Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu
Konu Başlıkları: Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 February 2008, 12:21   Mesaj No:4

PESTEMAL

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:PESTEMAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 145
Üyelik T.: 16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3.815
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu

Bu menakib, Edabali oglu Mehmed Pasa'dan nakledildi. Ayni rüya, Solakzâde tarafindan da su sekilde verilmektedir:

"Osman Han, merhum babasinin yoluna devam ederek, Anadolu'daki kumandanlar arasinda ve gaza meydaninda kendini gösterdi. Âlimlere ve seyhlere çok fazla itikadi vardi. O zamanin yüce makam sahibi, hal bilen seyhi, Seyh Edebali hizmetine devam ederek onun dua ve hürmetini rica ve istid'a ederdi. Bir gece âdeti oldugu üzre, Cenâb-i Allah'a münacatta bulunup hâcet dilerken, kendileri uykuya daldilar. Rüya âleminde, Seyh Edebali'nin koynundan bir ayin dogup gelerek kendi koynuna girdigini gördüler. Bu ay kendisinin göbeginden nihayeti olmayan bir agaç seklinde biterek dali ve budagi ile bütün dünyayi kusatir. Cihan halkinin bir kismi bostan sular, bir kismi ziraat yapar, bir kismi seyran eder, bir kismi da dolasir.

Osman Gazi bu güzel yerden uzak kalinca sabah namazini eda edip seyh hazretlerinin huzuruna varir. Gördügü rüyayi bir bir anlatir. Seyhin bu rüyayi tabir etmesini diler. Seyh Edebali biraz kendi iç âlemine baktiktan sonra basini kaldirip Osman Gazi'ye;

"Ey yigit müjdeler olsun! Sana ve senin nesline padisahlik verildi. Rüyanda gördügün o ay, koynumdan çikip senin koynuna girdi. Sen benim kizimi alip bana damad olacaksin. Bundan çocuklarin ve soyun olacak. Kiyamete kadar yedi iklimde hüküm süreceklerdir" dedi.

Seyh Edebali hemen orada bulunan Müslümanlarin huzurunda kizi Rabia'yi Osman Gazi'ye nikahladi. Orhan Gazi bundan dünyaya gelmistir.

Daha önce de temas edildigi gibi Osmanli kaynaklari tarafindan tamamen ilahî bir takdirin tecellisi gibi nakl edilen bu rüya, Hammer gibi Batili yazarlarca degisik sekillerde verilir. Hammer, benzer rüyalarin görüldügüne dair haberlerin çok eskilere dayandigini ve hemen hemen birçok padisah, hükümdar ve hanedan için böyle rüyalarin görüldügüne dair nakillerin bulundugunu ifade ile söyle der:

"Büyük padisahlarin dogumundan önce gelecekte nail olacaklari (ulasacaklari) güç, kudret ve kuvveti göstermek üzere bu neviden rüyalarin nakli Sark (Dogu) tarihçilerinde zaman zaman görülen bir istir. Bununla beraber bu âdet, sadece onlara has bir is degildir. Benzer haberler, gerek çagdas, gerekse eski Bati tarihçilerinde de görülür."

Osman Gazi ile ilgili rüya hakkinda böyle diyen Hammer, kendisi de ayni rüyayi degisik ifadelerle anlatmaktan geri kalmaz. Bu sebeple biz de Osmanli kaynaklari ile Hammer'in ifadesini karsilastirmak isteyenlere bir kolaylik olsun diye onun verdigi bilgiyi de temel hususiyetlerini bozmadan özet halinde vermek istiyoruz:

Karamanin Adana sehrinde dogmus olan Seyh Edebali, Suriye'de (Sam'da) Fikih (îslâm Hukuku) tahsil ettikten sonra Eskisehir'e yakin Itburnu köyüne gelip yerlesmisti. Osman, zaman zaman oraya gelip seyhle görüsürdü. Osman bir gece Edebali'nin kizi Malhatun'u görüp âsik oldu. Fakat seyh, Osman'in iyi niyetine tam olarak güvenemedigi ve bu genç ile kizi arasinda mevcud olan esitsizligi göz önünde bulundurarak evlenmelerini uygun görmedi. Osman, derdini silah arkadaslarina ve komsularina açar. Bunlardan biri olan Eskisehir beyi, Osman'in anlatmasi üzerine Malhatuna gönül verir. Kizi kendisi için istedi. Fakat o da geri çevrildi. Edebali, Osman'dan çok Eskisehir Beyi'nin öc almasindan korktugu için, o beyin topraklarini terk ederek gelip Ertugrul bölgesine yerlesti. Bu yer degisimi, iki bey arasinda büyük bir düsmanliga yol açti.

Bir gün Osman, kardesi Gündüzalp ile birlikte komsusu ve dostu olan Inönü beyinin evinde iken, Eskisehir beyinin müttefiki ve Harman Kaya hakimi olan Köse Mihal ile birdenbire çikageldigi görülür. Bunlar, ellerinde silahla Osman'in kendilerine teslim edilmesini istiyorlardi. Inönü beyi, gerçek misafirperverligin bu sekilde bozulmasini kabul etmeyerek onlari vermeyecegini söyledi. Bu esnada Osman ile Gündüzalp ileri atilip mücadeleye basladilar. Eskisehir beyi korkup kaçarken Köse Mihal esir alindi. Bunun üzerine Köse Mihal kendisini esir alan bu güçlü insana karsi bir sevgi duydu ve ona tabi oldu. Daha sonra Osman, babasinin yerine geçince, Köse Mihal atalarinin dinini birakarak Müslüman oldu. O andan itibaren de Osman'in yükselmekte olan gücünün saglam dayanaklarindan biri oldu.

Böylece Osman, Rumlar arasinda bir dost kazanmis, ama henüz sevdigi insana kavusamamisti. Aradan iki yil geçti. Bu iki sene zarfinda kuskular ve süpheler onun yakasini birakmiyordu. Ondan sonra Mal Hatun'un babasi, Osman'in sebatkârligindan duygulanarak ilahî bir isaret olarak gördügü rüyayi onun lehinde yorar. Buna göre: Osman Gazi, Seyh Edebali'ya misafir olarak gelir. Sabirla yatagina girip yatar. Uyuyunca su rüyayi görür:

Ev sahibi yaninda yatiyordu. Birdenbire ev sahibi Edebali'nin gögsünden bir hilâl çikti. Gittikçe büyüyen hilâl tam bir dolunay seklini alinca gelip kendi koynuna girer. Ondan sonra yanlarindan bir agaç belirir. Bu agaç dallanip budaklaniyor, gittikçe güzellik ve yesilligi artiyordu. Dallarin gölgesi, üç kita ufuklarinin nihayetlerine kadar karalari ve denizleri kaplayiverdi. Kafkas, Atlas, Toros ve Balkanlar gibi dört büyük siradag silsilesi, bu yapraklar çadirinin dört destegi gibi görünüyordu. Agacin kökünden deniz gibi gemilerle örtülmüs olarak Dicle, Firat, Nil ve Tuna fiskiriyordu. Kirlar, ekinlerle çevrilmisti. Daglar ise sik ormanlarla taçlanmis bulunuyordu. Bu daglardan çikan bereketli sular, gül bahçeleri ve servilikler arasinda dolasa dolasa akiyordu. Uzaktan kubbeler, ehramlar, dikili taslar, sütunlar, hasmetli kulelerle süslü sehirler görünüyordu. Bütün bunlarin zirvelerinde birer hilâl parildiyordu. Minarelerin serefelerinden ezanlar, mü'minleri namaza çagiriyordu. Tam bu sirada hizla esen bir rüzgâr çikmisti. Agacin yapraklarini dünyanin bütün sehirleri üzerine, özellikle iki denizin birlestigi, iki karanin kucak açtigi iki dünyayi çeviren bir halkanin en degerli tasi niteliginde olan Istanbul'a dogru savuruyordu. Osman, halkayi (yüzügü) parmagina geçirmek üzere iken uyandi.

Böylece, Osman ile Mal Hatun'un birlesmesinden dogacak olan soyun kuvvet ve kudretini tahmin ettirmekte olan bu rüyanin tabiri, genç savasçinin Edebali'nin kizi ile evlenmesinde araya giren engelleri bertaraf ediverdi. Dügün söleni, hükümdarlarin dügünü gibi degil, Peygamberin seriatina ve gösterdigi örnege uygun olarak yapildi. Iki sevgilinin nikâhini, Edebali'nin müridlerinden müttaki bir zat olan Turud (baska kaynaklarda Turgud) adindaki dervis kiydi.

__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla