|
Resimlerle Atatürk Derleyip Toparlayabileceğimiz her türlü Atatürk resim arşivi |
|
Seçenekler |
09 April 2008, 16:59 | Mesaj No:1 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ Çanakkale Çanakkale Şehitlik, Anıt ve Mezarlıkları Dünya tarihini değiştiren Çanakkale Savaşı cesaretin kahramanlığa dönüştüğü ve eşi görülmemiş bir centilmenlik savaşıdır. Her iki tarafın birbirinden nefret etmeden, siperlerden birbirlerine su ve yiyecek atarak şehitlerinin de koyun-koyuna yattığı destansı bir savaştır. 18 Mart 1915 deki deniz harekatı ile başlayan Çanakkale Savaşı’nda İtilaf Devletleri boğazı geçemeyince 25 Nisan 1915’de Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmış ve sekiz buçuk ay sürecek olan kara savaşları başlamıştır. Bu savaşın sonunda müttefikler 43 bin şehit, 30 bin kayıp,72 bin yaralı verirken Türk ordusu da 55 bin şehit , 25 bin hastanede yaralı iken ölen,10 bin kayıp ve 100 bin yaralı vermiştir. Atatürk’ün bu savaş hakkında söylediği şu söz bu kayıpların daha sonra ülkemize ne gibi bir etkisi olduğunu anlatması bakımından çok önemlidir: “Biz Çanakkale’de bir Darülfünun gömdük”. 30 Kasım 1915’de Üsteğmen Ali Rıza ve Teğmen Orhan Bey karaya oturan bir kruvazörü bombalarken bir Fransız uçağını da makineli tüfekle düşürmüş ve “düşman uçağı düşüren ilk pilotlar” olarak tarihe geçmişlerdir. Müttefik kuvvetlerinden geride kalabilenler 20 Aralık 1915’de Anafartalar ve Arıburnu’nu , 9 Ocak1916’da Seddülbahir’i boşaltarak topraklarımızı terk etmişlerdir. Çanakkale’de müttefiklerin başarı sağlayamaması üzerine İngiltere’de hükümet düşmüş ve Deniz Kuvvetleri Bakanı olan Winston Churchill ve Amiral Fisher istifa etmek zorunda kalmıştır. General W.Birdword’un Çanakkale Savaşları için tarihe geçen şu sözleri birçok gerçeği ifade etmektedir: “ Türk askeri kadar vatanı için gözünü kırpmadan ölen,savaş anında müthiş cesaret ve fırtınalar yaratan,ateş kesildiği zaman onun kadar iyi yürekli,yumuşak kalpli,düşmanın yaralarını saran,sırtında taşıyarak onu ölümden kurtaran bir asker yeryüzünde görülmemiştir.” Gelibolu Yarımadası 1973 yılında Milli Park ilan edilmiştir. Gelibolu Milli Parkı’nın sınırları Gelibolu Yarımadası’nın Saroz Körfezinden Ece Limanına ve Çanakkale Boğazı’ndaki Akbaş İskelesi arasındadır. Bu bölgede Seddülbahir Köyü çevresindeki Tekke ve Hisarcık burunları, Ertuğrul, Morto, İkizkoyları, Alçıtepe, Kerevizdere, Zığındere ile kuzeydoğuda yer alan Arıburnu, Conkbayırı, Kocaçimen, Kanlısırt, Anafartalar ve Suvla koyları Çanakkale Savaşları’nın yapıldığı alanlardır. Bu nedenle bu bölgede her biri ayrı bir kahramanlık örneğini yansıtan şehitlikler bulunmaktadır. Bütün bu şehitliklerin anısına da Çanakkale Şehitler Abidesi dikilmiştir. Bu bölgede çeşitli yerlerde 37 Türk anıtı ve şehitliği, Fransız, İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelanda’ya ait 33 anıt ve mezarlık bulunmaktadır. İlk Şehitler Anıtı ve Şehitliği (Gelibolu) Seddülbahir Kalesi önünde, Cephanelik Şehitliği adı ile de isimlendirilen İlk Şehitler Anıtı 3 Kasım 1914’de İtilaf Devletleri donanmasından 6 kruvazörün açtığı bombardıman sırasında bir bombanın kale içindeki cephaneliğe isabeti sonucu meydana gelen infilakta ölen 5’i subay 81’i er olmak üzere savaşta ilk canlarını veren 86 şehidimizin anısına 1986’da düzenlenmiştir. Seddülbahir Kalesi komutanı Yzb. Şevki, Komutan muavini Üstğm.Cevdet ile takım komutanları Üstğm.Rıza ile Tğm. Eşref burada yatmaktadırlar. Sekizgen mermer bir kaide üzerinde yukarıya doğru incelen mermerden anıtın arkasında kalede patlayan cephaneliği sembolize etmek için de yine mermerden bir kale burcu yapılmıştır. Bu anıt ve şehitliğin etrafı geniş bir duvar ile çevrelenmiş ve içerisi de çimlenmiştir. Akbaş Şehitliği (Eceabat) Çanakkale, Eceabat ilçesi’nin Yalova Köyü girişinde bulunan bu anıt 7.tümenden şehit düşenlerin anısına 1945 yılında dikilmiştir. Şehitlikte, Şehit Binbaşı Ali Zeynel Abidin ve 18 asker elbiseleri ile gömülüdür. Havuzlar Şehitliği (Gelibolu) Kerevizdere’de 21 Haziran 1915’te şehit düşen askerlerin anısına mermerden iki katlı bir kaide üzerine yukarıya doğru incelen, obelisk şeklinde bir anıt yapılmıştır. Çanakkale Şehitlerine Yardım Derneği tarafından 1961-1962 yıllarında yaptırılan anıtın çevresinde şehitlerin kemikleri toplanarak bir araya getirilmiş, anıtın üzerine de askerlerin isimleri yazılmıştır. İtilaf Devletleri komutanı General Hamilton 27 Nisan 1915’te başlattığı taarruzda kıyılara hakim olmuş ve tepeleri ele geçirmiştir. Bunu önlemek üzere karşı taarruzda altı bin kişi şehit olmuş, Fransızların kayıpları da 2.500’ü bulmuştur. Zığındere Sargı Yeri Şehitliği (Gelibolu) Seddülbahir’e 4 km. uzaklıkta Zığındere Plaj Mevkii ile kuzeyindeki Sargıyeri Mevkii arasındaki uzun dere yatağı, Çanakkale Savaşları’nda en kanlı çatışmaların geçtiği bölgedir. Dere yatağının kısmen korunaklı olması dolayısıyla burası her iki taraf için de çok önemliydi. Bunun için birkaç metreyi ele geçirmek için binlerce asker burada hayatını kaybetmiştir. General Hamilton Zığındere’de başarıya ulaşamayınca 28 Haziran’da Zığındere’den taarruza başlamış, gemilerden açılan top atışları karşısında bölgede sıkışan orduya takviye olarak gönderilen 11. ve 6. tümenler ile taarruz güçlükle durdurulabilmiştir. Her iki tarafın da çok kayıp vermesine rağmen istenilen sonuç elde edilememiştir. Bu bölgedeki çatışmalar Seddülbahir bölgesindeki savaşların noktalandığı yerdir. Müttefik kuvvetleri geri çekilirken de en son bu bölgeyi boşaltmışlardır. Zıgındere’nin girişinde plajın hemen arkasında İngilizlerin su sıkıntısını karşılamak için açtıkları demir konstrüksiyonlu bir kuyu halen durmaktadır. Kuyunun bileziğinde bunu açan mühendislerin isimleri yazılıdır. Zıgındere ile Alçıtepe arasında, Alçıtepe’nin 1 km. batısında bulunan Sargı Yeri Şehitliği savaşın bitiminde yapılmıştır. Bu şehitlik 1995’de yenilenerek 30 Temmuz 1995’de açılmıştır. Seddülbahir bölgesindeki savaşlarda yaralanan askerler burada tedavi görürken, İngiliz donanmasının bombardıman ve saldırısına maruz kalarak şehit olmuşlar ve topluca buraya gömülmüşlerdir. 1995’deki düzenlemede toplu mezarlardan çıkarılan kemikler burada muntazam bir şekilde gömülmüş ve künyeleri olanların da isimleri üzerlerine yazılmıştır. Burada 60’ı subay olmak üzere 300 şehit gömülüdür. Şehitlikte normal insan boyutunda, mermer kaide üzerinde bronzdan, kucağındaki yaralı bir askeri kızgın güneşten korumak için elini yukarıya kaldırmış bir askeri gösteren anıt bulunmaktadır. 57. Piyade Alayı Şehitliği (Gelibolu) Çanakkale Savaşı sırasında Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinin çıkartma yaptıkları Anzak Koyu ile Conk Bayırı arasındaki alan strateji yönünden son derece önemli idi. Bu yüzden buradaki savaşlarda her iki tarafta çok kayıp vermişlerdir. Siperlerin birbirlerine 5 m. kadar yaklaştığı bu yer savaşlar boyunca en fazla ateş altında kalan bölge idi. Karşılıklı bomba saldırıları ve süngü hücumları burada yoğunlaşmıştır. Mustafa Kemal’in komutasındaki 19.Tümen’in 57.Alay’ı müttefik çıkartmasının ilk gününden itibaren Anzak (Avustralian and New Zeland Army Corps kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesidir) askerlerinin Arıburnu cephesindeki ilerleyişini durdurup geri püskürtmüştür. Komutanları da dahil olmak üzere birkaç gazi haricinde bütün alayın komutan, subay ve erlerin şehit olduğu, Bomba Sırtı denilen bu yer Kültür Bakanlığı’nca 1992’de yeniden düzenlenmiştir. Burada yatan şehitlerin en küçüğü 9 yaşındaki Saka Çocuk’tur. Ayrıca 57.Alay’ın İstanbullu Rum Doktoru Yüzbaşı Dimitroyati, Alay İmamı Konyalı Hasan Fehmi Efendi ile beraber burada gömülüdür. Alay’ın komutanı Yarbay Manastırlı Hüseyin Avni Bey’in mezarı parmaklıkla çevrili küçük bir alanın ortasındadır. Mermerden yapılmış olan bu mezarın başındaki bir yazıtta kısaca savaş hakkında bilgiler verilmektedir. Mezarın ayakucu tarafında dikdörtgen bir kaide üzerinde mermerden yapılmış Alay Sancağı bulunmaktadır. Avustralya’nın Melburn Müzesi’nde sergilenen ve 57.Alaya ait olduğu iddia edilen bir Sancağın altındaki plakette şunlar yazılıdır: “ Bu Alay Sancağı Gelibolu savaş alanından getirtilmiştir,ama esir edilmemiştir. Türk Ordusu’nun geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı Sancağını selamlamadan geçmeyin.” Şehitliğin giriş kapısının sağ tarafında yüksekçe bir kaide üzerinde bronzdan yapılmış heykelde ihtiyar bir gazi, bir kız çocuğunu elinden tutmuş içerideki mezarlara sanki bakıp konuşuyormuş gibi canlandırılmıştır. Bu heykelde tasvir edilen gazi Çanakkale’de savaşmış Hüseyin Kaçmaz isimli biri olup, elinden tuttuğu kız çocuğu de Eylül adındaki torunudur. Anıtın ve şehitliğin 1993’deki açılışında hayatta kalmış Anzac askerlerinden Jaen Ryan ile bu gazimiz üniformalarını değiştirirler. Ne yazık ki bir yıl sonra her iki gazi de ölmüştür. Bir söylenceye göre; Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey aldığı hücum emrini yerine getirmek üzere son kalan taburu ile hücum hazırlıkları içinde bulunduğu gece kısa bir uyku sırasında Kanlısırt eteklerinde beyaz kümeler görür. Uyandığında Tabur komutanına bu rüyayı anlatır ve “Bunlar nedir evladım?” der. Tabur komutanının cevabı ise şöyledir: “ Komutanım o beyaz kümeler bu sabah gün doğmadan şehitlik mertebesine ermek için hücuma kalkacak Mehmetçiklerin iç çamaşırlarıdır. Her bir Mehmetçik şehit olabilmek için temiz çamaşırlarını giymiş salimen dönersek diye üzerlerinden çıkanları yıkayıp çalılıklar üzerine sermişlerdir.” Bu rüyanın ertesi günü ise alaydan hiç kimse sağ kalmamış, su taşıyan saka çocuğundan komutanına kadar hepsi şehit olmuştur. Arıburnu Şehitliği ve Anıtı (Gelibolu) Gelibolu’daki şehitlik girişinin karşısına yüksek mermer bir platform üzerine Arıburun Şehitliği’nin anıtı yerleştirilmiştir.Yukarıya doğru küçülen üç katlı anıtın her cephesinde yuvarlak kemerli, üzeri sekizgen mermerden sivri bir külahla örtülüdür. Çanakkale Savaşları’nda Arıburnu bölgesinde yaşamını yitiren 608 şehidin anısına yapılan bu anıt ve şehitlik 12 Aralık 1992’de açılmıştır. Burada yapılan bir kazıda boynundaki künyesinden İngiliz Yzb.Wolters ile 57.Alay 6 bl.komutanı Erzincanlı üsteğmen Mustafa Asım Bey’in iskeletleri yan yana silahları ve mataraları ile birlikte bulunmuştur. Bu iki şehir şehitliğin içerisindeki anıtın önüne bulundukları şekilde gömülmüşlerdir. Bu iki şehidin aileleri bulunmuş ve 1993 yılı başında şehitlikte buluşturulmuştur. Conkbayırı Anıt ve Mezarlarlığı (Gelibolu) Çanakkale Savaşları sırasında 25 Nisan 1915 günü Anzak Koyu’na çıkartma yapan Anzaklar, kendisine çekilme emri verildiği halde bu emri dinlemeyen Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından Conkbayırı’nın güney eteklerinde durdurulmuştur. Atatürk, cephanesi biten ve geri çekilmeye başlayan askerleri durdurarak “Kurşununuz yoksa süngünüz var” sözünü burada söylemiştir. Daha sonra 57.Alayı 261 rakımlı bu tepeye doğru hücuma kaldırmıştır. Akşam saatlerinde de Anzakları dar sahil şeridinde sıkıştırmıştır. Atatürk bu emri vermeseydi Anzaklar yarımadaya hakim olup Conkbayırı-Kocatepe bölgesini ele geçirip Eceabat’a kadar inecek ve İstanbul yolunu açmış olacaklardı. Ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı bu bölgede tekrar büyük bir çarpışma olmuştur. Bu arada Conkbayırı’nın bazı kısımlarını işgal eden Anzak askerlerine karşı yeni bir saldırı yapılarak geri püskürtülmüşlerdir. Anzak kuvvetleri bu hamlelerinde başarılı olsalardı bu kez 25 Nisan’da ele geçiremedikleri Conkbayırı’nı alarak tabyaları arkadan kuşatacak ve Çanakkale Boğazı’na inerek İtilaf Devletleri donanmasına İstanbul yolunu açacaklardı. Conkbayırı Anıtı ve şehitliğinin bulunduğu tepede üçü yarım yuvarlak diğer ikisi de biraz daha ileride olmak üzere üzeri yazılı beş mermer anıt vardır. Bunlardan birincisinin üzerinde; “Mustafa Kemal Atatürk 25 Nisan 1915 sabahı Conkbayırı’na doğru ilerleyen düşmana karşı 57.Piyade Alayı ile taarruza başlarken “Ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler başka komutanlar kaim olabilir” emri yazılıdır. Mustafa Kemal’in bu sözü üzerine harekete geçen askerler Anzakları Cesarettepe’ye kadar atmışlardır. Buradaki ikinci anıtta şu sözler yazılıdır. “10 Ağustos 1915 sabahı Türk karşı taaruzu siperler yakın olduğundan süngü hücumu ile başlamıştır. Düşman donanma topçusunun yoğun ateşi altında cehennemi bir hal alan Conkbayırı’ndaki muharebeler sırasında gözetleme yerinden bir an bile ayrılmayan Anafartalar Grup Komutanı Alb. Mustafa Kemalin bir şarapnel misketi ile parçalanan cep saati hayatını kurtarmış ve düşman bu taaruz sonunda Ağılderesi’ne kadar geri atılmıştır.” Üçüncü anıttaki yazıt ise şöyledir: “Düşman kuvvetlerinin,Gelibolu Yarımadasının en önemli bölgesi ve doruk noktası olan Conkbayırı’nı ele geçirerek Türk kuvvetlerini ikiye bölmek ve Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek amacı ile giriştikleri devamlı saldırıları kahraman Türk askerinin büyük cesaret ve gayretle yaptığı savunma karşısında başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu bölgede cereyan eden muharebelerde Türk ordusu 9200 şehit,düşman 12 000 kayıp vermiştir.” Şehitliğin yanındaki iki anıttan birincisinde; “Arıburun’daki düşman kuvvetleri, aldıkları takviyeler ile daha da güçlenmiş olarak 6 Agustos günü Conkbayırı’na doğru yeniden taarruza başlamışlardır. Gece gündüz aralıksız devam eden kanlı muharebeler sonunda iki taraf da ağır kayıplar vermiş ve Türk askeri,düşmanı 9 Ağustos 1915 akşamı Conkbayırı tepeler hattına 25 m.mesafede durdurmayı başarmıştır.” Diğer anıt üzerinde; “ 19 .Piyade Tümen K.Kur.Yarbay M.K.Atatürk 25 Nisan 1915 günü düşmanın Arıburun’a çıkartma yaptığını öğrenince kendi inisiyatifi ile 57. Piyade Alayını bölgeye sevk etmiş,bu arada kıyı örtmesi yapan,cephanesi bitmiş çok az sayıdaki ere yaptıkları süngü hücumu ile kazanılan zaman içinde yetişen alaya mevzi aldırarak,düşmanı Conkbayırı’na ulaşmadan durdurmayı başarmıştır” yazılıdır. Atatürk Anıtı (Gelibolu) Gelibolu Conkbayırı’nın en tepe noktasında, Yeni Zelandalılar anıtının karşısında Atatürk Anıtı bulunmaktadır. Atatürk’ün heykeli iki katlı bir platformdan sonra yukarıya doğru hafif daralan oldukça yüksek bir kaide üzerindedir. Kaidede Atatürk’ün 1934’de söylediği şu sözler yazılıdır: “ Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar!Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler,Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen Analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.” Mustafa Kemal - 1934 Atatürk’ün bu sözleri Avustralya’nın Queensland şehrinde, başkanlığını Alan J. Campbell’in yaptığı komitenin yaptırttığı ve “Onur Çeşmeleri” adı verilen anıta, Türkçe ve İngilizce olarak madeni levha üzerine kazınıp konulmuştur. Onur Çeşmelerinin açılışı 1 Mart 1978’de Başbakan J.Bjelke Peersen tarafından yapılmıştır. Atatürk’ün Saatinin Parçalandığı Yeri Simgeleyen Anıt (Gelibolu) Çanakkale Savaşları sırasında, Conkbayırı’nda bir şarapnel parçası Atatürk’ün göğsündeki saate isabet ederek O’nu mutlak bir ölümden kurtarmıştır. Bu olayın geçtiği yerde, bunun anısına bir anıt yapılmış ve 25 Nisan 1993’te ziyarete açılmıştır. Emekli General Cemil Conk’un anlattığına göre; şiddetli top ateşi başladığında Atatürk birden elini göğsüne götürmüş, o sırada yanında bulunan Yarbay Servet Bey (Em.Tuğ.Gen. Servet Yurdatapan) kan sızıntısını görünce telaşlanmış bunun üzerine Atatürk elini dudaklarına götürerek sus işareti yaparak kimseyi telaşa vermemesini istemiştir. Akşama doğru Mareşal Liman von Sanders’e kendi kumandası altında yapılan süngü hücumu hakkında bilgi verirken; ”Bütün cephe üzerinde piyademiz, Conkbayırı’na tırmanmaya çalışan düşmana benim işaretimle süngü hücumuna geçti ve düşmanı denize kadar sürdü. Bu esnada benim göğsüme bir mermi parçası isabet etti. Saatim kırıldı. Bu saat benim canımı kurtardı. Müsaade ederseniz bugünkü muvaffakiyetin hâtırası olarak bu saati size takdim edeyim” diyerek parçalanmış saati Liman von Sanders’e vermiştir. O da ailesinin soyluluk armasını taşıyan kendi saatini Atatürk’e uzatmış ve bugünün hatırasına kabul etmesini istemiştir. Liman von Sanders emekli olduktan sonra Münih’de yaşamını sürdürmüştür. Bir müddet sonra Milli Savunma Bakanlığı Liman von Sanders’in ailesine bir mektup yazarak askeri müzeye konulmak üzere bu saatin iadesini rica etmişler, ancak aile eve giren bir hırsız tarafından bu saatin çalındığı yanıtını vermiştir. Anıt taştan yuvarlak güllelerin üst üste konulduğu bir platform üzerine yerleştirilmiştir. Kemal Yeri Anıtı ve Atatürk’ün Gecelediği yer (Gelibolu) Çanakkale Savaşları sırasında Conkbayırı’nın güneyinde Kocatepe Köyü ile Kanlısırt arasında kalan ve geniş bir bölgeyi kontrol altında tutabilen yeri Mustafa Kemal 19.Tümen komuta yeri olarak kullanmış ve Arıburnu Savaşları’nı buradan yönetmiştir. Atatürk’ün 10 Ağustos 1915 sabahı yapacağı taarruz öncesi gecelediği yer bir tabela ile belirtilmiştir. Selvi ağaçları arasında bulunan bu yer Conkbayırı ile Kemal Yeri arasındadır. Kemal Yeri Abıtı’na da 750 m. uzaklıktadır. Şevket Süreyya Aydemir’den öğrenildiğine göre; 10 Mayıs 1915’te buradaki bir çukurda harita üzerinde arazi incelemesi yapan Mustafa Kemal’e o zamanki 3.Kor.Kur.Bşk.Kur.Yb.Fahrettin Bey (sonradan Gnr.Fahrettin Altay) orada ne yaptığını sormuş, Mustafa Kemal de bölgeyi incelediğini ve bulunduğu yerin ismini araştırdığını söylemiştir. Bunun üzerine Fahrettin bey “Mademki bir isim bulamadın buranın ismi Kemal Yeri olsun” diyerek buraya tarihi ismi vermiştir. Kemal Yeri’ne 1982 yılında bir anıt yapılmış ve anıtın üzerine Atatürk’ün şu sözleri yazılmıştır: “ Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki,bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız benim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar yoksun kalmasına neden olacağını hepinize hatırlatırım” M.Kemal Atatürk . Hastane Bayırı Şehitliği ve Anıtı (Eceabat) Eceabat İskelesine 1 km. uzaklıkta Hastane Bayırında bulunan şehitlik, savaş sırasında burada kurulmuş olan seyyar hastaneye getirilen yaralılardan hayatlarını kaybedenlerin gömüldükleri yerdir. Etrafı alçak bir duvarla çevrili şehitliğin demir parmaklıklı kapısından içeriye girilince çimenler üzerinde üzerleri bayrak şeklinde yapılmış çoğunun adı bilinmeyen şehit mezarları vardır. Merdivenle çıkılan yüksek mermer bir platformun üzerindeki obelisk şeklindeki anıtın üst tarafında ay-yıldız bulunmaktadır. Obeliskin alt tarafındaki yazıtta şunlar yazılıdır: “Birinci Cihar Harbinde burada Tanrısına kavuşan ulu şehitlerimizin ruhuna el-fatiha 1331-1333 (1915-1917)” . 3 Kasım 1914’de Seddülbahir Batarya komutanlığı yapan Gazi Yzb.Şemsettin Çamoğlu da öldükten sonra kendi vasiyeti üzerine buraya gömülmüştür. Hasan - Mevsuf Anıtı Top Bataryası ve Şehitliği (Merkez) Çanakkale Boğazı’nın Anadolu yakasında, Eski Çanakkale-İzmir yolu üzerindeki Kepez Köyü yakınlarında Hasan Mevsuf Anıtı ve Şehitliği bulunmaktadır. 18 Mart 1915’de buradaki denize hakim tepenin yamacında 2 tane 15’lik ve 3 tane de 5’lik topun bulunduğu topçu bataryasının kumandan ve erlerinin şehit oldukları bu yere yapılmış olan anıttır. Siyah mermer bir kaide üzerinde yukarıya doğru daralan, üzerine tunçtan bir top mermisi konmuş dört köşe bir anıttır. Bu anıtın üzerindeki yazıtta şunlar yazılıdır: “ 22 düşman harp gemisinin zorladığı Çanakkale Boğazı Türk azmi karşısında geçilemedi. O gün 18 Mart 1915, Türk zaferinin üstün başarısını bu topçu bataryası göstermiştir. Burada o gün yurdu için savaşırken şehitlik mertebesine yükselen batarya Komutanı Ütgm.Hasan ile Tk. K. Tğm.Mevsuf ve dört er yatmaktadır.” Batarya Komutanı Ütgm.Hasan Bey için 18 Mart 1915 sabahı, İstanbul’dan Çanakkale Müstahkem Mevkii komutanlığına bir kızının dünyaya geldiğini bildiren telgraf gelmiştir. Bu telgrafı alan Cevat Paşa bataryaya gelmiş ve Ütğm.Hasan’a :“Bir kızın dünyaya geldi. Allah bağışlasın, izinlisin” demiştir. Hasan Bey ise “Komutanım, vatan daha mukaddes, gidemem. İsmini Didar koysunlar” cevabını vermiş ve aynı gece bütün batarya ve Hasan Bey gemilerden atılan toplarla şehit olmuştur. Anıttan 150 m. kadar ileride denize hakim tepenin yamacındaki küçük şehitlikte burada şehit olan 6 subay ve erin mezarları bulunmaktadır. Etrafı alçak muntazam bir duvarla çevrili şehitliğin kapısına dört basamakla çıkılmakta olup, kapının iki tarafına madenden birer top mermisi yerleştirilmiştir. Kumkale Şehitliği (Merkez) Çanakkale/ İntepe yakınlarındaki Kumkale Şehitliği 25 Nisan 1915 sabahı Anadolu sahiline çıkan düşman kuvvetlerine karşı koyan ve 28-30 Nisan’da denizden açılan ateş sonucu hayatlarını kaybeden 14. batarya personeli için 1983’te yapılmıştır. Alçak bir duvarın çevrelediği şehitliğin içindeki temsili yapılmış mermer mezar taşlarında burada şehit olanların isimleri yazılıdır. Gözetleme Tepe Şehitliği ve Anıtı (Gelibolu) Behramlı’dan Saros Körfezi’ne doğru giderken Alçıtepe’den sonra Çam ağaçları içinde Saros Körfezi’ne hakim Gözetleme Tepesi denilen yerdedir. 1939’da yapılan üç katlı, yukarıya doğru katları küçülen beyaz renkte bir anıttır. Bunun yanında sanduka biçiminde isimleri bilinmeyen üç şehidin mezarları yan yanadır. Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtı (Gelibolu) Ertuğrul Koyu’na hakim bir tepede bulunan Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtının bulunduğu yerde 25 Nisan 1915’te Ertuğrul Koyu’a çıkartma yapan İtilaf Kuvvetlerinin 3. Alayına karşı 26.Alay 3.Tb.10.Bölüğünün 21.Takımından olan, Ezineli Yahya Çavuş 63 askeri ile savaşmıştır. Sabah gün ağarmasından batımına kadar üç alaya karşı kahramanca dövüşerek şehit olmuşlardır. İngilizlerin Aytepe’yi ele geçirmelerinin ardından süngü hücumuna kalkan Yahya Çavuş ve askerleri burada İngiliz hücumunu geciktirmiş ve savaşın geleceği üzerinde büyük rol oynamıştır. Bu çatışmadan Yahya Çavuş ve birkaç askeri sağ çıkabilmiştir. Bu olayın anısına, Ertuğrul koyuna hakim bir tepede yapılan anıtta, mermer bir kaide üzerinde Yahya Çavuş iki yanında ellerinde bayrak ve tüfek tutan iki askerin arasında canlandırılmıştır. Mermer kaide üzerindeki plakette ise Yahya Çavuş’un adı yazılıdır. Çanakkale Şehitler Abidesi ve yanındaki Şehitlik (Eceabat) Gelibolu, Seddülbahir’in 3 km. kuzeydoğusunda, Morto Koyu’nun doğusunda denize hakim Eski Hisarlık Tepe’nin sırtında Ömer Kaptan tepe’si üzerinde yer alan bu anıt bütün Çanakkale Savaşları şehitlerinin anısına yapılmıştır. Bu anıt, Çanakkale Savaşları’nda şehit düşen 253.000 şehidi simgeleyen anıtların en görkemlisidir. Çanakkale şehitleri anısına ilk olarak anıtın yapılması için Alçıtepe düşünülmüş ve planlanmış, ancak arazinin bozukluğu ve denize uzak oluşundan ötürü bundan vazgeçilmiş ve bugünkü yerine yapılmıştır. İlk kez bu anıtın yapılması 1944’te kararlaştırılmış ve aynı yıl bir yarışma açılmıştır. Yarışmayı Y. Mimar Doğan Erginbaş ve Y.Mimar İsmail Utkualan’ın hazırladığı proje kazanmış, anıtın yapımına 19 Nisan 1954’te başlanmış ve 21 Ağustos 1960’ta tamamlanarak açılmıştır. Anıt 25.00x25.00 m. ölçüsünde bir kaide üzerine 41.70 m. yüksekliğinde dört ayak üzerine oturtulmuştur. Buradaki ayaklar 7.50x7.50 ölçüsünde, 10’ar m. aralıklı olup, girişte 30.00x30.00 m.lik bir onur holü bulunmaktadır. Anıtın ayakları üzerinde bulunan rölyefler Kültür Bakanlığı’nca yaptırılarak 27 Kasım 1999’da açılmıştır. Anıt, son derece güzel bir ışıklandırma sistemine sahiptir. Bahçesinde bulunan direk yekpare bronzdan olup 25 m. yüksekliğindedir. Bu direk ABD’de yaşayan Nazmi Celal (William Johnson) tarafından hediye edilmiştir. Anıtın tümü 625 km.lik bir alanı kaplamaktadır. Anıtın orta yerindeki taş blok burada şehit düşmüş askerlerin toplu mezarlarını sembolize etmektedir. Bunun üzerinde Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiirin ilk mısrasına yer verilmiştir. Ayrıca anıtın altında Çanakkale Savaşı eserlerinden oluşan bir müze açılmıştır. Bu müzede savaş alanı kroki ve haritaları ile savaşta kullanılmış mermiler, dürbünler, Anzaklara ait mektuplar, içki, ilaç, karavana kapları, sigara tabakaları ve bazı savaş araç ve gereçleri sergilenmektedir. Bunlar arasında her iki tarafın birbirlerine açtıkları ateş sırasında havada çarpışan mermiler ile kemiklere saplanmış mermi ve şarapnel parçaları bulunmaktadır. Çanakkale Şehitler Anıtı’nın yanında Mayıs 1992’de yapımı tamamlanmış bir şehitlik bulunmaktadır. Burada üstlerine ay yıldız konulmuş, isimleri tespit edilebilen 100 subay ve 398 erin isimleri yazılıdır. Alçıtepe Garnizon Anıtı (Gelibolu) Gelibolu, Alçıtepe köyü girişindeki askeri birliğin içerisinde yer alan bu anıt, yukarıya doğru küçülen üç merdivenle çıkılan küçük bir platformun üzerindedir. Mermerden yapılmış olan anıtta kare çerçeve içerisinde bronzdan Atatürk’ün büstü ve onun altında Atatürk’ün şu sözleri yazılıdır: ”Vahdette ve emelde ısrar eden millet mağrur ve mütecaviz düşmanı gurur ve tecavüzünde nadim Kılar.” K.Atatürk Mareşal Fevzi Çakmak Anıtı ve Harp Karargahı (Gelibolu) Gelibolu Alçıtepe Köyü’nün 2.70 km. doğusunda Mareşal Fevzi Çakmak Anıtı bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları’nda 5.Kolordu komutanı olan Mareşal Fevzi Çakmak anısına 1941’de yapılmıştır. Pembe renkli mermerden kare bir kaide üzerinde yukarıya doğru daralan küçük bir sütunun üzerinde bir top mermisi dikine olarak yerleştirilmiştir. Bu anıtın 300 m. uzağında ise, Mareşal Fevzi Çakmak’ın savaş karargâhının yerini belirten bir anıt dikilmiştir. Bu anıt beyaz mermerden olup, beyaz mermerden kare bir kaide üzerinde ikinci bir kare kaide ve onun üzerinde de yukarıya doğru daralan bir dikili taş şeklindedir. Anıtın tümü alçak bir duvarla çevrilmiştir. Son Ok Anıtı (Gelibolu) Gelibolu, Alçıtepe Köyü’nün 500 m.batısında alçak bir duvarla çevrelenmiş bir alanın ortasına üç katlı beyaz mermerden bir anıt yapılmıştır. Kare kaide üzerinde yükselen dikdörtgen anıtın yan yüzleri şehit Mehmetçiklerin kanlarını sembolize etmek için kırmızı renge boyanmıştır. Anıtın üzerinde ay yıldız, altında dikdörtgen bir çerçeve içerisinde, elinde silahı ile Mehmetçik röliyefi bulunmaktadır. Bunun altındaki kitabede ise; “120 mm.lik Muhasara Bataryası bu mevziden düşmanı süngü hücumu ile attı ve III. Kirte (Alçıtepe) Zaferini sağladı. 7 Haziran 1915” yazılıdır. Anıtın iki yanına uçları yukarıya doğru olmak üzere iki top mermisi yerleştirilmiştir. Nuri Yamut Anıtı (Gelibolu) Alçıtepe Köyü’nün 2,5 km. batısında, Zığındere Vadisi’nin üstünde, Saroz Körfezi’ne hakim Silahendaz yamacında, 28 Haziran 1915 de Zığındere Savaşı’nda şehit düşen askerlerin anısına Gelibolu II. Kolordu Komutanı Nuri Yamut tarafından yaptırılmıştır. Onbaşı Seyit Anıtı ve Rumeli Mecidiye Bataryası (Gelibolu) Gelibolu, Kilitbahir yakınında Mecidiye Şehitliğinin karşısında bulunan alandaki bu anıt, Seyit Onbaşı’nın anısına yapılmıştır. Mermer bir kaide üzerine 275 kg.lık bir mermiyi taşıyan Seyit Onbaşı’nın bronz heykeli yerleştirilmiştir. Seyit Onbaşı Edremit’in Havran-Çamlık Köyü’nde 1889 yılında dünyaya gelmiş, 1909’da askere alınmıştır. Askerliğinin 6.yılında Gelibolu Mecidiye Bataryasında topçu eri iken Queen Elizabeth ve Ocean zırhlılarının açtığı ateş sonucu açılan çukura baş aşağı beline kadar gömülmüştür. Yanındaki sıhhiye eri Onu bacaklarından çekerek kurtarmıştır. O sırada bataryada bir tane top ve birkaç topçu eri hayatta kalmıştır. Gemilerin ateşi devam etmekte iken topun mermiyi kaldıracak olan metaforası (vinci) isabet aldığı için parçalanmıştır. Bunun üzerine Seyit Onbaşı, 276 kg.lık mermiyi arkadaşı Niğdeli Ali’nin yardımı ile sırtlamış ve bu şekilde topun altı basamağını çıkarak mermiyi topa sürmüş ve ateşlemiştir. Bu atışla Ocean’a isabet eden mermi gemiyi hareketsiz bırakmış ve bir süre sonra da Ocean batmıştır. Bundan sonra Türk Müstahkem Mevkileri Komutanı Miralay Cevad Bey (Alb.Cevat Çobanlı) eliyle Ona onbaşı rütbesini takmıştır. Seyit Onbaşı Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve yaralanmıştır. Savaştan sonra Havran’da bir yağ fabrikasında hamallık yaparken 50 yaşında zatürreeden ölmüştür. Bugün doğduğu köye, Havran’daki ilkokula ve bir sokağa Onun ismi verilmiştir. Havran’da top mermisini taşırken temsil edilen bir heykeli bulunmaktadır. Mecidiye Bataryasının bulunduğu yerde o günün anısına mermerden bir kaide üzerinde dikdörtgen şeklinde yukarı yükselen Mecidiye Anıtı bulunmaktadır. Mehmet Çavuş Anıtı (Gelibolu) Gelibolu Arıburnu, Cesaret Tepe üzerinde; sayıca üstün Anzak kuvvetlerine karşı savunmasını gösteren ve onlara tepeyi vermeyen Mehmet Çavuş ve takımının anısına bir anıt yapılmıştır. Bu nedenle de bulundukları tepeye “Cesaret Tepe” ismi verilmiştir. Mehmet Çavuş’ın yakın dövüşte süngüsü kırılmış, taş ve yumrukla karşı koyarken de şehit düşmüştür. Mehmet Çavuş Anıtı kare bir kaide üzerine, 3.10 m. yüksekliğinde dört köşe bir sütundur. Kitabesindeki çapraz konmuş iki kılıcın üzerinde de Mehmet Çavuş’un ismi yazılıdır. Kanlı Sırt Anıtı (Gelibolu) Gelibolu Yarımadası’nın en dar yerinde, Kabatepe ile Conkbayırı arasında kalan kanlısırt’ın doğu ucunda Kanlısırt Anıtı bulunmaktadır. Buradaki Anzak ve Türk siperleri birbirlerine çok yakın olduklarından ötürü ölülerin siperden çıkartılıp gömülmesi olanaksızlaşmıştı. Bu nedenle de burada dökülen kanlardan ötürü Kanlısırt ismi verilmiştir. Anıt yarı konkav şekilde köfeki taşından levha halinde yapılmıştır. Bu anıtın üzerinde; “Anzak Kolordusu 6-7 Ağustos 1915’de Anafartalar bölgesine çıkartma yapan 9.İngiliz Kolordusunun hedefine ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla 19. ve 16. Tümenlerin savunduğu Arıburun cephesindeki Türk kuvvetlerini yerinde tutmak için taarruz etti. 16. Tümen birlikleri çok çetin geçen çarpışmalarda 1520 şehit,4750 yaralı vermesine rağmen kanlı sırtı kahramanca savundu” yazılıdır. Kanlısırt’ın bitiminde sağdaki İngiliz Mezarlığının kenarında bir kanal görülmektedir. Deniz tarafından çıkartma yapan askerlerin kazdıkları bu tünel fark edildiğinde patlatılarak düşmanın çıkışına mani olunmuştur. Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı (Gelibolu) Gelibolu’da Kanlısırt’a çıkan düzlükte kucağında yaralı İngiliz askerini taşıyan Mehmetçik’in mermer bir kaide üzerinde bronzdan yapılmış bir heykeli bulunmaktadır. Bu anıt 1995 yılında yapılmıştır. Çanakkale Savaşları’nda Kanlısırt’ta birbirlerine yakın siperlerde yoğun ateş devam ederken bir Anzak subayı kendi siperlerinin önüne yaralı olarak düşmüş ve acı içerisinde kıvranmaktadır. Ateş devam ettiğinden Anzaklar kendi subaylarına yardım edememişlerdir. Bu sırada Türk siperlerinden beyaz bir mendil sallanmış ve ateş kesilmiştir. Siperden çıkan bir Türk askeri yaralı Anzak subayına doğru giderek onu kucaklamış ve Anzak siperlerine bıraktıktan sonra tekrar yerine dönmüştür. Ardından ateş devam etmiştir. Bu olayın geçtiği anda sonradan Avustralya Genel Valisi olan Ütgm. Lord Casey de o siperlerde bulunuyordu. Lord Casey anılarında bu olayı şöyle anlatmıştır: “ Biz Çanakkale yarımadasından Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek Kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık. Bütün Avustralyalılar Mehmetçiği kendi evlatları gibi sever onun mertliği vatan ve insan sevgisi siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti bütün Anzaklıları hayran bırakan yurt sevgisi insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla”. Kabatepe Arıburnu Sahil Anıtı (Gelibolu) Conkbayırı’ndan, Kabatepe sahiline inildiğinde deniz tarafındaki küçük bir tepenin üzerinde mermerden, konkav şeklinde bir kitabe görülmektedir. Bu kitabede ; “ 27. Piyade Alayı’nın 8.Bölüğünden 1.Takım,25 Nisan günü sabaha karşı Arıburun kıyılarına çıkan Anzak Kolordusunun 1.500 kişilik ilk kademesine ağır kayıplar verdirerek kıyının dik yamaçlarına sığınmak zorunda bırakmıştır. İşte bu anıt o kahraman takımımızın anısına dikilmiştir . Tk. Komutanı Atğm. Muharremdir.” Damakçılık Bayırı Anıtı ( Gelibolu ) Gelibolu’da Anzak Koyu ile Anafartalar arasındaki yamaçta mermer üzerine yazılmış bir yazıt bulunmaktadır. Bu kitabede; “ Anafartalar Grup K.Alb.Mustafa Kemal 7.Tümeni 9 Ağustos 1915 günü Damakçılık Bayırına taaruz ettirerek Anzak kolordusunun,9.İngiliz Kolordusu ile işbirliğini ve Kocaçimentepe yönünde belirecek tehlikeyi önledi.” Yusufçuk Tepe Anıtları (Mestantepe) (Gelibolu) Gelibolu Conkbayırı’nın kuzeyinde Küçükanafartalar köyü yakınında 70 m.yüksekliğindeki Tusufçuk Tepe’de Yusufçuk Tepe Anıtları bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları sırasında Anzaklar 9-10 ve 21 Ağustos 1915’te bu tepeyi almak için uğraşmışlar ancak, büyük bir direnişle karşılaşmışlardır. Burada yapılan savunma ile Büyükanafartalar yolu Anzaklara kapatılmıştır. Yusufçuk tepe’de yapılan bu savaş sonunda Anzaklar 5.300, Türkler de 2.600 kayıp vermişlerdir. Yakınında İngiliz mezarlığının bulunduğu bu tepede Conkbayırı’nda olduğu gibi konkav mermerden üç anıt bulunmaktadır. Bunlardan birincisinin üzerinde; “Arıburun cephesindeki Türk kuvvetlerini kuşatmak için 7 Ağustos 1915 günü Anafartalar limanına çıkan düşman kuvvetleri zayıf gözetleme birlikleri karşısında İsmailoğlu ve Yusufçuk tepelerine kadar ilerledilir.” İkinci anıttaki kitabede; Anafartalar Grubu Komutanı albay M. Kemal’in komutasındaki Türk kuvvetleri 9-12 Ağustos 1915’te, I.Anafartalar Muharebesi’nde düşman kuvvetlerini yenerek ,onları Kireçtepe ve Mestantepe hattına attı.” Üçüncü anıttaki kitabede; İki tarafın daha büyük kuvvetleriyle 21-22 Ağustos 1915 günü yapılan II. Anafartalar Muharebesi sonunda düşmanın Sivritepe ve Mestantepe hattında taarruz gücü kırıldı. Bu muharebelerde Türkler 8.155 şehit,düşman ise 19.850 kayıp verdi.” Yazılıdır. Kireçtepe Anıtı (Gelibolu) Gelibolu’da Anafartalar’dan Saros Körfezi’ne doğru giden yol üzerinde, Anafartalar’a 20 km. uzaklıkta, mermi kovanları ile çevrelenmiş, şehit mezarlarının yanında Kireçtepe Anıtı bulunmaktadır. Bu anıttaki taştan konkav kitabede; “ 6-8 Ağustos 1915’te Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburlarının kahramanca çarpışan üç bölüğü,iki tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol Dağı ve Kireçtepe’de durdurup Anafartalar grubunun kuzey yanını korumuştur.” Yazılıdır. Büyük Kemikli Anıtı (Gelibolu) Gelibolu’dan Kireçtepe’ye giden yolun yakınında Büyük Kemikli Anıtı bulunmaktadır. Bu anıtın kitabesinde: “ 1915 yılının 25 Nisan sabahı Arıburun’a, 6-7 Ağustos gecesinde Anafartalar limanına çıkan düşman kuvvetleri aylar süren muharebelerden sonra Gelibolui yarımadasındaki Türk savunmasının geçilemeyeceğini anlayarak 20 Aralıkta bu cepheleri boşalttı." Yazılıdır. Namazgah Şehitliği (Biga) Biga ilçesinin Hamdibey Mahallesi’nde 1915’te Biga’da 1.850 yataklı Harp Hastanesi’ne ağır yaralı olarak getirilirken şehit olan 173 subay ve erin mezarları bulunmaktadır. Şehitliğin etrafı alçak bir duvarla çevrili olup mezarların baş taşları Çanakkale Savaşı’ndaki askerlerin giydiği “kabalak” denilen şapkaları şeklinde yapılmıştır. Bu anıtta: “Bu makbere 1914 senesinde harpte tahur olan Harb-i Umuminin Çanakkale Savaş Meydanında yaralanmış ve nakil eyledikleri Biga Harp Hastahanesinde ve asıl karabı yezdan olmuş 173 er konmuştur. Zahir-Sen bugünkü hayat ve saadetini bu mübarek şehitlere medyunsun. Minnet borcunu unutma 1914 canları pahasına bizlere bu vatan topraklarını armağan eden kahraman şehitlerimizin ruhları şadolsun.” Yazılıdır. Lone Pıne Anıt ve Mezarlığı (Tek Çam Anıtı) (Gelibolu) Gelibolu Kanlısırt’ta, burada bulunan tek çam ağacından dolayı Tek Çam Anıtı isimi ile de adlandırılan bu şehitlik, yarımadanın en büyük Avustralya Anzak mezarlığı olup kilise şeklindedir. Bu anıta Tek Çam denilmesinin nedeni 6.Ağustos.1915’te bu sıtları ele geçiren Anzaklar bir tek çam ağacı ile karşılaşmışlardır. Tepeyi savunan Türkler siper hazırlamak ve gözetleme ile ateş sahasını daha iyi konuma getirebilmek için ağaçları kesmiş ve bir tek çam bırakmışlardır. Arıburnu Savaşları’na katılan bir askerin “Tek Çam” ismi ile bestelediği bir şarkı İngiliz askerleri tarafından çok sevilmiştir. Tek Çam Anıtında 4.228 Avustralya, 708 Yeni Zelanda askeri temsil edilmektedir. Mezarlıkta ise kimliği belirlenememiş 1.167 kişinin mezarı bulunmaktadır. Anıtın yüksekliği 16 m.dir. Savaşa katılan bütün subay ve erlerin isimleri, mezarları bulunamamış olanlar da dahil olmak üzere anıtın kaidesindeki mermer kitabede yazılıdır. Helles Anıtı (Gelibolu) Batı kaynaklarında Gelibolu Yarımadası’nın uç kısmına, bugünkü Seddülbahir bölgesine Hellespoint ismi geçmektedir. Grek mitolojisine göre Kral Athamas’ın kızı Helen altın post üzerinde Kafkasya’ya gitmek için boğazı geçerken düşüp boğulmuş ve bu yüzden de buraya Helespoint ismi verilmiştir. Çanakkale Boğazı’nın girişinde bulunan İngiliz anıtı bu nedenden ötürü Helles Anıtı ismini almıştır. Bu anıt İngilizlerin (18.905) Avustralyalı (248) Hintli (1.530) Gelibolu’da kaybettiği 20.763 askerini temsil etmektedir. İngilizlerin 29.Kraliyet Deniz Tümeninin karaya çıktığı Teke Koyu’na hakim Gözcü Baba Tepesi üzerindeki bu anıt 36 m. yüksekliğinde olup, iki kademeli bir kaide üzerine kesme taştan yapılmıştır. Anıtın projesini J.Burnet yapmıştır. Anıtın üzerinde bir de kitabe bulunmaktadır. Yeni Zelanda Anıtı ve Şehitliği (Gelibolu) Gelibolu Conkbayırı’ndaki Yeni Zelanda (Anzak) Anıtı burada ölen 4.223 Avustralyalı, 709 Yeni Zelandalı askerin anısı için dikilmiştir. Çanakkale Savaşları’nın en şiddetli geçtiği bu yere 25 Nisan 1915’te Anzaklar çıkarma yapmış ve çevreyi ele geçirmişlerdir. Ancak kısa bir süre sonra Türkler buraya yeniden hakim olmuşlardır. Buradaki Türk siperleri 6 Ağustos 1915’te beş gün beş gece süren şiddetli bir bombardımanından sonra Anzak tugayının eline geçmiştir. Yeni Zelanda Anıtının önündeki kapıdan küçük bir şapele girilmektedir. Bu kapının üzerinde taş rölyef halinde büyük bir haç yapılmıştır. Anıt Lone Pine Anıtı gibi çan kulesi şeklinde kesme taştan çok köşeli bir anıttır. Çanakkale Savaşları’nın en şiddetli geçtiği bu yer bölgenin en büyük Anzak şehitliği olup, her yıl 24-25 Nisan günü Avustralya ve Yeni Zelandalılar tarafından ziyaret edilmekte ve törenler düzenlenmektedir. Fransız Anıt ve Mezarlığı (Gelibolu) Gelibolu’da Hamzakoy’a karşı Morto Koyu’nun kuzeyindeki yamaçta Keşan Caddesi üzerinde Fransız Mezarlığı bulunmaktadır. Bu mezarlık geniş bir avlu ve avlu bitimindeki çan kulesi şeklindeki bir anıt ve Fransız askerlerinin mezarlarından oluşmaktadır. Mezarlık 1854 Kırım Savaşı sırasında ölen Fransız askerleri için yapılmıştır.Mezarların metal haçları ortasındaki kare plaketlere ölenlerin isimleri yazılmıştır. Burada 3.236 mezar bulunmaktadır. Mezarlıktaki anıtın kaidesine Victor Hugo’nun bir mısraı yazılıdır: “Zafer ebedi Fransa’mıza Övgüler onun için ölenlere Şehitlere,kahramanlara,güçlülere Onlardan ilham alanlara Ve yaşadıkları gibi ölecek olanlara” Kırım Savaşı’nda Osmanlılar ile birlikte müttefik olan Fransız ve İngilizler Gelibolu’ya asker çıkarmış ve Trakya üzerinden Kırım’a gitmişlerdir. Mezarlığın alt bölümündeki küçük bir bina içerisinde savaşta ölmüş Fransız askerlerinin kemikleri bulunmaktadır. Fransız mezarlığı İstanbul Fransız Başkonsolosluğunun kontrolü altında bulunmaktadır. V.Beach Mezarlığı (Gelibolu) Gelibolu Ertuğrul Koyu’ndaki yamacın önünde bulunan bu mezarlık, savaşta burada ölen İngiliz askerlerine aittir. İngilizler burada ölen askerleri için bu mezarlığı yaptırmış ve koya da V.Beac ismini vermişlerdir. Çanakkale savaşları sırasında karadan buraya geçemeyeceğini anlayan İngilizler Ertuğrul Koyu’na çıkartma yapmışlardır. İngilizler 26.Alayın 3.Taburunun direnişi ile karşılaşmışlar 48 saat boyunca 12 İngiliz taburu ve onları denizden destekleyen 10 savaş gemisine rağmen İngilizler yerlerinde kalarak ilerleyememişlerdir. Lancashire Landing Mezarlığı (Gelibolu) Gelibolu Teke Koyu’ndaki dere boyundan 500 m. içeride, Karacaoğlan Tepesi’nin doğu yamacında İngilizlerin Lancashire Landing Mezarlığı bulunmaktadır. Pink Farm (Pembe Çiftlik) Mezarlığı (Gelibolu) Gelibolu Teke Koyu’ndan 500 m. içeride Pink Farm Mezarlığı bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları’nda İngilizler Teke Koyu’na yaptıkları çıkarmada büyük bir direnişle karşılaşmışlardır. İngilizlerin 4 taburu burada 25 Nisan 1915 sabahı 26.Alayın 12.Bölüğü tarafından 48 saat boyunca durdurulmuştur. Bu çıkarma sırasında İngilizler de büyük kahramanlık göstermiş, altı İngiliz askerine “Victoria Cross” nişanı verilmiştir. İngilizlerin “W.Beach “ adını verdikleri bu yerde ölenler için bu mezarlık yaptırılmıştır. Baby 700 Anzak Şehitliği (Gelibolu) Kılıçbayırı tepesindedir. Beyaz kesme taştan alçak ve kademeli ,üzerinde haç olan bir küçük anıttır. Ön tarafındaki çimenlerin üzerindeki mermer plaketli mezarlarda şehitlerin isimleri ve doğum tarihleri yazılıdır. Canterbury Mezarlığı (Gelibolu) Arıburnu yolunun doğusunda bulunan İngiliz mezarlığıdır. Outpost Mezarlığı (Gelibolu) Suvla yolunun doğusunda, Şapka Tepe’nin eteğindedir, Embarkation (Tahliye İskelesi) Mezarlığı (Gelibolu) Suvla yolunun batısında Çatlak Derenin ağzındadır. Hill 60 Mezarlığı (Gelibolu) Bomba Tepe’nin güneybatısında,Tahliye İskelesi yakınındadır. Hemşire Erika’nın Mezarı (Eceabat) Çanakkale Savaşında 26 Eylül 1915’te ölen Alman Hemşire Erika’nın mezarı Yalova Köyü mezarlığındadır. Hemşire Erika’nın mezarının etrafı demir parmaklıkla çevrili olup, üzerinde Türkçe ve Almanca kitabesi bulunmaktadır: “İfayı vazife esnasında Türk yaralıları tedavi ederken top mermisi ile ölen Doktor Ragıp Bey’in ebedisi Alman Madam Hemşire Erika. 26 Eylül 1915.” Kalafat Mehmet Paşa Mezarı (Gelibolu) Sadrazam Kalafat Mehmet Paşa’nın mezarı Gelibolu’da Fener Meydanı’ndadır. Kalafat Mehmet Paşa Yeniçeri Ağası iken 1778’de Sadrazam olmuş, bir yıl sonra da görevden alınarak Bozcaada’ya sürülmüştür. Bir süre sonra Hanya Muhafızlığına tayin edilmişse de görevden affını ve Gelibolu’ya yerleşmek için izin istemiştir. Halil Hamid Paşa’nın sadrazamlığı sırasında vezirlik rütbesi ile Belgrat Muhafızlığına gönderilmiştir. Daha sonra emekliliğini isteyerek Gelibolu’ya yerleşmiştir. Burada 1782 yılında ölmüş ve Gelibolu’da gömülmüştür. Emir Ali Baba Mezarı (Gelibolu) Emir Ali baba’nın mezarı Hamzakoy’da Sinan Paşa Türbesine 150 m. uzaklıkta yol kenarındadır. Emir Ali, Osmanlının ilk Kaptan-ı Deryalarından ve Orhan Gazi'nin komutanlarından olup, İmralı adasını fethetmiştir. Bundan dolayı adanın ismi de Emir Ali’dir. Emir Ali ismi zamanla İmralı’ya dönüşmüştür. Türbe dört köşe kare planlı olup, ön kısmında yere kadar uzanan demir parmaklıklı bir penceresi vardır. Bu pencere üzerinde de kitabesi yer almaktadır: “Kaptan-ı Derya Ali Baba Türbesi - Hicri 758 (1356)” yazısı bulunmaktadır. Namık Kemal’in Mezarı (Gelibolu) Gelibolu Bolayır’da bulunan Namık Kemal’in mezarı Gazi Süleyman Paşa Türbesi'nin hemen yanında, aynı bahçe içerisindedir. Namık kemal 9 Temmuz 1872’de Gelibolu’ya mutasarrıf olarak atanmış 5,5 ay bu görevde kalmıştır. Namık Kemal’in mezarının projesini Tevfik Fikret çizmiş, Sultan II.Abdülhamid tarafından da yaptırılmıştır. Mezar oldukça sade mermerdendir. Etrafında zincirlere bağlı sekiz yuvarlak sütun bir daire olarak sıralanmıştır. Sandukasının baş taşında fes, sandukanın yanlarında kabartma halinde geometrik motifler, ön kısmında da “Elfatiha, Namık Kemal Bey merhumun kabridir. Veladeti 1256 (1840)’da Tekirdağ'ında, vefatı 1306 (1888) Sakız'da” yazılıdır. Piri Baba Anıtı (Gelibolu) Gelibolu Ulu Cami yakınında Piri Baba’nın anıtı küçük bir bahçe içerisinde olup, dört köşe bir sütun şeklindedir. Bu sütunun ön tarafında Piri Baba’nın ismi, altında da “Ey Türk bu yiğitleri selamla. Gelibolu'nun fethinde bulunan ve canını devleti uğruna feda eden PİRİ BABA h.787 (1385) diğer yüzünde ise, Gelibolu'yu kurtaran, Canlarını veren TÜRK yiğitler burada yatıyor h.787 (1381)” yazılıdır. Ancak, anıtın ön ve arka yüzündeki bu tarihler birbirini tutmamaktadır. Bu taşlar buraya sonradan konulmuştur.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
12 April 2008, 13:08 | Mesaj No:2 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
"ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE"
Akif, şiire, “Şu Boğaz harbi nedir?” Diyerek bir soru ile giriş yapıyor. Burada amaç “Boğaz Harbi”ne dikkati çekmektir. Üstelik “Boğaz” sözü de bilinçli olarak kullanılıyor. Hem harbin odak noktası, hem de geçit merkezi olan “Boğaz” özellikle vurgulanıyor. Bir de “harb” sözü burada geçen savaşların büyüklüğünü belirtmek için seçiliyor. Çünkü 1.Dünya Harbi içinde, “Boğaz Harbi” en az onun kadar büyüktür. Nitekim şair bu sözün hemen ardından: “Var mı ki dünyada eşi?” Sözü ile bu gerçeği ortaya koyuyor. Şair, şiirin başında ‘Boğaz Harbi’nin patlak verişini dile getirdikten sonra, tek vücut olan Türk’ün üzerine saldıranları “vahşet” sözü ile nitelemekte ve bu vahşeti yaratanları tek tek sayıp dökmektedir. Burada harbin dehşetini ve korkunçluğunu yansıtabilmek için kelimeleri özenle seçmektedir. “Eski dünya, yeni dünya”… Bu iki dünya, bütün “akvâm-ı beşer”i küçücük bir mekanda toplamış ve karşı karşıya getirmiştir: “ Kaynıyor kum gibi…mahşer mi hakikat mahşer.” Bu mahşere uygun tek bir özellik var: O da “vahşet”. Âkif bu sözleri seçerken şüphesiz heyecan unsurunu ön plana almak istemiştir. Bir de bu yeni dünyanın öteki yüzünü göstermeyi ihmal etmemiştir. Bu yüz, medeniyet yüzüdür. Oysa “medeniyet” insanlığın refahı, huzuru içindir. Burada ise Akif’in, “Medeniyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz” deyişi medeniyetin “bir mülkü harab” etmeye hizmet ettiğini vurgulayarak tezat unsurunu incelikle işlemektedir. Âkif, “Boğaz Harbi”ni özenle seçtiği bu kavramlarla niteledikten sonra, harbin tasvirine geçiyor: “Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam Atılan her lağamın yaktığı: yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müthiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer… Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak; Boşanır sırtlara, vadilere, sağanak sağanak…” Şair, harbin yarattığı tahribatı öylesine etkili çiziyor ki tam anlamıyla bir savaş tablosu seriliyor gözler önüne. Bunda, şüphesiz kullandığı sıfatların canlılığı en büyük etkendir. Çarpışmanın yarattığı müthiş tipi ve bu tipinin savurduğu insan parçaları. Bir de gene çarpışmanın şiddetini canlı tutan tabiat olaylarından benzetmeler buna eklenebilir. “Saikalar” ve “zelzeleler” (yıldırımlar ve depremler) benzetmesi ve bunların yarattığı tahribat uyumlu bir tarzda düşünülmüş: Saikalar ölüm indirecek; zelzele de yeri herc ü merc (alt-üst) edip ölü püskürtecek. Şimdi sıra arslan neferin ordusuna gelmiştir. “ Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!” Bu ordu ancak “kahramanlık”la nitelenebilir. Gözü pek, yiğit, korkusuz... Bu meziyete sahip bir ordu, ancak öylesine büyük bir tehdide güler. Âkif burada tezat sanatı ile ordunun yılmaz idaresini vurgulamış oluyor. Böylelikle şair, anlatımına yeni bir canlılık ve heyecan katmak için de aşağıdaki mısralarla sürdürüyor kükreyişini; “Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına râm ……… O benim sun-ı bedîim, onu çiğnetme “dedi. Âsım’ın nesli… diyordum ya… Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.” Bu dizelerde orduyu birtakım değerlerle ölçüştürüyor. Bunların ilki “iman”dır ve stratejik değer olan “kal’a” ile eş değerde gözüküyor. Üstelik bu imanın korunmaya da ihtiyacı yoktur. Çünkü o, ”Tesis-i İlahi”dir. Bu sıralı benzetmeler, ordunun manevi yönünü ve gücünü sergilemek amacıyla kullanılıyor. Sonra bu ordu ile övünülüyor, o “Âsım’ın Nesli” olarak sembolleştiriliyor. Mazisini koruyan, namusunu çiğnetmeyen çiğnetmeyecek olan nesil, bu ordunun şahsında idealleşiyor. “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!” Hilâl ve güneş… İki istiâre, iki kutsal değeri ifade ediyor. Hilâl, bayrağın bir parçası, bayrak vatanın ve milletin ifadesi; güneş yeni doğan neslin timsali. Bu değerler mukayesesi ve ifadesi, “ya Rab” hitabıyla Tanrı’ya sunuluyor. Ardından da şühedâya övgüler sıralanıyor. Hitabet unsuru burada daha da yoğunlaşıyor. Çünkü onların kanı TEVHİD’i kurtarıyor. Mecazın en çarpıcı kullanılışı bu. Bu şehide şair, kutsal değerlerle bir türbe yapmak istiyor. “ Yine de bir şey yapabildim diyemem hatırana!” Deyişi ile onun hatırası önünde acze düşüyor. Selâhaddin ve Kılıç Arslan’ı dile getiriyor, Çanakkale şehitlerinin yarattığı bu emsalsiz destanlar karşısında onların bile hayran kaldığını ifade ediyor. Böylesine yüce değere ve mertebeye lâyık kahramanlara somut bir mezar yapmaya gönlü razı olmayan şair, onları Peygamber’in kucağına teslim ediyor...
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
07 May 2008, 08:38 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
804
Üyelik T.:
27 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:TOKAT
|
Ynt: ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
17 Mayısta İnşallah buraları gezip göreceğim. Çok güzel bir gezi düzenlenmiş Çanakkaleye düzenleyenlere tşk ediyorum bizlere bu fırsatı veriyorlar yoksa kolay koly gidemezdik.
__________________
http://img525.imageshack.us/img525/3472/cicek1im1.gif |
07 May 2008, 09:21 | Mesaj No:4 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
çok ii olur bende gidemedim ama muhakkak gideceğim
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
20 January 2009, 22:46 | Mesaj No:5 |
Durumu:
Papatyam No :
1251
Üyelik T.:
08 March 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul/Bakırk
|
Ynt: ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
be n gittim
__________________
|
20 January 2009, 22:55 | Mesaj No:6 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
helal sana yakup benden önce gittin gördün oraları
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
29 April 2009, 09:27 | Mesaj No:7 |
Durumu:
Papatyam No :
1251
Üyelik T.:
08 March 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul/Bakırk
|
Ynt: ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİ
evet gitmeni tavsiye ederim çok guzel biyer
__________________
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
ÇANAKKALE--(17) | umut | Türkiyem ve Şehirler | 167 | 14 November 2014 21:57 |
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ'NE | umut | Atatürk Köşesi | 0 | 27 June 2008 10:16 |
ÇANAKKALE GEÇİLDİ | umut | Atatürk Köşesi | 0 | 21 June 2008 12:29 |
ÇANAKKALE'DE NE İŞİ VARMIŞ | rainman | Deneme & Düz Yazılar | 0 | 08 March 2006 09:41 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |