Sevgililer Günü Rüyası...
[size=18px]Sevgililer Günü Rüyası[/size]
Günlerce ne alacağını düşündü. Okuldaki bütün oğlanların peşinden koştuğu kıza öyle bir şey almalıydı ki, kız hediyeyi aldığında onu ne kadar çok sevdiğini, gerçekten, bugüne kadar selâmlaşmalar dışında hiç konuşmasalar bile aşkının büyüklüğünü anlasın. Aslında nelerden hoşlandığını bile bilmiyordu. Önce ona şöyle pahalı, göz kamaştırıcı bir mücevher almayı düşündü. Kızlar parlak şeylere bayılır, hele mücevherlere... Gözlerinin yeşilinde bir taş? İncecik, uzun boynuna ışıktan bir çizgi çekecek pırlanta bir gerdanlık?
Gece yarısını çoktan geçiyordu. Kurduğu hayaller büyüküu ama gerçek çok farklıydı. İstese bile böyle bir şey alacak parası yoktu. Hem zaten kızın böyle şeylere ihtiyacı yoktu. Onun için değişik bir şey sayılmazdı. Peki ama ne olabilir diye düşündü. Örneğin bir giysi mi? Bazı dergilerde, filmlerde öyle güzel giysiler görürdü ki, hep o ünlü oyuncuların üstünden giysiyi çıkarır, ona giydirirdi. Uzun boyu, ince, kayar gibi zarif yürüyüşüyle hepsinin içinde bambaşka olurdu. Hayır, hayır, bir giysi sıradan bir şeydi. Çok farklı çok özel bir giysi bulmaksa çok zordu. Yarın ilk işi, eski eşyaların satıldığı semte gitmek olmalıydı. Belki orada çok eski, çok değerli, anılarla dolu bir şey bulurdu. Artık kimsenin ilgilenmediği, belki istese de bulamayacağı türden bir şey. Ne olabilirdi ki? Ah, belki de bir gramofon. Evet, bu harika bir fikirdi. Bir gramofon ve bir plâk. Bir taş plâk.
Uykusu iyice açıldı. Acaba bulabilir miydi? Ona kimbilir kaç kez kafasında kurup da söyleyemediği duygularını anlatacak bir plâk. Eski bir şarkı. Eve gidip de gramofonu kurduğunda, plâğı çalacak ve elbette her şeyi anlayacaktı.
"Herkesin sevdiği, herkesin aşık olduğu, herkesin peşinden koştuğu birine seni seviyorum demek amma da zor", diye düşündü. Sabah erkenden kalkıp eskicilerin olduğu semte gitmek üzere yattı. Bir süre sonra uykuya daldı. Rüya perisi ona ışıltılı çubuğuyla dokundu. Onun yüreğinde, hayatı boyunca unutamayacağı bir kıpırtı olduğunu, bundan böyle onun için aşkın bu kıpırtının ta kendisi olacağını biliyordu. Bu çok özel geceyi unutmamasını istedi ve ona çok güzel bir rüya verdi.
Çocuk rüyasında uçsuz bucaksız bir yeşillikte kızla dans ediyordu. Yerde biraz ötelerinde duran eski gramofonda "Sen İçimde Bir Yerdesin" adlı tango çalıyordu. Kız hiç ağzını açmıyordu ama çocuk onun, "çok mutluyum ve bana beni sevdiğini söylediğin için bu günü asla unutmayacağım" dediğini duyuyordu. Yeşilliklerin içinde dönüyorlardı ve çocuk hep "ne kadar güzel bir gün. Güneşin ışıklarının, bu kadar parlak olabileceğini bilmiyordum", diye düşünüyordu.
Sabah uyandığında rüyasını olduğu gibi hatırlıyordu ve unutmamak için kendi kendisine tekrarlayıp durdu. Acaba ne anlam çıkarmalıydı bu rüyadan. O gün Sevgililer Günü'ydu. Eskicilerin olduğu semte gitmekten vazgeçti. Doğruca okula koştu. Kız geldiğinde onun yanına gitti. Arkadaşları ilgiyle ona baktılar. Hiç aldırmadan kıza :
"Bugün Sevgililer Günü, onun icin sana bir şey aldım" dedi.
"Öyle mi" dedi kız, "ne aldın?"
"Aldım ama veremeyeceğim, çünkü o bir rüya" dedi çocuk.
"Rüya mı?" dedi kız.
Ötekiler, "ne garip bir hediye, insan bir rüyayı nasıl hediye edebilir ki?" diye kendi aralarında gülüştüler.
"Evet, bir rüya" dedi çocuk, "seni çok sevdiğimi anlatan bir rüya. Çünkü bunu anlatmak için gerçek olan hiçbirşey bulamadım. Çok aradım ama öyle bir şey yoktu."
"Güzel bir rüyaymış" dedi kız.
"Bugüne kadar aldığım en güzel hediye olduğunu söylemeliyim."
Netten Alıntı
__________________
"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
|