DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.PAPATYAM FORUM GÜNCEL.::. > Üyelerimizin Tanışma Bölümü > Haftanın Konusu

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 02 June 2008, 17:44   Mesaj No:1

umut

Papatyam Editörü
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:umut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1242
Üyelik T.: 19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
Mesaj: 13.567
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ

DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ

Dünya Madenciler Günü - 4 Aralık
Bilindiği üzere 4 Aralık tarihi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de "Dünya Madenciler Günü" olarak kullanılmaktadır. Uzun bir süreden beri ülkemizin belli başlı metropollerinde ve çeşitli maden işletmelerinde, kutlanmaktadır. 4 Aralık tarihi, madenciliğin piri olarak kabul edilen Santa Barbara'ya adanmış olup, Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan ve bu madenciler tarafından azize kabul edilen Santa Barbara'nın aynı zamanda İzmit'te yaşamış olması ve efsanenin geçtiği mekânların Anadolu olmasının da ayrı bir önemi vardır.

Madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edilen Santa Barbara'nın 4 Aralık tarihinde bu mağaraya yerleşmesi ve mağarada çalışmakta olan madencileri koruyor olması, önce Anadolu'da daha sonrada Avrupa ve tüm dünyada "Dünya Madenciler Günü" olarak kullanılmaktadır.

BİR HİKAYE

Yeşil gözlü genç kadın evinin mutfağıyla salondaki masamsı büyük sehpa arasında mekik dokuyor. Her seferinde elinde iki tabakla mutfaktan dönüyor. Siyah ve yeşil zeytin, beyazpeynir, kaşar peyniri, tereyağı, kendi yaptığı ev reçelleri, dilimlenmiş domates, salatalık, biber, haşlanmış yumurta ve taze ekmekle masayı donatıyor. Dokuz yaşındaki Melike Nur küçük adımlarıyla annesine yardım ediyor. Becerikli karısının hamaratlığını gururla izleyen Musa Aydın, çaydanlığın demliğini eline alıyor, ince belli bardakları yarısına kadar dolduruyor. Diğer yarısını da sıcak su ile takviye ederken “Hadi Meryem, sen de gel otur artık” diyerek kahvaltıya başlama vaktinin geldiğini bildiriyor.

Meryem, kendi yarattığı görkemli sofraya otururken kocasına sevgiyle gülümsüyor. Sonra domates tabağının üzerinde gezdirdiği tuzlukla birlikte Zonguldaklı kadınların ortak kadersizliğini masaya serpiyor:

“Madenci kızı oldum ama asla madenci karısı olmayacağım diyordum.”

Meryem, belki de büyük konuştuğu için bir madenciyi sevip, evlendiğini düşünüyor. Annesi ve ablalarıyla birlikte yaşadıklarını özetlerken, madenci elbisesi yıkamamaya ahdettiğini söylüyor. Madenci karısı–kızı olmanın çilesiniyse sona saklıyor: “Bir de ‘ocaktan bugün sağ çıkacak mı' korkusu... Babamda bunu yaşadım, kocamda yaşamak istemiyordum. Ama kader işte bir madenciyle evliyim, o korkuyu yine yaşıyorum!” Meryem'in korkusu, kocası Musa'yı on üç yıl önce lise öğrencisi olduğu sırada yakalıyor. 3 Mart 1992 günü, Zonguldak kömür havzasının iki yüz yıllık tarihindeki en büyük grizu patlaması Kozlu'daki Uzun Mehmet kuyusunda meydana geliyor. O sırada sokakta arkadaşlarıyla top oynayan Musa, koşarak ocağı tepeden gören arsaya geldiğinde babası Mehmet Aydın'ın çalıştığı kuyudan alevler çıkmakta olduğunu görüyor: “İnsan o ocaktan kimsenin sağ çıkamayacağını düşünüyor. Ama yine de bir umutla işletmenin kapısına yığılıyorsunuz.”

Tıpkı Gülsün Kaplangil gibi… Patlama sesiyle birlikte Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü'nün kapısına yığılan kadınların en önünde o yer alıyor. Sonra farklı bir nedenle önlerinde olacağı kadınların arasında, “ölüm ocağı” kapısında umutla, “yaşıyor” haberi almak için bekliyor.

Grizu patlamalarında ölen maden işçilerinin aileleriyle görüşüyoruz. Sabah kahvaltısını şehit madenci oğlu Musa Aydın'ın evinde yaptıktan sonra Gülsün Kaplangil'e gidiyoruz. Ortanca kızı Ceyhan'la birlikte yaşayan Gülsün, eşi Celal Kaplangil'in bakım atölyesinde çalıştığı için olağanüstü bir şey olmadan “aşağı” inmediğini söylüyor: “Kazanın olduğu gün ocağa inmesi gerekiyormuş. Birlikte kahvaltı ettik. Karşılıklı oturup birer sigara içtik. Akşam yedi buçuk, sekizde çıkacağını söyledi. Çıkarım dediği saatte grizu patladı!”

Gülsün eşinin ölümünü ancak iki ay sonra kabul edebiliyor. O hale geliyor ki, psikiyatrına “Beni uyutun, uyandığımda her şey yeniden başlasın” diye yalvarıyor. Doktor ise “bunu ancak sen yapabilirsin” diyor. O da kendisine bir uğraş buluyor: Şehit Madenci Aileleri inisiyatifini kuruyor.

Kendi kocasıyla birlikte ocakta yanarak kömür haline gelmiş kömürcü eşlerinin vicdanı oluyor. Bu türden facialarda acılar, olay anıyla sınırlı kalmıyor. Tersine artçı acılar yola çıkıyor.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR **********
KALEGÜNEY
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ umut Haftanın Konusu 0 04 June 2008 15:50
DÜNYA AIDS GÜNÜ umut Haftanın Konusu 0 02 June 2008 17:56
DÜNYA SU GÜNÜ umut Haftanın Konusu 0 02 June 2008 17:47
DÜNYA METEOROLOJİ GÜNÜ umut Haftanın Konusu 0 02 June 2008 17:46
DÜNYA CÜZZAM GÜNÜ umut Haftanın Konusu 0 02 June 2008 17:29

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.