Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - Yükselme Devri
Konu Başlıkları: Yükselme Devri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 February 2008, 12:57   Mesaj No:47

PESTEMAL

Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:PESTEMAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 145
Üyelik T.: 16 February 2005
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3.815
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Yükselme Devri

BÂYEZID DÖNEMININ BAZI ÖZELLIKLERI

Cem Sultan olayi ve bu olay yüzünden Avrupa'da Istanbul'u geri alma yolunda dogan umutlar, Bâyezid'i çok dikkatli ve barisçi bir siyaset takip etmeye zorladi. Her ne kadar bazi müelliflerce Bâyezid'in bu tutumu, Cem Sultan korkusuna haml edilirse de, gerçekte is sadece bir taht kavgasi degil, bir devlet meselesiydi. Nitekim, devletin durgun ve hareketsiz bir çagi olarak nitelendirilen Bâyezid devrinin siyasî ve askerî olaylarina baktigimiz zaman, (özelikle Cem Sultan'in vefatindan sonra ) insani sasirtacak bir faaliyetin ortaya çiktigi görülür. Zira Bâyezid, gerektigi zaman faal bir rol alarak savastan da çekinmiyordu. Böylece Osmanli topraklarina yeni yerler katmak suretiyle fetihlerde bile bulunmustu.

Dönemin olaylarina baktigimiz zaman bu olaylarin sebep olduklari degisik karekterdeki çizgilerle karsilasiriz. Nitekim Batida Fransa Krali VIII. Charles'in, Cem Sultan'i bir koz gibi kullanarak Osmanli Devleti'ni parçalayip dagitmak, bu suretle de Bizans'i yeniden kurdurup ihya etme hülyasi ile Kudüs'ü Müslümanlarin elinden alma emeline dayanan gayreti; Doguda ise, Iran Sahi'nin Sîîligi bir ileri karakol olarak vazifelendirip Osmanli ülkesini istila tasavvuru; Güneyde Memlûk Devleti ile Dülkadirogullarinin Osmanlilar aleyhindeki müsterek faaliyetleri; Içte ise Sah -Kulu isyani gibi genis ölçüde yari siyasî, yari ictimaî hurûc olarak göze çarpar.

Bütün bu hareketlerin seyir ve neticesi üstünde duruldugu zaman, Bâyezid devrine menfi bir not verilemez. Zira bu dönemde Osmanli cografyasi Draç, Hersek, Karadag, Kili, Akkirman, Inebahti, Mora, Modon gibi sehir ve kaleleri kazanmis, Macarlara karsi Belgrad seferi açilmis, Osmanli Türk akincilari, Transilvanya, Karinyola, Karintiya ve Polonya'ya akinlarda bulunmuslardir. Bu arada Midilli'ye hücum eden kuvvetli bir Fransiz donanmasinin hücumu püskürtülerek, Venedik ve Fransiz sövalyeleri bozguna ugratilmislardir. Burak Reis'in sehâdetiyle sonuçlanan Osmanli Venedik deniz muharebesi, Endülüs'te son Müslüman Devleti olan Girnata Sultanligi'nin Bâyezid'e müracaati ve Kemal Reis'in komutasinda giden Osmanli donanmasinin Ispanya sahillerinden Müslümanlari alip Afrika kitasina geçirmesi de Türk denizcilik tarihinde parlak bir sayfa açmisti.

Kaynaklarin verdigi bilgiye göre, Osmanli Rus münasebetlerinin baslangiç tarihi de Ikinci Bâyezid dönemine rastlamaktadir. Devletin nüfuz ve itibari öyle bir mertebeye ulasmistir ki, Kirim Hani Mengli Giray'in tavassutu ile Moskova Prensligi'nin gönderdigi elçi, protokoldan anlmayan, yol yordam bilmez bir adam oldugu için geri gönderilmis, bir müddet sonra gelen ikinci elçi ise, Rus tacirlerine ticaret müsaadesi almisti. Hammer ( IV, 34 ) 'de bu konuya temas edilir. Ona göre Kirim Hani Mengli Giray araciligi ile yapilan görüsmelerden sonra Çar III. Ivan, 3l Agustos l492'de Bâyezid'e bir mektup yazarak Azak ve Kefe pasalarinin, Rus tüccarlarina zorluk çikarmalarindan yakinmistir. Ticaret serbestilgi saglamak amaciyla l495'te bir Rus elçisi daha Istanbul'a gelmis, bunu da l499'da yeni bir elçilik heyeti takip etmisti.

SAH - KULU ISYANI

Sultan Ikinci Bâyezid döneminin önemli ve devleti sarsan olaylarindan biri de Teke Sancagi'nda patlak verip Kütahya'ya kadar yayilan Sah- Kulu vak'asidir. Bu olay, siyasî oldugu kadar, iç inzibat ve asayisi ilgilendiren tipik bir eskiyalik hareketidir. Sâmiha Ayverdi, bu ve benzer sakavet (eskiyalik) örneklerini degerlendirdigi ifadesinde güzel ve yerinde noktalara parmak basarak söyle der:

"Selçuklular devrinin Babaî isyani, Çelebi Mehmed devrinin Seyh Bedreddin isyani, nihayet Sah Kulu vak'asi, hatta daha ilerde patlayacak olan Celalî hareketleri, Sia menseli muayyen bir mikrobun, huruc için ictimaî aksakliklardan faydalanma zemini bulmasi kadar, diger bir yüzüyle de âdi sekavet hareketi olarak görülebilir.

Babaî isyanlari, Selçuklularin ictimaî buhran ve siyasî tazyikler ortasinda kalan halkin, bir ölüm kalim kaygisina düstügü devirlere rastlamis, Seyh Bedreddin'in hurucu da yine mes'um Timur macerasinin, devlet ve cemiyet mekanizmasini alt üst ettigi devrin mahsûlü olmustu.

Dikkat edilecek olursa, bu bas kaldirma vak'alari, Sünnîler arasinda degil, daima Siî - Bâtinî topluluklar içinde inkisaf zemini bulmustur. Bu Sia menseli ve görünüste bir mezhep ve akide mücadelesi damgasini tasiyan hurûclarin asil gayesi, komsu Iran'dan gelen siyasî tertiplerle, topluluklarin arasina ayirici ve yikici bozgunlar sokmakti. Dikkat edilecek olursa bir Mehdîlik motifi etrafinda hareketlenen bu isyanlar, derhal renk degistirerek, bir iktidar davasina çevrilmis, tenkil kuvvetlerine galebe çalan bu sakilerden bir kisminin, namlarina hutbe okuttuklari, dirlik ve mesned dagittiklari dahi görülmüstür."

Anadolu'da meydana gelen düzensizlik, Sah Ismail taraftarlarinin serbestçe teskilât kurmalarina ve propaganda yapmalarina imkân vermisti. Sah - Kulu ( Osmanli tabiri ile Seytan-Kulu), adi ile anilan Kizilbas Seyhi, Hasan Halife'nin ogludur. Babasi desturunu , Sah Ismail'in babasi Seyh Haydar'dan almisti. Uzun yillar hizmetinde bulunmus, daha sonra Antalya civarinda Yalinlu köy yakininda bir magaraya yerleserek gizli ve sirlarla dolu bir hayat yasamaya baslamisti.

"Hasan Halife ölünce, onun postuna oglu Sah - Kulu geçti. Toroslar bölgesi, öteden beri Iran ve Horasan'dan gelen göçmenlerin yasadigi belli basli yerlerdendi. Bu göçmenler, yasayislarina uygun tarikatlara mensubtular. Aralarinda Alevî, Tahtaci ve Kizilbaslar çoktu. Hasan Halife ve oglu Sah - Kulu, bunlari kisa zamanda saflari arasina aldilar. Hükümetten memnun olmayan köylüler, asiretler ve çiftlikleri ellerinden alinan timar erleri ile sipailer, Sah - Kulu ve babasindan destur alarak Kizilbas'ligin en sadik bendesi oldular. Bilhassa Sehzâde Korkud'un Misir'a gidisinden faydalanan Sah - Kulu, faaliyetlerini artirdi.

Taraftarlari, Sah - Kulu'nun, Allah, Peygamber ve Mehdi oldugunu iddia ediyorlar, memleketin, düstügü felaketten ancak onun sayesinde kurtulacagini ileri sürüyorlardi. Sah - Kulu, zaman zaman Kapulu Kaya'da Döseme Derbendi'nde toplanti ve âyinler yapiyor, Anadolu'yu Iran'la birlestirmek için bütün gayretini sarfediyordu. Garip hayati ve labirente benzeyen meskeni, onu, halk arasinda tanrilastirmis idi. Sah - Kulu isyani, sanildigi kadar basit ve gelisigüzel tertiplenmis bir hareket degildir. Sah - Kulu, isyanindan önce ve sonra, devlet dahilindeki bütün taraftarlarina mektuplar yazmis ve casuslar göndermisti. Bu mektuplarda, hazirlanmalarini emretmisti. Bu suretle Sah - Kulu hareketi planli tertiplenmis, Anadolu'yu Kizilbas yapmak için esasli surette hazirlanmistir.

Siî - Bâtinî karekterli bir hareket olan Sah Ismail'in faaliyetleri, Osmanli Devleti için büyük bir tehlikeye isaret ediyordu. Devletin varligina kast eden Sah Ismail'in faaliyetleri, daha önceki iki faaliyetle benzer özellikleri tasimasindan dolayi Uzunçarsili tarafindan su ifadelerle degerlendirilir: " Osmanli Devleti'nin Anadolu'da genislemesi, kendisini muhtelif tarihlerde üç büyük tehlike ile karsilastirmisti: l.Timur, 2. Uzun Hasan ve 3. Sah Ismail. Belli bir mezhebin inanç sistemi (akidesi) üzerine kurulan Safevî Devleti'nin kurucusu Sah Ismail tehlikesi, sinsi bir sekilde ülkeye sokularak gelmekte idi. Gerçekten Sah Ismail, Iran, Azerbaycan ve Irak'i aldiktan sonra bir hayli cüretlenmis görünmektedir. Bu dönemde Osmanli ülkesinde ona bagli epey taraftari vardi. Sah Ismail, meydana getirdigi askerlerine kirmizi çuhadan taclar giydirdiginden dolayi taraftarlarina "Surhser" yani "Kizilbas" denilmis ve bu isim genellik kazanmistir. Sah Ismail, Anadolu'daki Alevîleri iyiden iyiye kendine baglamak için buraya (Anadolu'ya) kendi adamlarini gönderip propaganda yaptiriyor ve el altindan Osmanlilar aleyhine genis bir isyan hazirliyordu. Bu gizli faaliyet, Anadolu'da Osmanli idaresindeki Kizilbaslari, alttan alta ayaklanmaya hazirliyordu. Bunun için Anadolu'ya, halife ismi verilen bir takim alevîler gönderiliyordu. Bâyezid'in, Arnavutluk Seferi'nden dönüsü esnasinda Isik adinda bir Kizilbasin, kendisine suikast yapmak üzere iken öldürülmesi, Sah Ismail taraftarligi faaliyetinin ne kadar genisledigini gösterir. Bâyezid, bunlarin Anadolu'daki faaliyetlerine son vermek için, Iran'a gitmelerine müsaade etmedigi gibi yakaladiklarini da Rumeli'ye sürmüstü. Sah Ismail'in, ülkedeki tahriklerini ve takip ettigi siyaset ile maksadini iyi anlayan Trabzon Valisi Sehzâde Selim, ona ilk silleyi vurmustu. Anadolu'dan, kendisi ile görüsmek için gelen ziyaretçilerin men edilmesi, Sah Ismail'i hem taraftarlari ile görüsmekten, hem de "nezir" denilen önemli bir gelir kaynagindan mahrum etmisti. Sah Ismail, bu yasagin kaldirilmasi için Osmanli hükümdari nezdinde tesebbüste bulunduysa da bu arzusu kabul edilmedi.

Hem yerli hem de yabanci kaynaklara dayanarak Tekeogullari ve Sah-Kulu baba Tekeli Isyani haklarinda makaleler yazan Sehabeddin Tekindag, bu konuda daha detayli bilgi vermektedir. Onun, bu makalelerinde Osmanli Devleti'ne karsi olan isyani açiklayan ve ortaya koyan bölümlerini kisaca vermek istiyoruz. Böylece, Sultan Bâyezid döneminin, görünüste dinî karekterli olan bu isyani hakkinda bilgi saibi olmaya çalisacagiz.

"Sah Ismail'in, Akkoyunlulari bertaraf edip Safevî Devleti'nin temellerini atmasindan sonra, daha önce oldugu gibi bu sefer de On iki Imam'a mütemayil taraftarlar, kisim kisim Iran'a göç etmekle yeni kurulan Siî Devletin kudretini artirmaya baslamislardi. Bilhassa on iki dilimli kizil taç veya külah (= Tâc-i Hayderî ) in kabulünden sonra Kirsehir, Tokat, Amasya, Yozgat ve Çorum çevresinde Safevî (Siî)lere taraftar olanlar, Hataî mahlasiyla siirler yazan Sah Ismail'e büyük bir baglilik göstererek onu bir kurtarici olarak kabul etmislerdir. Nitekim Egriboz'lu Yeminî gibi sairler, Safevîleri müdafaa ettikleri gibi, Sah Ismail, sonra da Sah Tahmasb ile siki münasebetleri bilinen Hoy'lu Pir Sultan Abdal, Osmanli Türklerine karsi mezhebinin zaferini ve sahinin galebesini temenni eden nefesler kaleme almistir. Bu nefeslerde Sünnîlere karsi büyük bir kin göze çarpmaktadir:

__________________
mzalar sifirlanmistir, lütfen yeni imzanizi belirleyiniz
Alıntı ile Cevapla