|
Sağlık ve Hastalıklar Sağlığımız ve Hastalıklar İle İlgili Merak Ettiğiniz Herşeyi Burada Bulabilirsiniz... |
![]() ![]() |
|
Seçenekler |
![]() |
Mesaj No:1 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]() :::::TIP SÖZLÜĞÜ::::: :::::TIP SÖZLÜĞÜ::::: [color=black]ABORTUS: Çocuk düşürme,düşük. ABDOMİNAL: Karınla ilgili, karına ait ABSANS: Kısa süreli şuur kaybı. ABSE: Çevre dokulardan kese tarzında doku ile sinirli içerisi cerahat ile dolu oluşum. ABSORBSİYON: Emilme, örn.sindirim, gıdaların barsaklarda absorbsiyonudur denilebilir. ADAPTABİLİTİ: Çevre şartlarına uyabilme yeteneği, intibak kabiliyeti ADİNAMİ: Kaslarını güç kayıbı ADNEKSİTİS: Yumurtalık ve yumurtalık yolları iltihaplanması ADRENALİN: Böbreküstü bezlerinin iç kısımları tarafından salgılanan bir hormondur. Tabiatta bu hormonun görevi, organizmayi acil harekete hazırlamaktır ve etkisini, nabzın atışı, kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karacigerdeki glikojenin glikoza değismesi ve böylelikle acil bir enerji kaynağı saglanması şeklinde gösterir. AFAKİ: Gözde, lensin olmaması. AFAZİ: Beyindeki ilgili alanların tahribi sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybı. Disfazi, ayni durumun daha hafif bir formudur. AFOİNİ: Ses kaybI. Kısmi veya tam olabilir. AFRODİZYAK: Cinsi arzuyu artırıcı maddeler, ilaçlara verilen isim. AFT: Ağız mukazasında görülen, küçük beyaz leke şeklindeki ülser AGLÜTİNASYON: Sivi bir süspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapışmasıdır. AGORAFOBİ: Geniş, açık bir sahada yalnız kalınca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur. AJİTASYON: Kişinin etrafa saldırganlıgı, aşırı aktivitesi ile karakterize durum. AJİTE: Rahatsız, huzursuz, taşkınlık yapan. AKKOMODASYON: Gözün optik sisteminin çesitli uzaklıklara uyum yaparak net görmenin saglanması. AKNE: Yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili kronik bir deri hastalığıdır. AKONDROPLAZİ: Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalitsal bir cücelik tipidir. Gövde normal büyüklüte olup, kol ve bacaklar anormal derecede kısa ve baş normalden büyüktür. AKRODERMATİT: El ve ayak derisinin iltihaplanması AKUSTİK SİNİR: İşitme siniri. ALBA: Beyaz ALLANTOİN: Ürikasidin kristalleşmesi ile oluşan beyaz kristalleşmiş madde ALLERJEN: Allerji yaratan etken ALVEOL: Akçiğer hava keseçiği AMBLİYOPİ: Gözde belirli bir bozukluk olmaksızın oluşan görme tembelliği. AMENORE: Aybaşı yetmezliği AMİLAZ: Amilaz nişastayı dikstrin ve maltoza çeviren enzim AMİNAZ: Aminoasitlerin yapısındaki amino gruplarını parçalayıcı enzim AMNEZİ: Hafızanın kısmen veya tamamen kaybolması. ANAL: Anüs, makat ANALJEZİK: Ağrı kesici. ANAREOBE: Anaröb, oksijensiz ortamda yaşayan mikro organizma ANEMİ: Kısaca, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi, alyuvarların sayı olarak az olması ve alyuvarların içerisinde bulunan hemoglobin adı verilen maddenin miktarının azlığıdır. ANEMİK: Kan degerleri düşük olan, yani kan sayımında eritrosit sayıları ve hemoglobin mıktarı düşük olan kişi. ANEMNEZ: Hastanın tıbbi hikayesi ANERJİ: Özel bir antijene cevap verilmemesi hali. Organizmanin savunma yeteneğinin kaybolması. ANESTEZI: Doktorlar, ameliyat sırasında ağrı duymaması için, ameliyattan önce hastaya bir iğne yapar yada solunum yoluyla bir gaz verirler. Hastanın bilincini yitirerek uykuya geçmesine narkoz, böylece vücudundaki ağrıları duyamayacak duruma gelmesine anestezi, bu duyu yitimine yol açan maddelere de anestezik denir. ANJİNA PEKTORİS: Kalp anjini, Göğüste şiddetli ağrı nefes alamama ve baygınlık ile seyreden ani nöbetlerle belirgin durum. ANKSIETE: İç sıkıntısı, iç daralması. ANOREKSİ: Anorexia Nervosa, özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna ragmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur. ANOSMİ: Koku alamama, nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildiği gibi koku siniri ile ilgili beyin bölgesindeki patolojilerde de görülebilir. ANSEFALİT: Beyin iltihabi. ANTİBAKTERİAL: Bakterileri öldürücü[color=black] ANTİBODY: Antikor, herhangi bir antijene karşı vucutta oluşan bağışıklık cisimciği ANTİDİABETİK: Şeker hastalığına karşı kulanılan madde veya ilaç ANTİENFLAMATUAR: İltihabı reaksiyonu önleyen madde, ilaç... [color=black]ANTİFLOGİSTİK: İltihapları önleyici ANTİHİPETENSİF: Yüksek tansiyon ANTİMİKOTİK: Mantarların gelişimini durdurucu veya öldürücü ANTİPİRETİK: Ateş düşürücü ANTİSEPTİK: Mikroplar öldürücü ANTİÜRETİK: İdrar oluşasını azaltıcı madde veya ilaç ANTİVİRAL: Virüslere karşı etkili, virüsün etkisini kıran veya azaltan ANÜS: Makat APANDİSİT: Kör bağırsak iltihaplanması APATİ: Kayıtsızlık, duygusuzluk APNE: Geçici nefes kesilmes APOFİLAKSİ: Kanın enfeksiyon etkenlerine karşı antikor oluşturma yeteneğinin azalması APOPLEKSİ: Beyin kanaması ARİTMİ: Kalp ritim bozuluğu ARTERİOSKLEROZ: Damar sertliği ARTERYOSKLEROZ: Damar sertliği ARTRİT: Eklem iltihaplanması ARTROZ: Eklem yıpranması veya bozulması ASPERGİLLOMA: Aspergillus mantar grubu ebep olduğu enfeksiyon, özelikle akçiğerde meydanagetirdiği tümrü andıran nodüler-kitle ASTIM: Nefes darlığı ATEROJEN: Deride gelişen düzensiz şişlikler, deri kisti, yağbezi ATRİUM: Kalp kulakcığı ATROFİ: Beslenme yetersizliği veya sağlıksız beslenme sonucu bir organ veya oluşumun normal yapı ve görevini kaybetmesi AVİTAMİNOZ: Vitamin yetersizliği .
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:2 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
[color=blue]BAĞIRSAKFLORASI: Bağırsaklardaki bakterilere verilen isim, toptan faydalı veya zararlı hepisi
BERİ-BERİb][color=blue]: Vitamin B1 (tiamin) eksikliğiyle oluşan el ve ayaklarda poli nevrit ile oluşan hastalık BORRELİOZ: Kenenin taşıdığı virüsun sebep olduğu enfeksiyon BOTULİSMUS: Basillus Botulismus toksinleri ile meydana gelen zehirlenme BRADİKARDİ: Kalbin dakikadaki atım sayısının azalması BRAKİYALJİ: Kol ağrısı. BRONŞİT: Bronşların iltihaplanması BRONCHİOLİTİS: Solunum sisteminin en küçük fonksiyonel üniteleri olan bronşiollerin iltihabına denir. BROŞODİLATASYON: Broşları genişletici BÜL: Ciltte içi sıvı dolu kabarık oluşumlar. Çapları0.5 cm'den büyüktür. Küçük olanlarına vezikül denir. BÜLLÖZ: Büllerden oluşan lezyon. . .
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:3 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
CAISSON HASTALIĞI: Vurgun. Dalgıçlarda ve çok yükselen havacılarda atmosfer basıncının ani değişimlerine bağlı olarak meydana gelir.
CANDIDA: Bir mantar çeşidi. CANDİDA: Küf mantarı ÇEKUM (Caecum): İncebarsakla kalınbarsağın birleştiği yerdeki kesedir. Bu bölgede, iltihaplanma, ülserasyon veya kanser görülebilir. CERAHAT: Alyuvarlar, bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısıdır. CERRAHİ: Tıbbın en eski dallarından biridir. İlaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine dayanır. CERUMEN: Kulak kiri. İnsan kulağında normal olarak bulunan balmumu kıvamındaki salgıdır. Bu salgının fazlalığı, kulak tıkanması ve geçici sağırlığa yol açar. CESTODIASIS: Yassı solucan enfeksiyonudur. ÇIBAN: Çıbanlar, derideki ter bezleri veya kıl keselerinin enfeksiyonlarıdır. ÇİÇEK: Akut, enfeksiyöz bir hastalıktır. Her yaşta ve her cinsten kişiler bu hastalığa yakalanabilir. İki tipi vardır: Variola major ve variola minor. ÇİL: Deride, güneşe maruz kalma sonucu beliren, ufak lekelerdir. Bunlar, daha fazla, lokalize güneş yanıklarına benzetilebilir ve ekseriyetle sarışın veya kızıl saçlılarda görülen melanin pigmenti birikimidir. COLON İRRİTABİLE: Kolon hasaslaşması COR: Kalp. COXAE: Kalça kemiği. CYSTİTİS: Mesane iltihaplanması. . .
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:4 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
DAKRİYOADENİT: Gözyaşı bezi iltihabı.
DAKRİYOLİT: Gözyaşı taşı. DAKRİYOSİSTEKTOMİ: Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması. DAKRİYOSİSTİT: Gözyaşı kesesi iltihabı. DAKRİYOSİSTOGRAFİ: Kontrast madde verilerek gözyaşı kesesi ve kanalının radyolojik olarak incelenmesi. DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ: Gözyaşı kanalının tıkalı olduğu durumlarda uygulanan, kesenin burun boşluğuna diranajını sağlayan ameliyat. DALTONİZM: Renk körlüğü. DANSİMETRE: Yoğunluk ölçen cihaz. DEBİLİTE: Zeka geriliği. DEFEKASYON: Dışkının dışarı atılması. DEFEKT: Eksiklik, kusur. DEF-İ HACET: Dışkı DEFİBRİLATÖR: Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç. DEFLORASYON: Kızlık zarının yırtılması. DEFORMASYON: Şeklini bozma. DEFORMİTE: Şekil bozukluğu. DEJENERASYON: Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamıyacak hale gelmeleri. DEKOMPRESYON: Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması. DEKONJESSAN: Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif. DEKÜBİTİS: Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar. DELİRİUM: Zehirlenmeler, ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, hallüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte bilincin kaybolması tablosuna verilen isim. DEMANS: Bunama, muhtelif formları vardır. Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans. DEMENS: Bunama DEMİYELİNİZASYON: Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı. DEMONSTRASYON: Göstererek öğretme. DEMORALİZASYON: Moral çöküntü. DEONTOLOJİ: Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler. DEPİLASYON: Kılların çıkartılması işlemi. DEPRESYON: Ruhi çöküntü DEPRESYON: Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik. DERMABRAZYON: Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi. DERMATİT: Cildin iltihabi durumu. DERMATOLOJİ: Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı. DERMİS: Ciltte en üst tabaka olan Epidermis'in altındaki tabakaya dermis adı verilir. DİABET: Şeker hastalığı DİFTERİ: Kuşpalazı DİSK HERNİSİ:Bel fıtığı DİSKRAZİ: Herhangi bir vücut sıvısının normal birleşimini kaybetmesi, vücut sıvısının yapısal unsurları arasındaki dengenin bozukluğu ile belirgin durum DİSMENORE: Ağrılı ve sancılı adet görme DİSMENORE: Sancılı adethali DİSPEPSİ: Hazımsızlık, sindirim yetersizliği DİSPNÖ: Nefes darlığı DİSTONİ: Kas tonüsünün bozulması DİSÜRİ: Ağrılı idrar yapma DİSÜRİ: İdrar yapmakta zorlanma DİÜRETİK: İdrar atırıcı DİYARE: İshal DİZANTERİ: Ağrılı ve sancılı ishalle beliren, yaralara yolaçan bulaşıcı, salğın hastalık DRASTİK: Kuvvetli müshil yapıcı DÜŞÜK: Fetusun, gebeliğin 28. haftasından önce ölümü, ve rahmin dışa atılmasıdır.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:5 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
E.E.G: Elektroansefalografi kelimesi için kullanılan kısaltma.
E.K.G: Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma. EDEMA: Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi. EPİDİDİMİT: Testis üstbezinin iltihaplanması EFERVESAN: Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen. EFFEKT: Tesir, etki. EFFEKTİF: Etkili, tesirli. EFFÜZYON: Vücut boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. "Plevral effüzyon" iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir. EİJAKULASYON: Boşalma (meninin penisten boşalması) EKİNOKOK: Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar. EKLAMPSİ: Gebelerde plasentadan gelen toksinlerle oluşan bilinç kaybı ve konvulsiyonlarla birlikte seyreden tablo. EKLAMPSİ: İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali. EKO: Yankı. EKOENSEFALOGRAM: Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi. EKOKARDİYOGRAM: Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge. EKOKARDİYOGRFİ: Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem. EKOLALİ: Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması. EKSALASYON: Vecit, kendinde manevi kuvvetler hissetme EKSİZYON: Bir dokunun çıkartılıp atılması. EKSOJENİK: Hariçi olan EKSOKRİN: Salğısını kana aracılığı ile aktaran EKSOKRİN: Salğısını kanal aracılığı ile dışarı atan EKTAZİ: Genişleme. EKTODERM: Derinin en dış tabakası. EKTOPİ: Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değilde, vücudun başka bir yerinde olması hali. EKTROPİON: Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları. EKZEMA: Deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzema cinsleri de vardır. ELEKTROANSEFALOGRAFİ: Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. ELEKTROKARDİOGRAFİ: Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. EMPİRİK: Tecrübeli EMPOTANS: İkdidarsizlik, ENDEMİK: Beli bir bölgede sıkca görülen ENDOJENİK: Dahili olan ENDOKADİT: Kalbin iç yüzeyindeki zarın iltihaplanması ENDOKRİN: Iç salğı yapan, salğısını kana veya lenfe aktaran ENDOKRİN: Salğısını kana ve lenfe akıtan ENDOKRİNOLOG: Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi. ENDOKRİNOLOJİ: İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır. ENDOMETRİT: Rahim mukazasının rahim dışında iltihaplanması ENDOMETRİUM: Rahim mukozası ENFEKSİYON: Bulaşıcı ENKÜBASYON: Hastalığa sebep olan bakteri veya virüsün vücuda girdikten sonra hastalığın ortaya çıkmasına kadar geçen süre, kuluçka devresi ENKÜBASYON: Hastalığa sebep olan etkenin vücuda girişi ile hastalık belitilerinin ortaya çıkması arasında geçen zaman ENSEFALİT: Beyin iltihaplanması ENSEFALON: Beyin. ENTERAL: Bağırsal yoluyla ENVAZYON: Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir. EPİLEPSİ: Sara, tutarga EPİSİTOMİ: Amaliyat sonrası tedavi EPİTAKİS: Burun kanaması EPİTEL: Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası. EPİTLİOMO: Deride gelişen kanserli hücre EROTİK: Şehvet, erotik EROZYON: Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeyel yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinir. ESKALASYON: Adım adım yükselme (savaş) ESOTERİK: Mahrem, batını FALKS SEREBRİ: Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar. FALLOP TÜPLERİ: Her biri yaklaşık 10 ar cm. uzunluğunda, uterusun üst köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya uterus tüpleri de denir. FALLOT'S TETRALOGY: Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim. FAMİLYAL: İrsi, kalıtsal, herediter. FARANJİT: Boğaz iltihaplanması FARİNKS: Yutak. FASİAL PARALİZİ: Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve eriferik olmak üzere iki türlü olur. FASİAL SİNİR: Yüz siniri, yedinci kafa çifti. FAT: Yağ. FATAL: Öldürücü, ölümle sonuçlanan. FEBRİL: Ateşli, hummalı. FECES: Dişkı FEKALİT: Barsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı. FEMUR: Uyluk kemiği. FERMENT: Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler. FERMENTASYON: Mayalanma. FERRİTİN: Demir elementinin vücutta depo edilen şekli. FERTİL: Gelişme yeteneği olan, doğurabilen. FERTİLİTE: Doğurma yeteneği, verimlilik. FETAL: Fetus'a ait. FETUS: Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim. FİBRİN: Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde. FİBRİNEMİ: Kanda fibrin bulunması. FİBRİNLER: Protein artıklarından oluşan lifler FİBRİNÜRİ: İdrarda fidrin çıkması. FİBROM: İyi huylu bağ dokusu uru. FİBRO-SARKOM: Bağ dokusunun kötü huylu tümörü. FİBRÖZ: Lif dokusu FİBROZ: Ödemin sertleşmesi FİLARİA: Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur. FLATULUS: Mide veya bağırsakta toplanan gaz FOBİ: Herhangi bir nesneden korkma FRENİK SİNİR: Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diafragmanın sinirine verilen addır. FRİGİD: Kadında cinsel soğukluk FUNGUZİT: Mantarları öldürücü . . .
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:6 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
GAİTA: Dşkı
GALAKTEMİ: Kanda süt bulunması. GALAKTORE: Memeden kendiliğinden süt gelmesi. GALAKTOSEL: Memede, içi süt dolu kist. GALAKTOZ: Süt şekeri. GALAKTOZÜRİ: Gebelerde idrarla galaktoz çıkması. GALAKTÜRİ: İdrarın süt görünümünde çıkması. GANGLİON: Lenf bezi, bazı ufak urlara verilen isim. GANGREN: Dokunun ölmesidir, ancak halk arasında daha çok bir uzvun vücuda bağlıyken ölmesi anlaşılır. GASTRİT: Mide iltihabı. GASTRODÜODENİT: Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı. GASTROENTERELOG: Mide, barsak hastalıkları mütehassısı. GASTROENTERİT: İshalle seyreden mide barsak iltihabı. GASTROENTEROLOJİ: Mide, barsak hastalıkları bilgisi. GASTROİNTESTİNAL: Mide - barsak. GASTROLİT: Mide taşı. GASTROMEGALİ: Midenin genişlemesi. GASTRONOMİ: İyi yemek yeme bilimi. GASTROPTOZİS: Mide düşüklüğü. GASTROSKOPİ: Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi. GİARDİA: Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. GİARDİASİS: Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. GLOKOM: Karasu, göz iç basıncının artması ile belirgin göz hastalığı GLOMERÜLİT: Böbrek hücre demetinin iltihaplanması GLUKOM: Göz basıncının arması, sonucu ortaya çıkan rahatsızlık GNORE: Bel soğukluğu GRİND: Yara kabuğu
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:7 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
İDİOPATİK: Oluşumunda bir sebeb gösterilemeyen.
İDİOT: Doğuştan aptal. İHTİYOZİS: Cildin pul pul ve kuru oluşu ile kendini gösteren bir hastalık. İKTER: Sarılık. İKTUS: İnme. darbe. İLEİTİS: İnce barsak iltihabı. İLEUM: İnce barsağın son bölümü. İLEUS: Barsak tıkanması. İLLUZYON: Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması. İMBESİL: Geri zekalı. İMİTASYON: Taklit. İMMATÜR: Tam gelişmemiş. İMMİNENT ABORTUS: Düşük tehdidi altındaki gebelik. İMMİNENT: Tehdit eden. İMMOBİL: Hareketsiz. İMMÜN: Bağışık,bulaşıcı hastalıktan muaf. İMMÜNİTE: Bağışıklık, muafiyet. İMMÜNİZE: Bağışık kılmak. İMMÜNOLOG: Bağışıklık uzmanı. İMMÜNOLOJİ: Bağışıklığı inceleyen bilim. İMPETİGİNOS: Ağız vebrun civarında önce kabarcıklı, sonra kabuklu yaraların oluşması İNFLAMASYON: Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karşı vücudun göstermiş olduğu; hararet artması, kızarıklık ile karakterize iltihabi reaksiyon. İNİSİAL: Başlamakta olan İNSOMNİA: Uykuya dalamama İNSÜLİN: Pancreas tarafından üretilen hormon vücudun şeker oranın denğede kalmasını sağlar. İNTERMEDİER: Arada oluşan, meydana gelen. İNTRAEPİTELİAL: Epital hücreleri içerisinde. İSKEMİ: Beli bir bölgede kansızlık JARGON: Kelimeleri yerinde kullanamama ile karekterize anlamsız ve anlaşılmaz konuşma. JEJUNİT: Jejunum iltihabı. JEJUNUM: Oniki parmak barsağından sonra gelen ince barsak bölümü. JİGANTİZM: Ergenlik çağından önce oluşan hipofiz bezi tümörlerinde büyüme olayının kontrolden çıkması sonucu oluşan dev görünüm. JİNEKOLOJİ: Kadın hastalıkları ile ilgili tıp dalı. JİNEKOMASTİ: Erkeklerde memenin anormal ölçüde büyümesi. JİNJİVİT: Diştleri iltihabı. JOİNT: Eklem. JUVENİL: Gençliğe ait.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:8 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
KAKOZMİ: Pis koku.
KALP ANJİNİ: Göğüs kafesinde ağrı ve sıkıntı verici bir sıkışm ve burkulma hisi verir KALP ANJİNİ: Kalp sıkışması ve daralması KALP ENFAKTÜSÜ: Klap krizi KALYUM: Potasyum. KANSEROJEN: Kanser yapıcı KARDİAK: Kalbe ait. KARİES: Diş çürüğü KARİES: Diş çürümesi KARİNA: Trakeanın (nefes borusu), sağ ve sol akciğerlere girmeden önce ikiye ayrıldığı kısıma verilen ad. KAŞEKSİ: Genel sağlık durumunun bozukluğu ile ilgili ileri derecede zayıflama hali. KATABOLİZMA: Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit terkipte maddeler meydana gelmesi. KATAR: Mukoza iltihaplanması, mukozit KATARAK: Göze merceğinin donuklaşması nedeniyle gözün önüne perde inmiş gibi durum KATETER: Sonda KELOİD: Eski bir kesi veya ameliyat yerinde aşırı nedbe dokusu oluşmasıdır. KERATİN: Tırnak ve boynuzun ana maddesi. KERATİNİZASYON: Boynuzlaşma. KERATİT: Kornea iltihabı. KERATOMA: Nasır. KERATOMETRE: Kornea kavislerini ölçmekte kullanılan alet. KERATOPLASTİ: Matlaşmış korneanın yerine başkasından alınan korneanın konulması ameliyatı. KERATOSKOP: Korneayı muayene aleti. KERNİCTERUS: Yeni doğanın şiddetli ikterinde beynin bazı çekirdeklerinin bilüribinin etkisiyle toksik degenerasyonudur.Çocukta zeka geriliği ve spastisite görülebilir. KETONEMİ: Kanda keton cisimciklerinin bulunması. KETONÜRİ: Idrarla keton çıkarılması. KİFOZ: Omurganın açıklığı öne bakan kanburluğuna verilen ad. KİNESİYA: Deniz veya araba tutması KİST HİDATİK: Bazı organlarda (daha çok karaciger, akciğer , beyin) ekinokok adı verilen parazitlerin neden olduğu içi berrak su görünümünde kistler. KİST SEBASE: Yağ bezlerinin büyümesi sonucu deri altında oluşan kistler. KİST: Etrafı membranla (zar) çevrili içi sıvı dolu oluşumlar. KIZAMIK: Salgın yapan virütik bir çocukluk çağı hastalığıdır. KLEPTOMANİ: İhtiyacı olmaksızın patalojik çalma dürtüsüne verilen addır. KLİMAKTERİUM: Adet kesilmesi KLONİK: Kasların istem dışı kasılma ve gevşemesi KLOSTROFOBİ: Kapalı yerlerden sebebsiz yere korkma reaksiyonudur. KOCH BASİLİ: Tüberküloz basiline, bulanın adına izafeten verilen ad. KOLAPS: Kolapsüs KOLELİTİAZİS: Safra kesesi taşı KOLESİSTİT: Safra kesesi iltihabı KOLESTEROL: Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir. Kanda normalden fazla bulunması halinde, damar sertliğine neden olur, ve bazanda safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar. KOLİK: Kramplı ağrılar. KOLLAJEN HASTALIĞI: Bağ dokusu hastalığı KOLİT: Kalın bağırsak iltihabı KOLONİT: Kalın bağırsak iltihabı KONJUNKTİVİT: Göz akı iltihaplanması KONTRAKSİYON: Büzülme, çekilem, tenakkuz KONTRASİYON: Kalp kaslarını büzücü KONVÜLSİON: Çırpıntı KORPUS: Gövde. KRAMP: Kas veya kas grubunun aniden istem dışı ağrılı kasılma KRON: Taç KRUP: Krup hastalığı KUMULATİF: Birikme, yığılma KÜRTAJ: Küretajın kelime anlamı kazımaktır. Ama burada adı geçen Kürtaj
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:9 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
LABİL: Kararsız, çabuk değişen.
LAGOFTALMİ: Göz kapaklarındaki bozukluk nedeniyle gözlerin tam kapanmaması hali. LAKRİMA: Göz yaşı. LAKTASYON: Annenin süt verme devresi. LAKTOZ: Süt şekeri LAKÜN: Küçük boşluk, delik. LAP: Lenfadenopati'nin kısaltılmış şeklidir. Lenfadenopati, lenf bezlerinde büyüme anlamına gelir. LAPARATOMİ: Teşhis amaçlı veya ameliyat için karın boşluğunun açılması. LAPAROSKOPİ: Ucunda kamera olan, laparoskop denilen aletle karın boşluğunun endoskopik incelenmesi. LAPPİG: Loplu LARENGOSKOP: Bogazın muayenesine yarayan aynalı ışıklı alet. LARENGOSKOPİ: Gırtlağın içinin larengoskop ile muayenesi. LARENJİT: Gırtlak iltihaplanması LARENJİT: Larenks iltihabı, gırtlak iltihaplanması LARENKS: Gırtlak. LARVA: Tırtıl, kurtçuk. LENF ÖDEMİ: Lenfin su toplaması LENFATİK SİSTEM: Beyaz kann dolaşımı LENFOM: Lenf bezi kanseri LENFOMA: Başlangıcını lenfoid dokudan almış ur, lenf kanseri LENS: Göz merceği LEZYON: Genel anlamda henüz tam olarak niteliği tespit edilmemiş bozukluk. LİBİDO: Cinsel arzu, şehvet LİGAMENT: Vücudun muhtelif eklemlerinde, organlarında bulunan bağlara verilen isimdir. LİPAZ: Yağları, yağasitleri ve gliserola çeviren enzim LUMBAGO: Bel ağrısı
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Mesaj No:10 |
Papatyam Editörü
![]() Durumu: ![]()
Papatyam No :
1242
Üyelik T.:
19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
|
![]()
MAGNET: Mıknatıs.
MAKRO: Büyük. MAKROFAJ: Bakteri ve virüsleri zararsızhale getiren alyuvarların bir alt türevi MAKROFAJ: T-Öldürücü hücreleri, bakteri, virüs ve manatarlar gibi mikrolara karşı mücadeleeder. MAKROSEFALİ: Başın (beynin) normalden büyük olması. MALABSORBSİYON: Emilimin bozuk oluşu. MALADİ: Hastalık. MALARYA: Sıtma. MALASİ: Keyifsizlik, kırıklık. MALE: Erkek. MALFONKSİYON: Her hangi bir organın yetersiz veya dengesiz görev yapması. MALFORMASYON: Kusurlu oluş, sakatlık. MALİN: Habis, kötü huylu. MALLEOL: Ayak ekleminin her iki tarafındaki kemik çıkıntılarına verilen isim. MALLEUS: Orta kulaktaki çekiç kemik. MALNUTRİSYON: Sağlık için şart olan, vitamin, mineral, protein ve benzeri maddelerin yetersiz alınmasından doğan hastalıkları tanımlayan bir terimdir. MALPRAKTİS: Tıpta yanlış, özensiz tedavi. MAMİLLA: Meme başı. MAMMA: Meme MAMOGRAFİ: Meme filmi. MANDİBULA: Alt çene kemiği. MANİ: Aşırı neşe şeklinde beliren psişik hastalık. MANİFEST: Aşikar, gizli olmayan. MARFAN SENDROMU: Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalık. MARİHUANA: Esrar. MASTEKTOMİ: Ameliyatla memenin alınması. MASTEKTOMİ: Memenin her hangi bir rahatsızlık nedeniyle alınmasıdır. MASTİT: Göğüs iltihaplanması MASTİT: Memenin iltihabıdır, emziren annelerde sütün birikmesi nedeniyle veya meme başındaki çatlak nedeniyle sık rastlanan bir durumdur. MASTODİNİ: Meme ağrısı MASTOİDEKTOMİ: Mastoid hücrelerin iltihaplanması nedeniyle mastoid kemiğin çıkartılması ameliyatıdır. MASTOİDİT: Kulak arkasında bulunan mastoid kemikteki, mastoid hücrelerinin iltihabıdır. Genellikle orta kulak iltihaplarını takip eder. MAZOHİST:İşkenceden zevk alan, işkence tarzı hareketlerden cinsel haz duyan. MENENJİT: Beyin zarları iltihabı MENENJİT: Beyinzarı iltihaplanması MENOPOZ: Adet kesilmesi MENOPOZ: Adetten kesilme. MENORAJ: Aşırı süreli adet hali MENORAJİ: Uzun süren adethali MENORE: Adet hali MENSTRUAL SİKLUS: Adet görme dönemleri, iki adet arası. MENSTRUAL: Menstruasyonla ile ilgili, adet görme ile ilgili. MENTAL RETERDATION: Zeka gelişiminde gerilik. MENTRUASYON: Adet görme, ay başı. (bayanlarda periodik kanama) METASTATİK: Metastaz yapmış lezyona verilen isim. (Başka bir organdan atlamış tümöral oluşum) METASTAZ: Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır. METRİT: Rahim iltihaplanması MİGREN: Yarım başağrısı MİKOTOKSİN: Mantarlar tarafından salğılanan toksik madde MİKOTOKSİN: Mantarlarin slğıladığı zehirli maddeler MİKOZ: Mantarlar, genelikle sindirim ve nefes yollarında yaşayan parazi bakteri ve virüslerdendetehlikeli olabilir. MİKOZİS: Mantarlar, genelikle sindirim ve nefes yollarında yaşayan parazi bakteri ve virüslerdende tehlikeli olabilir. MİKROPLAR: Hastalık yapıcı bakteri, virüs ve mantarlar MİSTERİÖZ: Gizli, saklı, esrarengiz MİTOZ: Hücre bölünmesi. MİYOKARDİT: Kalp kaslarının iltihaplanması MİYOKARDİT: Kalp kaslarının iltihaplanması MİYOM: Uterus adalesinin iyi huylu tümörüdür. MİYOPİ: Uzağı görememe MORBUS HODGKİN: Lenfom, Lenf bezi kanseri MORBUS: Hastalık MUKOLİTİK: Mukus'u eriten anlamındadır. Yani, akciğerlerde oluşan ve katılığı nedeniyle çıkarılmakta güçlükle karşılaşılan mukus'un (balgam) kıvamını azaltarak, atılmasını sağlayan ilaçlar. MUKOZA: Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası, iç deri MUKOZA: Sümmüksü iç deri MUKOZİT: Mukoza iltihaplanması MUKUZ: Mukozan salğıladığı yapışkan sıvı (tükrük, sümük vb. ) MUKUZ: Sümüksü salğı MS: multiple sclerosis veya disseminated sclerosis demek olup, beyin ve omurilikte görülen yer yer sertleşmeler nedeniyle kaslarda felce varan kuvvet kaybı ve istemli hareketleri konturol edememe ve diger sinirsel hastalıklarla kendini beli eden hastalık MUTAJENİK: Genetik değişim yaratan
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR ********** KALEGÜNEY |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
![]() |
||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Papatyam Forum Ana Kategori Başlıkları |
Cevaplar | Son Mesajlar |
ÖĞRENCİNİN SÖZLÜĞÜ | umut | Gülmece | 0 | 01 May 2008 14:23 |
Tefekküre Davet Köşesi |
|
Papatyam Sosyal Medya Guruplarımıza Katılın |