|
Sağlık ve Hastalıklar Sağlığımız ve Hastalıklar İle İlgili Merak Ettiğiniz Herşeyi Burada Bulabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
28 May 2008, 11:03 | Mesaj No:11 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
NARKOANALİZ: Psikanalize yardımcı olmak amacıyla, bir narkotik ilacın kullanılmasıdır. NARKOLEPSİ: Önüne geçilemiyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi. NARKOTİK: Uyutucu, uyuşturucu. NARKOZ: Ameliyat yapmak için duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyuşturulmasıdır. NARSİZM: Kendi kendini sevmek anlamına gelir.Aslında gelişimin normal bir safhasını teşkil eder,ancak hayatın ileri devrelerinde varlığı anormal sayılır. NATAL: Doğuşa ait. NATRİUM: Sodyum. NATUREL: Normal, tabii. NAUSEA: Mide bulantısı. NAZOFARİNKS: Burnun arka kısmı ile yutağın komşuluk yaptığı bölge. NEBULİZER: Sıvıyı püskürterek uygulamaya yarayan alet. NEFRİT: Böbrek iltihaplanması NEFRON: Böbrek hücresi NEMFOMANİ: Kadınlarda görülen aşırı cinsel arzu NEMFOMANYAK: Aşırı cinsel arzulu kadın NEONATAL: Yeni doğana ait. NEOPLAZİ: Patalojik anlamda yeni doku oluşumu. NERVİT: Sinir iltihaplanması NEVRALJİ: Sinirsel ağrı NEVROZ: Hafif psikoljik rahatsızlık NİKTÜRİ: Gece sık sık idrar yapma NODÜL: Yuvarlak, çapı1 cm'den küçük patolojik oluşumlar. NÖRASTENİ: Sinirsel yorğunluk NÖRODERMATİT: Allerjik ekzem iltihaplanması NÖRODERMATOZ: Allerjik ekzem NÖROLEPTİKA: Epilepsiya karşı ilaç NÖROLOJİ: Asabiye, sinir hastalıkları. NÖRON: Sinir hücresi NÖROŞİRÜRJİ: Beyin cerrahisi. NÖROTRANSMİTTER: Sinir hücreleri arasında haber taşıyan madde
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:09 | Mesaj No:12 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
OBDUKSİYON: Otopsi.
OBEZ: Şişman. OBEZİTE: Şişmanlık. OBJE: Görülebilen veya dokunulanilen herhangi bir şey. OBJEKTİF: Duyulup, görülebilen, idrak edilebilen. OBLİTERASYON: Vücuttaki boşlukların tıkanması. OBSERVASYON: Müşahade. OBSESYON: Daimi endişe, fikri sabit, nöroz. OBSTETRİ: Doğum bilgisi. OBSTRÜKSİYON: Tıkanma, engel. ÖDEM: Vücutta anormal miktarda su toplanmasıdır.Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı allerjik durumlarda ve beyin travmalarında ciddi sonuçlar doğurabilir. ODİOGRAM: Kulağın işitme gücünün kaydıdır, odiometri cihazı ile ölçülür. ODONTOİD: Diş şeklinde. OEDİPUS KOMPLEKSİ: Erkek çocuğun annesine karşı duyduğu bilinçsiz yakınlık nedeniyle babasını kıskanması ve bununla ilgili ruhsal bozukluklar kompleksine verilen isimdir. OFTALMİK: Göze ait. OFTALMOLOJİ: Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı. OFTALMOLOJİST: Göz hastalıkları uzmanı, göz mütehassısı. OFTALMOPLEJİ: Göze ait sinirlerin felci sonucu göz kapağının düşmesi ve gözün hareket edememesi ile birlikte oluşan tablo. OFTALMOSKOP: Göz içi muayenesinde kullanılan bir alet. OFTALMOSKOPİ: Oftalmoskop ile gözün içinin muayene edilmesi. OFTALMOTONOMETRİ: Göz içi basıncın ölçülmesi. OKKULT: Gizli, kapalı. OKLUDE: Kapalı, tıkalı. OKSİPUT: Başın arka kısmı. OKÜLER: Göze ait. OKULOMOTORYUS: Gözü hareket ettiren sinirlerden birisidir. (3.kafa çifti Nervus Oculomotorius) OLEKRANON: Dirsekteki çıkıntı. OLFAKTORYUS: Koku siniri. (Nervus Olfactorius) OLİGO: Geri, küçük. OLİGODENDROGLİOMA: Sinir sistemi destek dokusuna ait, özellikle beyincikte görülen kötü huylu tümör. OLİGOMENORE: Seyrek görülen adethali OLİGOSPERMİ: Menide spermatozoidlerin normalden az oluşu. OLİGÜRİ: İdrarın normalden az çıkartılması OMENTUM: Karın içerisinde, barsakları örten oluşum. ONANİZM: Genital organlar ile oynayarak kendi kendine tatmin. ONKOLOJİ: Tümöral oluşumlarla ilgili bilim dalı. OPAK: Donuk, şeffaf olmayan. OPERABL: Ameliyat edilebilir, ameliyat edilmekle halen bir şansı olan. ( aksi; inoperabl ) OPERASYON: Cerrahi müdahale, ameliyat. OPİAT: Afyonlu ilaç, uyuşturucu. OPİSTOTONUS: Bazı hastalıklarda vücudun ekstansör (gerici ) kaslarının gerilmesi sonucu gövdenin yay biçimi alarak kasılmış hali. ORŞİT: Testis iltihaplanması ÖSTAKİ BORUSU: Orta kulakla nazofarenksi birleştiren, atmosfer basıncı ile orta kulak içi basıncı dengeliyen yola verilen isimdir. OSTEOFİT: Kemiklerde patalojik olarak oluşan çıkıntı şeklindeki oluşumlar. OSTEOGENESİS İMPERFEKTA: Kemiklerin kolayca kırılacak şekilde gevrek oluşu ile karekterize kalıtsal nitelik gösteren hastalık. OSTEOGENESİS: Kemik oluşumu, kemiklerin gelişimi. OSTEOİD: Kemik gibi, kemiğimsi. OSTEOJENİK: Kemik yapıcı. OSTEOLİZ: Kemiğin çürümesi, nekrozu, erimesi. OSTEOMALASİ: Kemiklerin yumuşaması ile karekterize bir hastalık. OSTEOMİYELİT: Kemik iltihabı. OSTEOPLASTİ: Kusurrlu kemiği düzeltme veya sağlam kemikle değiştirme ameliyatı. OSTEOPOROZ: Kemik erimesi ÖSTROJEN: Yumurtalıklardan salgılanan ve insanlarda sekonder cinsel karakterlerin gelişmesini sağlıyan hormondur. ÖTENAZİ: Kısaca ölüm hakkı da denilebilir. Yasal değildir. OTİTİS MEDİA: Ortakulak iltihaplanması OTOİMMÜN: Vücudun dokusuna karşı antikor üretmesi OTOJEN: Kendi kendine canlılık kazanma (Meditasyonla vb.) OVOBLAST: Yumurtanın geliştiği hücre, yumurta hücresi. OVOSİT: Olgunlaşma devresinden önceki dişi cinsiyet hücresi. OVÜLASYON: Kadınlarda yumurtalıklarda ovüm'ün (Yumurtanın) atılmasıdır. Ovülasyon genellikle adet dönemlerinin ortasına rastlayan 11-14. günler arasında olur. ÖZEFAGUS: Yemek borusuna verilen isimdir, yutak ile mideyi birleştirir.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:17 | Mesaj No:13 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
PAKİMENENJİT: Beynin en dış zarının (dura mater) iltihabıdır.
PALİLALİ: Psikolojik bir bozukluk olup, aynı cümle veya kelimenin bir çok defa tekrarlanmasıdır. PALPASYON: Elle dokunularak yapılan muayene. PALPİTASYON: Kalp çarpıntısı. PALSY: Felç, inme. PALYATİF: Hafifletici. PAN: Bütün. PANARİS: Tırnak yatağı iltihabı, dolama. PANARTERİT: Bütün arterleri kapsayan iltihabi durum. PANDEMİ: Salgın bir hastalığın kıta düzeyinde çok geniş bir alana yayılmasına verilen isimdir. PANKARDİT: Kalbin bütün zarlarının iltihabı. PANKREAS: Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön kısmında yerleşik bir organdır.Salgılarıyla sindirm fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler. PANKREATİT: Pankreas iltihabıdır. PANOFTALMİ: Gözün bütün tabakalarının iltihabı. PANSİNÜZİT: Bütün yüz sinüslerinin iltihabı. PAPAVERİN: Opiumdan elde edilen, düz kasların spazmını çözücüetkiye sahip bir alkaloid. PAPİLLİT: Görme sinirinin retinaya girdiği yerin ödemli iltihabı. PAPİLLOKARSİNOM: Kötü huylu papillom. PAPİLLOM: Meme başı gibi çıkıntılar yapan iyi huylu tümörler. PAPÜL: Ciltteki, sınırları belirgin, kabarık,1 cm'den küçük çaplı lezyonlardır. PARA: Yanında, yan. PARAKARDİAK: Kalbin yanında, kalbe komşu. PARALİTİK: Felç olan, felçli kişi. PARALİZİ: Felç. PARAMEDİAN: Orta hattın yanında, orta hatta yakın. PARAMEDİKAL: Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren. PARANAZAL: Burun boşluğunun yanında, buruna komşu. PARANKİM: Bir organ yada bezin görev gören dokusudur. Örneğin, karaciğer parankimi denildiği zaman, karaciğerin bütünü anlaşılır. PARAOZEFAGEAL: Özefagusun ( yemek borusu ) yanında yer alan. PARAPAREZİ: Belden aşağı her iki bacağın kısmi felci, örn. hareket olup, yardımsız yürüyecek kadar güç olmaması. PARAPLEJİ: Belden aşağı her, iki bacağın tutmaması, felç hali. PARASENTEZ: İçinde su veya cerahat toplanmış bir vücut boşluğundaki sıvıyı çıkarmak için yapılan delme ameliyatı. PARATİROİD: Tiroid bezi arkasında bulunan dört adet küçük beze verilen isim. PARATİROİDEKTOMİ: Paratiroidlerin ameliyatla çıkartılması. PARATRAKEAL: Nefes borusunun yanında yer alan. PARAVERTEBRAL: Omurganın ( Vertebral Kolon ) yanında yer alan. PARAZİT: Asalak. PARAZİTEMİ: Kanda parazit bulunması. PARENKİM: Organın kendine özel doku yapısı. PARENTERAL: İlaç veya serumların ağız yolu ile değil damar yolu, adele içi gibi yollarla verilmesi. PARESTEZİ: Uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar. PARİETAL KEMİK: Kafatasının her iki yan tarafındaki kemiklere verilen isim. PARKİNSON: Parkinson hastalığı PAROKSİSMAL: Ani ve geçici krizler halinde gelen. PAROTİS BEZİ: Kulak altı tükrük bezi. PAROTİTİS: Kabakulak. PARSİYEL: Bütününü kapsamayan, tam olmayan, kısmi. PARTİKÜL: Parçacık, zerre. PARTUS: Doğum. PATALOJİK: Hastalık yapıcı PATELLA: Diz kapağı kemiği. PATOGENEZ: Hastalığın esas ve gelişimi. PATOGNOMONİK: Bir hastalık için çok özel belirti, bu varsa mutlaka o hastalık akla gelmelidir gibi. PATOJEN: Hastalık yapan madde veya mikroorganizmalar. PATOLOG: Hastalık nedeni ile dokularda meydana gelen değişimleri inceleyen bilimle uğraşan kişi. PATOLOJİK: Normal olmayan, hastalıklı. PEDİATRİ: Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı. PEDİATRİST: Çocuk hastalıkları uzmanı. PELVİS: Leğen kemiği. PENİS: Erkek cinsel organı. PERİKARD: Kalp kesesi PERİTON: Karın içi organları çepeçevre saran, karın boşluğunun iç yüzünü örten zardır. PERİTONİT: Peritonun iltihabıdır. PERORAL: Ağız yolu ile. PESTİZİD: Haşere öldürücü PETEŞİ: Ciltte nokta biçiminde kanamalar. (Damar dışına kan çıkması) PHENOTYPE: Kişinin kalıtsal yapısının dışa akseden görünümü, aynı tür fertlerini belirleyen, gözle görülebilen özelliklerin tümü. PİTRİASİS: Daha çok gövdede ve uzuvların gövdeye yakın yerlerinde yerleşen, bazan kepeklenme gösteren bir cilt hastalığıdır. PİYELİT: Böbrek yatağını iltihaplanması PLAK: Plak, dermatologlar için açık bir anlamı olan ancak başkaları tarafından genellikle anlaşılmayan bir terimdir. Yüksekliğine oranla kapladığı alan geniştir ve keskin bir kenarı vardır. Plaklar en sık sedef hastalığında (psöriasis) görülür. PLAQUES: Protein artıklarından oluşan birikintiler PLEVRA: Akciğerleri ve göğüs kafesinin iç yüzünü örten zar. PLEVRAL: Plevraya ait. PLÖREZİ: Plevra iltihabı. Akciğerin üzerini örten plevra ile göğüs duvarını örten iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesi. PLÖRİT: Plevranın, sıvı birikmeksizin kuru iltihabı. POLİARTRİT: Birden çok eklemin iltihaplanması POLİKİSTİK: Bazı organlarda çok sayıda içi sıvı ile dolu oluşumlara verilen addır. Polikistik böbrek, polikistik meme gibi. POLİP: Organların ve vücut boşluklarının iç yüzünü kapsayan mukoza adı verilen tabakadan menşeini almış, saplı iyi huylu küçük ur. POLİÜRİ: Sık sık idrar yapma POLLEN: Çiçek tozu POLLİNOSİS: Bahar nezlesi PROLAPSUS: Disk sarkması PROSTAT: Erkeklerde mesanenin altında ve idar yolunun başlangıcında bulunan genital sisteme ait bir bez. PROSTATİT: Prostat iltihabı. PROTEİNAZ: Proteinları parçalayan enzim PSÖDOKRUP: Girtlak iltihaplanması PSORİASİS: Halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir. Sık rastlanan, özellikle diz ve dirseklerde ve vücudun diğer bölgelerinde rastlanan simetrik, kırmızı, kabuklanma ve pullanma gösteren bir cilt hastalığıdır. Sebebi bilinmemektedir. Bkz Resim PULMONER ARTER: Akciğerin büyük besleyici arteri. PULMONER: Akciğer veya akciğerlerle ilgili. PÜSTÜL: Ciltte, içerisinde cerahat bulunan kabarık lezyonlardır.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:22 | Mesaj No:14 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
RABİES: Kuduz.
