|
Dini Sohbetler Bütün Merak Ettikleriniz, Öğrenmek İstediğiniz Tüm Konuları ve Sohbetleri Bu Bölümde Bulabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
26 March 2007, 12:18 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti. Yaşadıkları ve duydukları ile Abdülmuttalib, kendini kaybetmiş gibi idi; kılıcına davrandı. -Çabuk çocuğu göster, yoksa ya seni ya kendimi helak edeceğim, diye hiddetlendi. Amine validemiz, kayınpederinin ısrarı üzerine çocuğunun götürüldüğü evi tarif etti. Elinde kılıç ve heybetli biri duruyodu; niyetini anlayınca Abdülmuttalib'in üzerine yürüdü ve: -Çabuk buradan savuş! Hiç kimse üç günden önce O'nu göremez. Çünkü bütün meleklerin ziyaret etmesi lazım, diyerek büyükbabayı geldiği gibi geri çevirdi. Abdülmuttalib'i; o cesur insanı korku ve titreme kapladı ve hatta kılıç, elinden kayıp yere düştü. Hemen Kureyş'e gidip başından geçenleri nakletmek istedi ise de yedi gün dili tutuldu ve tek kelime konuşamadı. ........................ Mekke'de Safa tepesi civarındaki Haşimoğulları mahallesi; bugün "Mevlid Sokağı" denilen baba evinde yaradılmışların en üstünü alemi aydınlatırken bu mes'ud anın şahidleri de vardır: Doğumdaki hanımların biri, Peygamberimizin halası Safiye hatun'du: -O'nun doğumunda Amine'nin evinde idim. Altı ayrı mucizeyi yaşadım. -Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti. -La ilahe illallah, innî Resulullah, dedi. -Secdede bir şey söylüyordu sanki. Yaklaşıp dinlediğimde "Ümmetim, ümmetim" dediğini işittim. -Orada öyle bir nur parladı ki her taraf ışık içinde kaldı. Yavruyu yıkamak istediğimde; "Ey Safiye zahmet etme; biz O'nu yıkanmış olarak gönderdik!" şeklinde meçhul bir ses duydum. -Kundak yapacağım sırada sırtında bir mühür gördüm. Kürek kemiklerinin arasında ve iri bir ben büyüklüğünde olan bu mühürde tüylerle "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazılıyordu.
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
26 March 2007, 12:29 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.
konunun devamı sayılır:
Hazreti Âmine”nin, o an için yanında, “Üç hâtun” var idi ki, yardıma gelmişlerdi, Onlar dahî o gece, çok şeyler görmüşlerdi. Abdurrahmân bin Avf’ın annesi “Şifâ hâtun”, Diyor ki: (Ben de vardım, gecesinde doğumun. Ne zaman ki o "Server", teşrîf etti dünyâya, Baktım ki, doğar doğmaz başladı bir duâya. “Yerhamüke Rabbüke” dendi Ona gâibten, İşitiyordum ama, görmüyordum onu ben. Sonra, bir “Nûr” çıkarak verdi ki öyle ziyâ, Şarktan tâ garba kadar göründü bütün dünyâ. Vaktâ ki o "Server"e verildi Peygamberlik, Hiç tereddüt etmeden, îmân ettim ben de ilk.) O Serverin halası, “Safiyye Hâtun” dahî, Şöyle anlatmaktadır o ânı bizâtihî: (Ne zaman ki dünyâya teşrîf etti o Server, Etrâfı “Nûr” kaplayıp, her yer oldu münevver. Secde edip, fasîhan söyledi ki hem nâgâh: “Lâ ilâhe illallah ve innî resûlullah”. Yıkamak isteyince doğduğunda Onu biz, Dendi ki: “O temizdir, hiç zahmet etmeyin siz." Göbeği kesilmiş ve sünnet olmuş idi hem, Doğar doğmaz, Rabbine secde etti mukaddem. Secdede, hafif sesle bir şeyler söylüyordu, Kulak verdim: “Ümmetî ümmetî” hep diyordu.) Abdülmuttalip dahî diyor ki: (Ben o sâat, Kâ’bede ederdim ki Rabbime münâcaat, Kâ’be, birden makâm-ı İbrâhim cihetine, Doğru secde eyleyip, doğruldu tekrâr yine. Sonra da, “Hübel” denen bir put, durup dururken, Yüzünün üzerine devrilip düştü birden. Ve peşinden bir nidâ işittim ki şöylece, Diyordu: “Âmine’nin oğlu oldu bu gece. Doğru yola çağırır, kâfir ve fâcirleri, Yayar bütün dünyâya cümle hakîkatleri.” Bu acâyib şeyleri, görüp işittiğimde, Âmine’nin evine koşum hayret içinde. Önce, onun alnına bakıverdim ben derhâl, "Nûr"u göremeyince, merakla ettim suâl. Dedim ki: “Nûr ne oldu, onu göremiyorum” Cevâbında dedi ki: (Bu gece oldu oğlum.) Anlattı birer birer olan hâdiseleri, Dedim ki: “Görmüyorum sende doğum eseri.” Dedi: “Evet, bu gece oğlum oldu hakîkat, En ufak bir sıkıntı hissetmedim ben fakat.” Dedim ki: “Öyle ise, göreyim torunumu.” Dedi: “Heyhât, şu anda göremezsin sen onu. Zîra şimdi, melekler ziyaret ediyorlar, Bu ise üç gün sürer, hayli kalabalıklar.” Biz böyle konuşurken, biri geldi âniden, Meleklerden olduğu belli idi hâlinden. Dedi: “Doğru söylüyor, tam üç gün müddet ile, Onu kimse göremez, yakını olsa bile.”
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
26 March 2007, 12:29 | Mesaj No:3 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.
konunun devamı sayılır:
Hazreti Âmine”nin, o an için yanında, “Üç hâtun” var idi ki, yardıma gelmişlerdi, Onlar dahî o gece, çok şeyler görmüşlerdi. Abdurrahmân bin Avf’ın annesi “Şifâ hâtun”, Diyor ki: (Ben de vardım, gecesinde doğumun. Ne zaman ki o "Server", teşrîf etti dünyâya, Baktım ki, doğar doğmaz başladı bir duâya. “Yerhamüke Rabbüke” dendi Ona gâibten, İşitiyordum ama, görmüyordum onu ben. Sonra, bir “Nûr” çıkarak verdi ki öyle ziyâ, Şarktan tâ garba kadar göründü bütün dünyâ. Vaktâ ki o "Server"e verildi Peygamberlik, Hiç tereddüt etmeden, îmân ettim ben de ilk.) O Serverin halası, “Safiyye Hâtun” dahî, Şöyle anlatmaktadır o ânı bizâtihî: (Ne zaman ki dünyâya teşrîf etti o Server, Etrâfı “Nûr” kaplayıp, her yer oldu münevver. Secde edip, fasîhan söyledi ki hem nâgâh: “Lâ ilâhe illallah ve innî resûlullah”. Yıkamak isteyince doğduğunda Onu biz, Dendi ki: “O temizdir, hiç zahmet etmeyin siz." Göbeği kesilmiş ve sünnet olmuş idi hem, Doğar doğmaz, Rabbine secde etti mukaddem. Secdede, hafif sesle bir şeyler söylüyordu, Kulak verdim: “Ümmetî ümmetî” hep diyordu.) Abdülmuttalip dahî diyor ki: (Ben o sâat, Kâ’bede ederdim ki Rabbime münâcaat, Kâ’be, birden makâm-ı İbrâhim cihetine, Doğru secde eyleyip, doğruldu tekrâr yine. Sonra da, “Hübel” denen bir put, durup dururken, Yüzünün üzerine devrilip düştü birden. Ve peşinden bir nidâ işittim ki şöylece, Diyordu: “Âmine’nin oğlu oldu bu gece. Doğru yola çağırır, kâfir ve fâcirleri, Yayar bütün dünyâya cümle hakîkatleri.” Bu acâyib şeyleri, görüp işittiğimde, Âmine’nin evine koşum hayret içinde. Önce, onun alnına bakıverdim ben derhâl, "Nûr"u göremeyince, merakla ettim suâl. Dedim ki: “Nûr ne oldu, onu göremiyorum” Cevâbında dedi ki: (Bu gece oldu oğlum.) Anlattı birer birer olan hâdiseleri, Dedim ki: “Görmüyorum sende doğum eseri.” Dedi: “Evet, bu gece oğlum oldu hakîkat, En ufak bir sıkıntı hissetmedim ben fakat.” Dedim ki: “Öyle ise, göreyim torunumu.” Dedi: “Heyhât, şu anda göremezsin sen onu. Zîra şimdi, melekler ziyaret ediyorlar, Bu ise üç gün sürer, hayli kalabalıklar.” Biz böyle konuşurken, biri geldi âniden, Meleklerden olduğu belli idi hâlinden. Dedi: “Doğru söylüyor, tam üç gün müddet ile, Onu kimse göremez, yakını olsa bile.”
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
26 March 2007, 12:32 | Mesaj No:4 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.
"O gece ben de Amine'nin yanındaydım. Doğum sırasında bir an semaya baktım. Yıldızlar yeryüzüne el uzatıp toplanacak kadar yakındı. Doğumu takiben dört yanımızdan öyle bir nur fışkırdıki her şey kayboldu; bir nur denizinde gibi idik." Bunlar da Osman bin ebi As'ın annesi Fatıma-i Sekafi hanıma ait cümleler.
Şifa hatun ise efendimizin ebesi... "Elime geldiğinde yalvarıp durmaya başladı. Bu sırada gaibden bir ses duydum: (Yerhümüke Rabbüke) hitabı ile bebeğe dua etti. Ve derhal bir nur zuhur etti. Bu nur sebebi ile bir anda çatı ve duvarlar yok oldu. Dünyanın bir ucundan öbür ucuna her şey gözümüzün önünde idi. Binlerce kilometrelik uzaklıktaki Şam'ın köşkleri açık-seçik görülüyordu. Korkup titremeye başladım Ötelerden sesler geliyordu: -Bu güzeller güzeli çocuğu nereye götürelim? -Bir taht-ı-revana bindirerek bir göz kırpacak zamanda bütün yerleri gezdirip getirelim. Bu konuşmanın ardından sakinleştim. Biraz sonra yeniden sesler duyuyordum: -Bu göz nuru çocuğu nereye götürdünüz? -Doğunun bütün kudsi makamlarını gezdirdik. İbrahim aleyhisselam, O'nu bağrına basıp dua ettikten sonra şöyle dedi: "Ey evladım! dünya ve ahiretin izzet ve şerefi sana verildi. Sana ne mutlu. Peygamberliğini tasdik ve yolunu tercih edenler kıyamet günü seninle birlikte dirilecektir." Bu işaretlerin ilahi manalar taşığı belli idi... "Acaba ne olacak?" diye yıllarca merak ettim. Nihayet peygamberliğini açıklayınca o ihtiyar yaşımda hiç duraksamadan tebliğ ettiği dini kabul ettim ve ilk mü'minlerden oldum." Abdulmüttalib, eve geldiğinde doğumun üzerinden üç gün geçmişti. Çocuğu görüp sevdi ve gelini ile hangi ismi koyacaklarını konuştu... Amine, hamile iken gördüğü rüyada: "-Sen, insanların en hayırlısı ve kainatın efendisine hamilesin. O- dünyayı zinetlendirdiği zaman "hasedçilerin şerrinden korunması için bir olan Allah'a sığınırım" diye dua et ve Ahmed ve "Muhammed ismini ver" denildiğini anlattı ve kendisinin Ahmed'i tercih ettiğini söyledi; anne, devamla doğum sırasında gördüğü harkuladelikeri naklediyor: O anda her taraf nurla dolu ve gözümden perde kalkmış; uzaklar yakın olmuştu. Şam ve Busra'nın çarşı ve sarayları; hatta Busra'nın develeri gözler önünde. Dede ise yavruya Muhammed ismini koydu. Böylece ilahi murad yerini buldu ve O'na o güne kadar kimseye nasip olmamış bir isim verildi.
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
28 March 2007, 10:30 | Mesaj No:5 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.
Evet, O ebedi sultan doğdu.... O doğdu; Şam'da bin seneden bu yana akmayan Save nehrinin kuru yatağı su ile doldu taştı. O doğdu; İran hükümdarı Kisra'nın eşsiz güzellikteki sarayının ondört kulesi yıkıldı. O doğdu; doğduğu gece Kisra'nın sarayının kuleleri Dicle kıyısındaki nefis sulara battı ve Kisra, canını zor kurtardı. O doğdu; devrin ileri gelenleri garip garip rüyalar gördüler. Rüyaların, Şam'ın Irak'ın, İran'ın, Dicle'nin, Fırat'ın İslamın mülkü olacağını haber verdiğine dair en namlı kahinler yorumlar yaptı. O doğdu; insandan gayri bütün mahlukat O'nu emzirmek için yarışa girdi. ...Ve O doğdu; büyücüler gelecekten haber veremez oldular. Aleyhissalatü vesselam. Doğumu ile "cihanı aydınlatan O nur"a selam olsun. Ya O doğmasaydı!.. Biz ne olurduk?
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
28 March 2007, 10:41 | Mesaj No:6 |
Guest
Durumu:
Papatyam No :
Arkadaşları:
Cinsiyet:
|
Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.
O alemlere rahmet olsun diye gönderildi.Biz bugün helak olmamışsak o Rahmetin tecellisinin hürmetinedir.
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
Hacıosmanoğlu: Layık oldukları yere göndereceğiz! | umut | Trabzonspor | 0 | 03 August 2013 02:53 |
SECDE SURESİ TÜRKÇE MEALİ | umut | Kur'an-ı Kerim Mealleri | 0 | 27 October 2009 00:08 |
Ay Doğar Yağmur Üstüne... | Papatyam | Deneme & Düz Yazılar | 1 | 30 March 2006 16:20 |
Bebeğiniz Doğar Doğmaz Bağrınıza Basın... | Papatyam | Kadın ve Çocuk Sağlığı | 0 | 28 February 2006 17:45 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |