayırlı neticeler tahsil edilemez.

Birlik ve dirliği bozulmuş, birlikte hareket etme kabiliyetini kaybetmiş sürekli
birbiriyle çekişen, didişen, topluluklar milletler dağılıp parçalanır neticede başka
milletlerin siyasî, iktisadî kültürel boyunduruğu altına girer, her şeylerini kaybetmekle
karşı karşıya kalırlar.

O bakımdan İslâm dini müslümanlara, birlik beraberlik ve uyum içinde hareket
etmelerini, hizmet etmelerini emreder.

Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.
İşte bunlar için pek büyük azap vardır.” (Âl-i İmran 105)

“Allah ve Rasûlüne itaat edin birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da
devletiniz (gücünüz) gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”
(Enfal 46)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Mü’min, mü’min için parçaları birbirine bağlanıp kenetlenmiş, muhkem bir bina
gibidir.” (Buhari)

Bu konuda milli şairimiz M. Akif de şöyle der:

“Değil mi cephemizin sinesinde iman bir

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir

Değil mi sinede birdir vuran yürek yılmaz

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz.”

Böyle olduğumuz devirlerde cephemiz hiç mi hiç sarsılmadı. Cihan tarihinin şahit
olduğu en yüksek medeniyeti biz tesis ettik. Ne zamanki birbirimizle uğraşmaya,
birbirimizle didişmeye başladık; ne zaman ki birlikte hareket etme kabiliyetimizi
kaybettik. Diğergamlık özelliğimizi kaybedip hodgamlaştık. İşte o zaman hem biz
hem de bütün insanlık bâdirelerden bâdirelere sürüklendik. Çeşit çeşit zulümlere,
tasallutlara, soy kırımlarına maruz kaldık.

Akifimiz ne güzel demiş;

“Girmeden tefrika bir milete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”



UHUVVET

Kalabalıkları bir millet haline getiren en müessir âmil dindir. Aynı inancı paylaşan
toplumlar çok kısa zamanda kaynaşıp bütünleşirler. Çünkü aynı dine mensup olmanın
en tabii neticesi din kardeşliğidir. Din kardeşi olmanın yüklediği bir çok mes’uliyet
vardır ki, bu mes’uliyetleri yerine getirmek de inancımızın bir gereğidir.

Durum böyle olunca her müslüman uhuvvet sarayının bir taşı olmaktadır. İslâm
sarayının bütün ihtişamıyla devam etmesi için, herkes bulunduğu yerde yapması
gerekeni yapacak asla yerini terk etmeyecektir. Duvardan bir taş düşerse, diğer taşların
da yerinden oynamasına, binanın yıpranmasına sebep olur.

O bakımdan hiçbir müslüman, uhuvveti yani kardeşliği zedeleyecek bir söz, bir
harekette bulunmayacaktır. Beşeriyet icabı yapılan hatalar en kısa zamanda
giderilecektir. Küskünlükler, dargınlıklar sürüp gitmeyecek, alâka kesilmeyecektir.
Peygamberimiz, efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunun sınırını üç
gün olarak göstermiştir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Bir müslüman din
kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir.” (Buharî)

Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

“Bir müslüman kardeşini üç günden fazla terk etmesi (küs durması) helâl değildir.
Birbirlerine karşı gelirken o yüz çevirip bu da yüz çevirir. Bunların hayırlısı önce
selam verendir.” (Müslim)

Biz müslümanların karşılıklı olarak yapmamız gereken vazifelerden bir kısmı da
şunlardır.

-Müslüman müslümanı sevecek,

-Sevinmesiyle sevinecek, üzülmesiyle üzülecek

-Madden ve manen yardımcı olacak

-Irzını, namusunu, malını koruyacak

-Onun bulunmadığı bir yerde, hakkına tecavüz ediliyor, iftira ediliyorsa onu müdafaa
edecek

-Hastalandığı zaman ziyaret edecek

-Vefat ettiği zaman cenazesine iştirak edecek, yakınlarına taziyede bulunacak,

-İstişare ettiği zaman ona doğru bilgi verecek,

-Sır verdiği zaman o sırrı ifşa etmeyecek,

-Kendisinden nasihat istediği zaman hayır nasihatta bulunacak,

-Borç istediği, bir hacet istediği zaman imkânı varsa istediğini verecek, imkânı yoksa
tatlı güzel sözlerle gönlünü alacak,

-Selam verdiği zaman selamını aynıyla veya daha güzeliyle alacak,

-Müslüman müslüman kardeşini düşmanına teslim etmeyecek, onu himaye edecek.

-Din kardeşinin eziyet ve sıkıntılarına katlanacak, sabredecek, affedecek,

-İlişkisini kesmeyecek, beşeriyet icabı aralarında bir dargınlık olursa üç günden fazla
küs durmayacak,

-Din kardeşine kin tutmayacak, buğz etmeyecek,

-Haset etmeyecek, gıybetini yapmayacak,

-Gizlice yaptığı bir günahına muttali olursa, o günah da başkalarına zarar vermiyorsa,
o günahı terk etmesi için nasihatta bulunacak.

-Alay etmeyecek, küçümsemeyecek, hakaret etmeyecek,

-Sevmediği lakaplarla hitap etmeyecek,

-Din kardeşine karşı böbürlenmeyecek, büyüklenmeyecek, kendini ondan üstün
görmeyecek.

-Suizan etmeyecek, her zaman hüsnüzanda bulunacak,

-Pazarlığının üzerine pazarlık yapmayacak,

-Zaman zaman ziyaretinde bulunacak,

-Hediyeleşecek,

-Büyüklerine hürmette kusur etmeyecek,

-Kendinden küçüklere şefkat gösterecek,

-Katı yürekli olmayacak,

-Her zaman merhametle, şefkatle, rıfkla muamele edecek,

-İki müslüman ya da iki müslüman toplum arasında bir anlaşmazlık olursa aralarını
bulacak ve barıştıracak,

-Zulmedene zulmüne mani olarak, mazluma da zalimin zulmünü ondan gidererek
yardımcı olacak,

-Komşuluk hukukuna riayet edecek,

-Alış verişlerde ve diğer hususlarda din kardeşini asla ve asla aldatmayacak.

Müslümanlar burada sıraladığımız ve burada zikretmediğimiz başka vazifelerle
muvazzaftırlar. Bu vazifelerini en sağlıklı bir şekilde yerine getirdikleri devirlerde
dünyada cennetî bir hayat yaşamışlar. Bir fazilet, bir saadet, bir huzur toplumu vücuda
getirmişlerdir.

Ancak zamanla bu güzelliklerimizi, bu özelliklerimizi kaybettik. Kendi gafletimizden
içimizdeki bir kısım beyinsizlerin, idarecilerin gaflet ya da ihanetlerinden, İslâm
düşmanlarının çeşit çeşit hile ve tuzaklarından bugünkü perişanlığı, dağınıklığı
yaşamaktayız. Uhuvvet sarayı yıprandı.

İslâm cemaatı hodgamlaştı, dünyevîleşti, imanı zaafa uğradı. Yeniden silkinmemiz,
yeniden bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmamız gerekir.

Rabbimize yönelmemiz gerekir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin haber
verdiği, müjdelediği “Hak üzerine kaim” cemaatten olmak için ve o cemaatin
çoğalması, etkin hâle gelmesi için bütün imkânlarımızı seferber ederek canla başla
fedakârane çalışmamız, çaba göstermemiz gerekir.

İmanımız bunu gerektirmektedir, müslümanlığımız bunu gerektirmektedir.

Allah Teâlâ biz müslümanları birbirimize kardeş yapmış ve bizi bu kardeşlikle
şereflendirmiştir.

Cenab-ı Hak bu hususta şöyle buyurmaktadır.

“Mü’minler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan
korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat 10)

Efendimiz, canımız Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmaktadır:
“Birbirinize haset etmeyin, müşteri kızıştırmayın. Biriniz diğerinin pazarlığı üzerine
satış yapmasın. Kardeş olun ey Allah’ın kulları! Müslüman, müslümanın kardeşidir.
Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz. Onu tahkir etmez –üç defa kalbine işaret
ederek- takva şuradadır. Kişiye kötülük adına müslüman kardeşini tahkir etmesi
kâfidir. Müslümanın her şeyi kanı, malı, ırzı müslümana haramdır.” (Müslim)

Aziz kardeşim! Gel hep beraber bir kalp gibi, bir beden gibi olalım. Uhuvvet sarayını
bütün ihtişamıyla yeniden inşa edelim. Bütün insanlığın hayranlıkla temaşa edeceği,
ondan bir fert olmak için koşacağı bir fazilet toplumu oluşturalım.

Canımız, efendimiz Hz. Muhammed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin izine
düşelim, asr-ı saadet müslümanları ile buluşalım. Rabbimizin yüce katına yücelelim.
Onun katında hiçlik şerbetinden kana kana içelim.

İlahî! Biz aciz, biz günahkâr kullarını bağışla,

Bizi bize, bizi nefsimize bırakma,

Nasıl bir kul olmamızı istiyorsan bizi öyle bir kul eyle,

Bizi son nefesimize kadar İslâm’a hizmetkâr eyle.

Biz günahkârlara acı! Bu zillet ve meskenetten kurtulmamız için bize medet eyle,
yardım eyle.

Yeniden inşa edilecek olan uhuvvet sarayının bir işçisi eyle. Yeniden yükselecek olan
fazilet toplumunun bir ferdi eyle.

Bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin haber verdiği, müjdelediği “Hak üzerinde
kaim” cemaatten eyle! (AMİN
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
Hakkı teslim etmek! umut Serbest Atış 0 28 July 2011 13:21
ALAY ETMEK KÖTÜ BİR HUYDUR umut Cuma Sohbeti 0 01 January 2011 00:20
İstiğfar etmek REHA Dini Sohbetler 0 23 July 2007 09:29
Kadınları mutlu etmek çok kolay.... mirim61 Deneme & Düz Yazılar 5 06 June 2006 14:25
Acele Etmek (Mevlana'dan) Papatyam Deneme & Düz Yazılar 0 09 May 2006 15:32

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.