''Geç Kalmayın..'' - Papatyam Forum

Papatyam Forum

Go Back   Papatyam Forum > ..::.ÖYKÜLER & HİKAYELER.::. > Öyküler & Hikayeler

Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz...

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Alt 01 March 2006, 09:50   Mesaj No:1

ihsan034

Papatyam Kıdemli Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ihsan034 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 523
Üyelik T.: 24 August 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 590
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart ''Geç Kalmayın..''

''Geç Kalmayın..''

Geç Kalmayın..


Daha henuz 18 yasindaydi ama hayatinin sonundaydi. Tedavisi mumkun olmayan olumcul bir kansere yakalanmisti. Kahir icinde eve kapatmisti kendini...Sokaga cikmiyordu.Annesi, bir de kendisi. O kadardi butun hayati... Bir gun fena halde sikildi, dayanamadi, atti kendini sokaga...Bir yigin vitrin onunden gecti, tam bir CD satan dukkani da geride birakmisti ki, bir an durdu, geri dondu, kapidan iceri,gozune hayal meyal takilan genc kiza bir daha bakti. Kendi yaslarinda harika bir genc kizdi tezgahtar... Hani,ilk bakista
ask derler ya, oyle takilip kalmisti iste...iceri girdi. Kiz,gulumseyerek kostu ona; "Size nasil yardim edebilirim?" diye.Nasil bir gulumsemeydi o...Hemen oracikta sarilip opmek istedi kizi... Kekeledi, geveledi, sonra "Evet!" diyebildi. Rastgele birini isaret ederek; "Evet, su CD'yi bana sarar misiniz?" dedi. Kiz CD'yi aldi, iceri gitti, az sonra paketle geri geldi.Genckizdan aldi paketi, cikti dukkandan, evine dondu.Paketi acmadan dolabina atti... Ertesi sabah gene gitti ayni dukkana...Gene bir CD gosterdi kiza, sardirdi, aldi eve
getirdi, atti paketi dolaba gene acmadan...Gunler hep alinip,sardirilan CD'lerle gecti. Kiza acilmaya bir turlu cesaret edemiyordu. Annesine acildi sonunda...Annesi; "Git konus oglum, ne var bunda?" dedi. Ertesi sabah,butun cesaretini topladi, erkenden dukkana gitti. bir CD secti.Kiz gulerek aldi CD'yi, arkaya gitti paketlemeye. Kiz icerdeyken bir kagida "Sizinle bir gece cikabilir miyiz?" diye yazdi, altina telefon numarasini ekledi,notu kasanin yaninakoydu gizlice. Sonra,paketini alip kacti gene dukkandan... iki gun sonra evin telefonu caldi... Anne acti telefonu. Dukkandaki tezgahtar kizdi arayan. Delikanliyi istedi, notunu yeni bulmustu da... Anne agliyordu... "Duymadiniz mi?" dedi. "Dun kaybettik oglumu." Cenazeden birkac gun sonra anne, oglunun odasina girebildi sonunda. Ortaliga ceki duzen vermeliydi. Dolabi acti, oraya atilmis bir yigin acilmamis paket gordu. Paketleri aldi, oglunun yatagina oturdu ve bir tanesini acti. icinde bir CD vardi, bir de minik not..."Merhaba, sizi oyle tatli buldum ki, daha yakindan tanimak istiyorum. Bir aksam birlikte cikalim mi?Sevgiler... Jacelyn "Anne, bir paketi daha acti, onda da bir CD ve bir not vardi: "Siz gercekten cok tatli birisiniz, hadi beni bu gece davet edin, artik.Sevgiler...Jacelyn..

Sevda.TK
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Alt 01 March 2006, 11:25   Mesaj No:2

Papatyam

Papatyam Site Yöneticisi
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:Papatyam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1546
Üyelik T.: 11 March 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 1.864
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart ''Geç Kalmayın..''



Ülkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokağının neredeyse tamamı ressamlardan oluşmaktaydı. Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuğla yığınının tepesinde iki kız arkadaşın stüdyoları bulunmaktaydı. Alt katlarında ise yaşlı bir ressam otururdu.

Günlerden bir gün kız arkadaşlardan biri zatürree hastalığına yakalandı. Genç kız günden güne eriyordu. Bir gün, arkadaşı resim yaparken oo da yatağında pencereden dışarı bakıyor ve sayıyordu...

Geriye doğru sayıyordu ; "Oniki" dedi, biraz sonra da "onbir"; arkasından "on", sonra "dokuz"; daha sonra, hemen birbiri ardına "sekiz" ve "yedi".

Arkadaşı merakla dışarı baktı. Sayılacak ne vardı acaba? Görünürde sadece kasvetli, bomboş bir avlu ile altı yedi metre ötedeki tuğla evin çıplak duvarı vardı. Budaklı köklerinden çürümüş, yaşlı mı yaşlı bir asma, tuğla duvarın yarı boyuna kadar tırmanmıştı.

Dönüp arkadaşına "neyin var?" diye sordu. Hasta kız fısıltı halinde "altı" dedi. "Artık hızla düşüyorlar. Üç gün önce neredeyse yüz tane vardı. Saymaktan başıma ağrı giriyordu. Ama şimdi kolaylaştı. İşte biri daha gitti. Topu topu beş tane kaldı şimdi."
"Beş tane ne?" diye sordu arkadaşı. "Yapraklar, asmanın yaprakları. Sonuncusu da düşünce, ben de mutlaka gideceğim. Hissediyorum bunu."

Arkadaşı ona saçmalamamasını söyleyip içmesi için çorba götürdü. Fakat o : "İşte bir tanesi daha gidiyor. Hayır, çorba filan istemiyorum. Bununla geriye dört tane kaldı. Hava kararmadan sonuncusunun da düştüğünü görmek istiyorum.. Ondan sonra ben de gideceğim"diyerek cevap verdi.

Genç kız uykuya daldığında arkadaşı da alt katta ki yaşlı ressama ziyarete gitti. Bu sırada yaprak olayını da anlattı yaşlı adama. Yukarı çıktığında arkadaşı uyuyordu. Ertesi sabah hasta kız hemen arkadaşına perdeyi açmasını söyledi. Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yağan yağmur ve şiddetle esen rüzgârdan sonra, bir asma yaprağı hâlâ yerinde duruyordu.

Sapına yakın tarafları hâlâ koyu yeşil kalmakla birlikte, testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürümenin sarı rengi gelmiş olan yaprak, yerden altı yedi metre yükseklikteki bir dala yiğitçe asılmış duruyordu.

"Bu sonuncusu" dedi hasta kız. "Geceleyin mutlaka düşer diye düşünmüştüm. Rüzgârı duydum. Bugün düşecektir, o düştüğü an ben de öleceğim."

Ağır ağır geçen gün sona erdiğinde onlar, alacakaranlıkta bile, asma yaprağının duvarın önünde sapına tutunmakta olduğunu görebiliyorlardı.

Derken şiddetli yağmur tekrar başladı. Hava yeteri kadar aydınlanır aydınlanmaz, genç kız hemen perdenin açılmasını istedi. Asma yaprağı hâlâ yerindeydi. Genç kız, yattığı yerden uzun uzun yaprağı seyretti. Sonra arkadaşına seslendi. "Münasebetsizlik ettim. Benim ne kötü bir insan olduğumu göstermek istercesine, bir kuvvet o son yaprağı orada tuttu. Ölümü istemek günahtır. Şimdi biraz bana çorba verebilirsin" dedi.

Akşam üstü gelen doktor ayrılırken; şimdi alt kattaki bir hastaya bakmam gerekiyor. Yaşlı bir ressammış sanırım. O da zatürree. Yaşlı adamcağız çok ağır bir durumda, kurtulma umudu yok ama daha rahat eder diye bugün hastaneye kaldırılıyor dedi.

Ertesi gün doktor : "Tehlikeyi atlattınız, siz kazandınız" dedi. O gün öğleden sonra arkadaşı artık iyileşmiş olan arkadaşına alt kattaki yaşlı adamı anlattı. Yaşlı adam iki gün hastanede yattıktan sonra ölmüş.

Hastalandığı günün sabahı kapıcı onu, odasında sancıdan kıvranırken bulmuş. Pabuçları, elbisesi baştan aşağı sırılsıklam, her yanı buz gibi bir haldeymiş. Öyle korkunç bir gecede nereye çıktığına akıl sır erdirememişti kimse. Sonra, hâlâ yanık duran bir gemici feneri, yerinden sürüklene sürüklene çıkarılmış bir portatif merdiven, bir de üstünde birbirine karışmış sarı, yeşil boyalarla bir palet ve sağa sola saçılmış bir kaç fırça bulmuşlar. O zaman o son yaprağın sırrı da çözüldü. Rüzgâr estiği zaman bile yerinden oynamayan yaprak, yaşlı ressamın şaheseriydi. Yaşlı adam, son yaprağın düştüğü gece oraya bir yaprak resmi yapıp yapıştırmıştı.

O.Henry
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
Alıntı ile Cevapla
Alt 01 March 2006, 14:38   Mesaj No:3

ihsan034

Papatyam Kıdemli Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ihsan034 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 523
Üyelik T.: 24 August 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 590
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart xl

Bilgisayar Başında

Saatlerdir bilgisayrin basinda oturuyordu, hala bekledigi mail gelmemisti. Silkindi. Kac saat olmustu bilgisayar basina oturali? Iki saatten fazla olmus, koskaca iki saat. Arkadaslari yemege davet etmisti, Sinan sinemaya, oda arkadaslari iste fal partisine... Hicbirini kabul etmemisti. Simdi bu ucra internet cafede gelecek o maili bekliyordu. Daha ne kadar surecekti? Kim bilir belki bugun hesabina bile girmemisti, girmeyecekti. Girse bile yazacagi daha onemli insalar vardi belki... Belki de onun ona onem verdigi gibi o ona onem vermiyordu? Yok canim! O da en az Sevgi kadar deger veriyordu Sevgi´ye, yazdigi her mesajin karsiligi ertesi gune geliyor, hadi ertesi gun olmadi birkac gun icinde gecikmenin ozrunu de iceren mail hesabinda bekliyordu Sevgi´yi.
Aylar olmustu yazismaya baslayali, bir kez bile aksamamisti mailler. Ta ki bu haftaya kadar. Hafta basindan beri tek bir satir gelmemisti ondan. Tuhaf! Oysa kendisi yazacak bir sey bulamasa ki bu da ayda yilda bir olurdu! Forward edilmis mesajlar gonderirdi, guzel sozler, fikralar ya da ufacik bir e-kart.
Ucuncu gun dayanamamis, onu merak ettigini soyledigi bir mail gondermisti:
-Heeeeeey, oldun mu kaldin mi? Haber verseneeeeeeeeeeee! diye sakalasmisti ustelik.
Ses seda yoktu yine karsi tarafta, besini gun iyiden iyiye meraklanir olmustu hatta bir sapigin onun hesabina girip gelen mesajlari ondan once okuyup sildigini bile dusunmustu. Iyisi mi oturup butun gun bekleyecekti bilgisayar basinda, hem icinde de bir suphe kalmayacakti boylece.
Bugun sekizinci gun de bitmisti. Yine en ufak bir yazi bile gelmemisti. Unuttu beni diye gecirdi icinden.
- Tabii, ne bekliyordun ki! diye kizdi kendi kendine.
Alay etti bir sure bu cocukluguyla. Hic gormedi, sadece yazilariyla, siirleriyle tanidigi biriydi kasidaki ve hep oyle uzakta oyle bilinmez kalacakti. ne bekliyordu ki? Kendisi de bilmiyordu. Hayalinde bu yazilari yazan kisiyi bir turlu canlandiramiyordu. Ne zaman gozlerini kapasa sadece bir cift el goruyordu, klavyenin tuslarina dokunan guzel parmaklar... Bu elin kime ait oldugunu gormeye calisiyor didiniyor ama hayali bir anda dagilan sis gibi yok oluyordu.
Ertesi gun solugu yine bilgisayar basinda aldi. Bekledi, bekledi. Birkac arkadasindan gelen mailleri yanitladi hemencecik. Aslinda boyle beklemek fena da olmuyordu hani. Zaten tatildeydi yapacak baska bir isi yoktu, arkadaslarindan cogu eve donmustu kalanla ise onu cagirsa da o pek istemiyordu. Bu dusuncelere dalmisken yeni bir mesaj geldi/ Hayret adres pek yabanciydi ona. Biraz tereddut etttikten sonra yuregi korku icinde acti.
Mail
-"Merhaba ben Akin´in cok yakin arkadasiyim. Kendisini trafik kazasinda kaybettik, telefon defterinin arasinda sizin mail adresinizi bulduk ve haber vermeyi uygun gorduk. Basimiz sag olsun"
Diyor ve devam ediyordu ama mailin devami onu ilgilendirmiyordu artik. Okuyacagini okumustu zaten. Kacinci olum haberiydi bu, bu kacinci deger verdigi insandi yitirip giden? Bazen butun ugursuzlugun kendinde oldugunu dusunuyordu. Sonra sacma geliyordu dusundukleri, ama ne fark ederdi ki iste cok sevdigi, her gun yazdiklariyla onun gunune renk katan o kisi artik yoktu. Kou bir saka olamaz miydi? Ne yapacakti simdi? Bekledigi mail gelmis miydi? Ne yani kalkip gidecek ve bir daha gelemeyecek miydi? Bir daha o guzel mesajlari goremeyecek bir daha o elleri hayal edememenin uzuntusuyle dogruldu.
"Cebinden size henuz yollamadi, yollamak icin dogum gununuzu bekledigi bir siir bulduk. Tipki sahibine ulasmamis bir mektup gibi duruyordu oracikta. Asagida onun size icin yazdigi son siiri bulacaksiniz."
Var misin?
Biliyorum sasiracaksin,
Son sozler gibi gelecek kulagina,
Yooo yanilmiyorsun, son sozler bunlar
Bu uzaligi kaldirmak icin ortadan sadece bir ufacik bir histik
Sen bana ben sana iki satir laf iki misralik siirdik,
Bur gulucuktuk, bir soru isareti,
Anla artik! sozle var ama satirlar yetersiz,
Dusunceler var ama sayfalar yetersiz,
Anla artik, biliyorum bir sen var bir de ben,
Uzak uak yerlerde ayri ayri sehirlerde
Ama desem ki sana, biz demeye var misin?
Desem ki ne sen olsun ne de ben
Bir biz olalim
Var misin?
Akin Yildiz
Sasirmisti, istemezdi etraftakilerin gozu onunde aglasin. Hic adeti degildi ne de olsa. Oysa Akin hep:
-"Nasil hissediyorsan oyle ol baskalarini bos ver" derdi.
Iste her zamanki gibi yine dinlemisti onun sozunu. Demek o da ayni seyleri hissetmis, o da artik bu uzakligi kaldirmak istemisti. Dogum gunu gecmisti. Hem de yine bilgisayar basinda. Yeni bir yasa daha girmisti iste, yepyeni bir yas, yepyeni umutlar, acilar, mutluluklar. Her yas olgunlastirirmis bira daha insani, belki de en cok bu yasa girdiginde olgunlastigini anlayacakti yillar sonar arkasina donup baktiginda kim bilir.
Akin! Kahretsin, seni simdiden ozledim diyerek hickiriklara gomuldu.
Neden sonra eli yanita gitt. Akina´ a gec kalmis bir yanitti bu.
Sadece tek bir sozcuk yazdi:
VARIM!...


Eklediğin yazı çok güzel ve anlamlı Anafor, gönlüne sağlık.. :wink:
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları

Cevaplar Son Mesajlar
Yaz geldi, diyet için geç kalmayın! PESTEMAL Beslenme ve Diyet 0 20 March 2008 11:36
Diyabet teşhisinde geç kalmayın! PESTEMAL Sağlık ve Hastalıklar 0 18 March 2008 13:05

Yeni Sayfa 1

www.papatyam.org Ana Sayfa

Tefekküre Davet Köşesi

Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın

                       Instagram         

Papatyam alemdarhost.com sunucularında barındırılmaktadır.