RADİKAL: Sebebe yönelik, köklü. RADİKÜL: İnce dal, küçük kök. RADİKÜLİT: Omurilikten çıkan sinirlerin (spinal sinir) kök iltihabıdır. RADİKÜLOPATİ: Spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık. RADİUS: Ön kolun dış tarafında (baş parmak tarafında) bulunan kemiktir. RADYOAKTİF: Radyasyon yayan özelliğe sahip. RADYODERMATİT: Işına maruz kalmış ciltte meydana gelen dermatit. RADYOLOJİ: Genel anlamda X ışınları,ses dalgaları veya diger yöntemleri kullanarak teşhis hizmetleri veren tıp dalıdır. RADYOTERAPİ: Işınlama kullanılarak yapılan tedavi yöntemi. RAHİM: Uterus, döl yatağı. RAŞİTİZM: D vitamini eksikliğinin neden olduğu, çocuklarda görülen bir hastalıktır.Kemik teşekkülünün tam olmaması nedeniyle tedavisi geciktirilmiş, ihmal edilmiş vakalarda uzun kemiklerde deformiteler teşekkül eder. REFRAKSİYON: Kırılma. REFRAKTOMETRE: Görme bozuklukluklarını ölçen cihaz. REGENERASYON: Hücrelerin yenilenmesi REGRESYON: Bir hastalık belirtisinin gerilemesi, şiddetinin azalması. REGURJİTASYON: Yenilen yiyecek ve içeceklerin, kusma olmaksızın ağıza geri gelmesi. REHABİLİTASYON: Fiziki hareket kusurlarını düzeltme, yeniden kazandırma. REJENERASYON: Harap olmuş bir dokunun kendini yenilemesi, tamiri. REJİONAL: Bir bölgeye ait. REKTUM: Son bağırsak, kaın bağırsağın son kısmı RELAKSANS: Rahatlama RELAKSİN: Gebelik esnasında meydana gelen ve doğum işlevinde gevşetici rol oynayan hormon. REMİSYON: Hastalık belirtilerinin sönmesi. RENAL ARTER: Böbrek arteri. RENAL: Böbrekle ilgili. REPRODUKTİF : Çoğalabilen. RESPİRASYON: Solunum, nefes almak. RESPİRATUVAR SİSTEM: Solunum sistemi. RETANSİYON: Birikme, toplanıp kalma. RETİKÜLER: Ağ gibi, ağ biçiminde. RETİNA: Gözün ağ tabakası RETİNA: Gözün en iç tabakası, ağ tabaka. RETİNİT: Retina iltihabı. RETROBULBER NÖRİT: Görme sinirinin, gözün arka kısmındaki bölümünün ani görme kaybı ile karekterize iltihabi durumu. RETROBULBER: Göz küresinin arka kısmı. RETROGRESSİV: Gerileyen. RETROPERİTONEAL: Periton zarının arkasında. RETROVERSİ: Bir organın normal konumda değil arkaya doğru eğik durumda olması. REVASKÜLARİZASYON: Yeniden damarlanma. REYNAUD: Sebebi bilinmeyen, daha çok orta yaşlı kadınlarda rastlanan bir rahatsızlık olup, özellikle soğuğa maruz kalınca parmaklarda morarma ve hissizleşme ile karakterize bir damar rahatsızlığıdır. REZEKSİYON: Bir organ veya vücut kısmının bir bölümünün veya tamamının çıkartılması. REZİDÜ: Artık, bakiye. REZİDÜEL: Kalan, artan. REZİSTAN: Mukavim, dirençli. REZİSTANS: Direnç, mukavemet. REZORBSİYON: Emilme.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:27 | Mesaj No:15 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
SADİST: Başkasına işkence etmekten zevk alan kişi.
SADİZM: Başkalarına acı vermekten cinsel haz duyma. SAFRA KESESİ: Karaciğerden salgılanan safranın toplandığı kese şeklindeki organ SAFRA: Karaciger tarafından salgılanan, yeşilimsi kahverengi bir sıvıdır. SAGİTTAL: Vücudu sol, sağ şeklinde ortadan ayıran düzlem. SAK: Kese, torba. SAKKÜLER: Keseye benzer, torba gibi. SAKRALİZASYON: Beşinci bel omuru ile kuyruk sokumu kemiğinin birleşik olmasına verilen isim.Yapısal bir farklılıktır. SAKROİLİAK EKLEM: Sakrumla kalça kemiğinin, sağda ve solda yapmış olduğu eklem. SAKRUM: Kuyruk sokumu. SALİSİLİK ASİT: Ateş düşürücü etkisi olan ve aspirin yapımında kullanılan bir madde. SALMONELLA: Bir bakteri türü. SALPENJİT: Tuba uterinaların iltihabı. SALPİNKS: Tuba uterina, rahimle yumurtalıklar arasındaki geçişi sağlayan, sağlı sollu iki tarafta bulunan tüpler.Tüplerin tıkalı olması kısırlığa neden olur. SEBORE: Yağ bezelerinin aşırı yağ salğılaması SEDASYON: Hastanın sakinleştirilmesi. SEFALJİ: Baş ağrısı SELLULİTS: Bağdokusu iltihabı SEMPTOM: Patalojik durumu veya hastalğı göstermek üzere vücutta meydana gelen belirti SEMTOM: Hastalığın belirtileri SENDROM: Belli belirtilerin oluşturduğu klinik gösteri SENKOP: Bayılma SEROTONİN: Bu hormonun yetersizliği sinirsel vepsikolojik rahatsızlıklara sebep olur. SİMPLEKS: Tek maddeden oluşmuş, basit, sade. SİNUZİT: Burun boşluğu-, alın boşluğu-, ve çene boşluğundan birinin veya bir kaçının iltihaplanması SİNÜZİT: Sinüs adı verilen yüzdeki kemik boşlukların iç yüzünü kaplayan mukoza iltihabına ve boşlukta cerahat toplanmasına sinüzit adı verilir. SİROZ: Bir organda sertleşme ve nedbeleşme ile karakterize fibröz doku oluşumuna verilen isimdir. Ancak bu terim hemen her zaman karaciğerin görevini yapamamasıyla ilgili, kronik karaciğer iltihabı için kullanılır. SİSTİS: Mesane SİSTİT: Mesane iltihaplanması SİSTİTİS: Mesane iltihaplanması SİSTOLİK: Kalbin kasılma devresi SİTOLOJİ: Hücre bilimi. SKOLYOZ: Omurganın sağ veya sola doğru eğrilikleri ile karakterize şekil bozukluğu. SKROTUM: Testis torbası, scrotum SNORE: Horlama SOMATOSTATİN: Gelişimi önleyen hormon SOMATOTROPİN: Gelişim hormonu SPİNAL: Omur SPİRAL: Spiral, helazon SPONDİL: Omur SPONDİLİT: omur veya omurlaın iltihaplanması SPORN: Mahmuz STERİL: Kısır STERİLİTET: Kısırlık STERNUM: İman kemiği. SUBKARİNAL: Karinanın altında. (Karina: Trakea'nın ikiye ayrıldığı yere verilen isim) SUBPLEVRAL: Akciğer zarının altında. SÜT BEZESİ: Meme dokusu içerisindeki süt üreten bezler. ŞUUR: Bilinç
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:31 | Mesaj No:16 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
TABES DORSALİS: Sfilizin ilerlemiş döneminde sinir sistemi tutulumuna bağlı
olarak dengesizlik, yürüme güçlüğü görme bozuklukları ile seyreden tabloya verilen isimdir. TAKİPNE: Çok hızlı solunum. TALAMUS: Orta beyindeki bir cekirdek grubuna verilen addır. TALASEMİ: Kalıtsal bir kan hastalığıdır.akdeniz kıyılarında yaşayanlarda daha sık görülür. TARTAR: Diş taşı. TAŞİKARDİ: Kalp çarpıntıcı TELEKARDİOFON: Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet. TELENJEKTAZİ: Deride veya mukozalarda kırmızı lekeler şeklinde görülen kılcal, arteriol ve venüllerin genişlemesinden oluşan lezyonlar. TELEPATİ: Beş duyu işe karışmaksızın düşüncelerin, bu duyuların üstünde bir yolla aktarılması. TEMPORAL BÖLGE: Şakak bölgesi. TENDİNİT: Tendon iltihabı. TENDON: Kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılar. TENESMUS: Rektum veya mesanenin iltihaplı durumlarında görülen, ağrılı işeme veya defekasyon duygusu. TENYA: Barsak paraziti, şerit, yassı solucan. TERATOJENİK: Organ ve dokuların özürlü olmasına sebep olan TESTİS: Husye,haya, brada erkeklik hormonları dalğılanır. TESTOSTERON: Erkek seks hormonuna verilen addır. TİNNİTUS: Kulak çınlaması TONSİLLİT: Bademcik iltihaplanması TORAKALJİ: Göğüs ağrısı TREMOR: İrade dışı titremelere verilen addır. TROMBOZ: Kan damarlarının pıhtı veya ateron (kolesterol) plakları oluşarak tıkanmasıdır . .
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:53 | Mesaj No:17 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
ULCUS: Ülser
ULNA: Önkolun iki kemiğinden içte (serçe parmağı tarafında)bulunanıdır. ÜLSER: Geniş anlamıyla deri ya da mukoza altı dokuları meydanda bırakan kronik yaralardır. ÜLSERATİF KOLİT: Kalın barsakla rektumun, kronik iltihabı ve ülserasyonudur. ULTRASONOGRAFİ: Ultra-ses kullanılarak elde edilen görüntüler. ULTRASOUND: İnsan kulağının duyamıyacağı kadar yüksek frekanslı ses dalgaları.Ultra-ses. ULTRAVİOLE: Dalga boyu 2000-4000 arası olan mor ötesi ışınlar. ÜREMİ: Kandaki üre oranının normalin üzerinde olması halidir. ÜRETER: Böbreklerle idrar torbasını birleştiren, idrarın torbaya ulaşımını sağlayan tüptür.Her iki tarafta birbirinden bağlantısız olarak bulunur. ÜRETRA: İdrarın dışarıya atılmasını sağlayan ve ıdrar torbasından sonraki idrar yoluna verilen isim. ÜRETRİT: Üretranın iltihabıdır. ÜRİN: İdrar. ÜROGENİTAL: Genital ve idrar yolları sistemi ile ilgili. ÜROGRAFİ: Damardan kontrast madde verilerek böbrekler, idrar torbası ve idrar yollarının belirli zaman aralıkları ile filmlerinin çekilmesidir.Üriner sistem hakkında teşhis amaçlı yapılan işlemdir. ÜROLOJİ: Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalıdır.Bevliye. ÜRTİKER: Hassasiyet sonucu ortaya çıkan deri döküntüleri ve kaşıntı ile belirgin bir durumdur. UTERUS BİCORNİS: Uterusun iki boynuzlu olması anlamında bir terimdir.Uterusun üst kısmının çökük olması nedeniyle her iki uç kısımlarının beligin hal alması sonucu ortaya çıkan görünümdür. UTERUS: Rahim, döl yatağı. UTERUSMİYOM: Rahimde iyi huylu şişkinlikler UVULA: Küçük dil.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
28 May 2008, 11:57 | Mesaj No:18 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
:::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
[color=red]VAGOTOMİ: Vagus sinirinin etkisini ortadan kaldırmak amacıyla dallarından birisinin
kesilmesidir. VAGUS: Nervus Vagus onuncu kafa siniridir, kafatasından çıktıktan sonra mide , barsak sisteminin bir kısmına, kalp ve akcigerlere dallar verir.Bu sistemlerin fonksiyonlarında önemli rol oynayan bir sinirdir. VAJEN: Kadın cinsel organı. VAJİNİT: Vajina iltihabı. VAKSIN: Aşı, Bkz.aşı çeşitleri; attenüe, otojen, BCG, polivalen, sabin, salk. VARİKOSEL: Erkeklerde spermatik kordon venlerinin genişlemesi sonucu torbalar içersinde varis oluşumu. VARİS: Kirli kan taşıyan damarların, fonksiyonel bozuklukları sonucu ya da kan akımının önündeki bir engel nedeniyle genişliyerek kıvrımlı bir hal almasıdır.Yüzeyel olduğu gibi derin venlerde de varis gelişebilir. VASKÜLİT: Damar iltihabı. VASODİLATASYON: Damarları genişletici VAZODİLATASYON: Damar genişlemesi. VAZODİLATATÖR: Damar genişletici etkiye sahip ilaç, madde. VAZOKONSTRÜKSİYON: Damarları büzülmesi, kasılması. VAZOKONSTRÜKTÖR: Damarları büzen etkiye sahip ilaç, madde. VAZOSPAZM: Damar kasılması, büzülmesi. VEJETERYAN: Bitkisel gıdalarla beslenen, etyemez. VEN: Kirli kanı kalbe taşıyan damarlar. VENTRİKEL: Kalp karıncığı VERTİGO: Genel anlamda baş dönmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabı, Meniere hastalığı gibi durumlarda olan baş dönmesi hissi Vertigo diye adlandırılır. VİLÜSLER: Bağısaklardan besleyici maddelerin absorbe edildiği kanallar VİTİLİGO: Bir cilt hastalığı olup, vücudun çeşitli bölgelerinde, yer yer renk (pigment) kaybı ile karakterize, normal bölgelerden keskin sınırlarla ayrılan beyaz lekeler. YABANCI CİSİMLER: Vücudun belirli bir yerinde, normalde bulunmayan her hangi bir madde yabancı cisimdir YAĞ EMBOLİSİ: Büyük kemik kırıklarında görülebilen bir komplikasyondur. Kemik iliğindeki yağın bir kısmı açığa çıkar ve yağ damlaları kan dolaşımına karışıp damar tıkanmasına neden olur. YAĞLI DEJENERASYON: En çok kalp, karaciğer ve böbreklerde görülür. Bu organlarda, hücreler normal çalışma yeteneklerini kaybederler ve içlerinde yağ tanecikleri birikir. YALANCI GEBELİK: Tüm gebelik belirtilerinin olmasına rağmen, uterus boştur. Bu duruma yalancı gebelik denir. Daha çok psikolojik menşelidir YUMURTALIK: Dişilik hormonlarından östrojen gestagen salgılar
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
07 October 2009, 01:01 | Mesaj No:19 |
Papatyam Editörü
Durumu:
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
Ynt: :::::TIP SÖZLÜĞÜ:::::
Zar: Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman biçimli oluşumların genel adıdır.
Zatürree (Pnömoni) : Akciğer dokusunun iltihabı. Çeşitli etkenlere bağlı olarak gelişmekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol açtığı akut ya da subakut hastalık tablolarını belirten bir terimdir. Zayıflık: Kişinin vücut ağırlığının yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre hesaplanmış normal değerlerden daha düşük olması. Zehir: Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal ya da biyokimyasal nitelikte zararlar veren her türlü madde. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçükdozlarda bile göstermesidir. Zehirlenme: Bir zehrin vücutta emilmesiyle ortaya çıkan belirtileri anlatan genel terim. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalıkhaline ya da ölüme yol açar. Zeka: Yeni sorunları karşılayarak uygun çözümler bulmak amacıyla, zihnin tüm ögelerini amaca uygun kullanabilme yeteneği ya da gücü. Zeka Geriliği: Zihinsel gelişmenin yavaşlığı. Doğuştan gelen ya da bebeklik çağında ortaya çıkan zihinsel yetersizliğe bağlı olarak ruhsal gelişimi duraklayan kişilerde görülür. Zeka Yaşı: Psikolojide, zeka testleriyle saptanan ve takvim yaşından farklı olarak belirli bir yaş grubuna özgü becerilerle zihinsel yetkinliği ifade eden ölçü. ZERVİX:Rahim ağzı Zigoma: Gözlerin alt ve yan kısımlarında, elmacık kemiklerine karşılık düşen yüz bölgesi. Zigot: Döllenme sırasında spermatozoitin yumurtayla birleşmesi sonucu oluşan hücre. Zona: Etkeni su çiçeğine de yol açan virüs hastalığı. Herpesvirüs. Zoofili: Hayvanlara karşı aşırı düşkünlükle belirlenen hafif bir duygulanım bozukluğu. Genellikle aşırı duygusal, destek konusunda saplantılı ve normal yoldan bu desteği sağlayamamış kişilerde (bekarlar, çocuksuz çiftler vb.) görülür.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
ÖĞRENCİNİN SÖZLÜĞÜ | umut | Gülmece | 0 | 01 May 2008 15:23 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |