|
Öyküler & Hikayeler Bu Bölümde Türk ve Dünya Edebiyatından Öykülere, Hikayelere Yer Verebilir, Yorum Yapabilirsiniz... |
|
Seçenekler |
04 May 2006, 12:04 | Mesaj No:1 |
Durumu:
Papatyam No :
792
Üyelik T.:
24 March 2006
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
|
Sonsuza Kadar
Sonsuza Kadar Heybeliada'daki Deniz Okulu'ndan mezun olan İsmail Türe, kendi gibi Gelibolulu olan bir genç kıza kaptırır gönlünü. İki sevgili parmaklarına nişan yüzüğü taksalar da, birbirlerini çok seyrek görmektedirler. İsmail Türe denizaltıda muhabere subayı olarak görevlidir çünkü. Üsteğmenin aklına harika bir fikir gelir; nişanlısına ışıklı mors alfabesini öğretecek, Çanakkale'den geçiş yapacakları geceyi planlı olduğu için önceden bildirecek ve böylelikle haberleşeceklerdir!.. Boğazı yüzeyden geçmekte olan denizaltının kulesindeki denizciler sigara içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarından birinin heyecanlı olduğu her halinden belli olmaktadır. Gelibolu kıyılarına geldiklerinde, karanlık içindeki evlerden birinden bir el fenerinin yanıp söndüğü görülür: "Seni seviyorum"... Arkadaşları gülümseyerek İsmail Türe'ye bakarlarken, genç aşık elindeki fenerle sevgilisine karşılık vermektedir... Bu olaydan sonra iki sevgilinin aşkı düşmez olur denizaltıcıların dillerinden. Herkes, haberleşmek için kurulan ışık yolunu konuşur. Arkadaşları "Evlen şu kızla da, buralardan her geçişimizde selamlaşmayı bırak artık" diye takılırlar İsmail Türe'ye. Denizaltının üstünün ve altının bir olduğu yağmurlu günlerde bile, Çanakkale Boğazı'ndan geçilirken, elindeki fenerle aşk nöbeti tutan yakışıklı denizci gözünü bir an olsun ayırmaz Gelibolu kıyılarından. Yine bir gün, yirmiyedi yaşındaki Üsteğmen, Çanakkale'den geçecekleri gün ve saati, denizaltının uğradığı bir limandan telefonla haber verir nişanlısına. Ege Denizi'nden Boğaz'a giriş yapacaklarını ve en öndeki denizaltının kulesinde olacağını bildirir. Genç kızın gözüne her zaman olduğu gibi, o gece de uyku girmez. Büyük bir sabırla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç kırpmadan denize bakmaktadır. Fenerine yeni pil almış olsa da, arada bir yanıp yanmadığını kontrol eder yine de... Birden, dev bir karartı belirir suyun üstünde. Güneyden gelen bir denizaltı, penceresinin görüş sahasına girmiştir ... Genç kız pencereyi açar ve gecenin karanlığına uzattığı elleriyle feneri yakıp söndürür. "Seni Seviyorum..." Kulede bulunan denizaltının komutanı Bahri Kunt işareti görünce gülümser: "Hay Allah, bu kız denizaltıları şaşırdı. Nişanlısının denizaltısı bizim önümüzdeydi..." Bir anlık tereddütten sonra Birinci İnönü denizaltısının komutanı Bahri Kunt, yanıt gönderilmezse genç kızın telaşlanacağını düşünerek,karşılık verilmesini emreder. Yanındakilerin "Ne diyelim komutanım?" diye sorması üzerine de şunları söyler: "ebediyete kadar..." O gece, Üsteğmen İsmail Türe'nin görev yaptığı Dumlupınar, Çanakkale Boğazı'na giriş yapan ilk denizaltı olmuştur. Ama, Gelibolu kıyılarına gelmeden, Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı "Naboland" adlı gemi tarafından çiğnenmekten kaçamamış ve yaralı bir balina gibi acı dolu sesler çıkararak, Çanakkale'nin karanlık sularında kaybolmuştur. Her şey bir kaç dakika içinde gerçekleştiğinden, arkadan gelmekte olan Birinci İnönü denizaltısı Dumlupınar'a çarpan geminin yanından habersizce geçerek, Gelibolu'ya ulaşan ilk denizaltı olur. Genç kız, nişanlısından haber almanın huzuru içinde başını yastığa koyduğunda, genç denizci çoktan dalmıştır "Ebediyete kadar" sürecek olan uykusuna!..
__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz |
04 May 2006, 12:31 | Mesaj No:2 |
Durumu:
Papatyam No :
553
Üyelik T.:
07 October 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:10.Köy
Yaş:63
|
rs
Beliz çok güzel bir hikaye bu. İnan ki okurken gözlerim yaşlarla doldu. O denizaltıdaki hikayeler hiç bitmez. Hepsinede Allah c.c. rahmet etsin ve taksiratlarını affetsin.
__________________
[size=10pt]ŞU FANİ DÜNYADA BAKİ GİBİ YAŞIYORUZ
BİRDE HASTAHANE KÖŞELERİNDE[/size] |
04 May 2006, 13:51 | Mesaj No:3 |
Guest
Durumu:
Papatyam No :
Arkadaşları:
Cinsiyet:
|
Sonsuza Kadar
Ben;
Seni tanımadan sevdim birtanem... Cümlelerinden, İsminden haz aldım... Karanlık dünyama tuttuğun ışığınla aydınlandım... Beni rahatlatan Günümü aydınlatan Uzun soluklu nefesinden Ben; Seni tanımadan sevdim birtanem Karanlığım Seninle aydınlanıyorken Günüm güneşe Seninle kavuşuyorken Umudum; Senin sözlerinle yol alırken Sevdim Seni birtanem... Tek isteğim Sana kavuşabilmek Tek isteğim Yanında, kokunla olabilmek Tek isteğim Ruhumu sana teslim edebilmek... Neredesin bir tanem... Nerelerdesin? Günüm; Sensiz karanlıklar mahkumu Ben; Sensiz bir yokluğun mahkumu... |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
60-70 YILLIK DÜNYA HAYATI MI, SONSUZA KADAR SÜRECEK AHİRET HAYATI MI? SEÇİMİNİZİ | umut | Çözüm Kuran Ahlakı | 0 | 17 January 2009 13:07 |
Siz ne kadar marjinalsiniz? | PESTEMAL | Deneme & Düz Yazılar | 0 | 10 March 2008 15:55 |
ne kadar az düşünüyoruz | u2s | Dini Sohbetler | 0 | 25 November 2007 00:16 |
Ne Kadar Akıllı | REHA | Deneme & Düz Yazılar | 0 | 20 September 2007 11:38 |
Hepsi Bu Kadar | PESTEMAL | Deneme & Düz Yazılar | 4 | 07 June 2006 15:34 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |