Kurtuluş Savaşında Trabzon
Kurtuluş Savaşında Trabzon
Venizelos, İstanbul’un merkez yapılmasını erken bularak sonraya erteledi ve şimdilik Pontus Devleti için çalışılması yolunda Patrikhaneye gizli emir verdi.
Fakat 7 Şubat 1919 tarihinde İngiltere tarafından hazırlanan memorandumda, Giresun-Sivas-Mersin hattının doğusu Ermenistan’a verilmekteydi. Aynı şekilde Amerikan ve Fransız temsilcilerinin düşüncesi de “Trabzon’un Ermenistan’a bırakılması” şeklinde idi.
Fener Patrikhanesi, bu duruma çok kızarak Pontus davasını yüzüstü bırakan Venizelos’u şiddetle tenkit etti. Tam bu sırada, 26 Şubat 1919’da Ermeni delegesi Aharoniyan’ın Paris Konferansı’nda “Trabzon’un Ermenilere verilmesi konusunda Venizelos ile anlaşmanın sağlandığını” açıklaması, Pontusçuları harekete geçirdi.
Nihayet 1920 yılı sonbaharında, Türklerin Ermenileri bozguna uğratması ve Gümrü Antlaşması’nın imzalanması üzerine, Venizelos aradığı fırsatı bulduğuna inanarak, Lloyd George’a gönderdiği yazıda “İstanbul’un işgal edilmesi ve Karadeniz’de Rus ve İslâm emperyalizmine karşı bir Pontus Devleti kurulmasını” teklif etti.
Osmanlı Pontusçu faaliyetlere karşı son derece dikkatli davrandı. Rumların silahlanmalarına karşı İstanbul Hükûmeti’nce bazı tedbirler alınmaya başlandı. Silâh, cephane ve üniformanın memlekete sokulması yasaklandı, şüpheli kimselerin sınır dışı edilmesi ilgililere tebliğ edildi. Ayrıca başarılı ve şöhretli bir kumandan olan Mustafa Kemal Paşa, geniş yetkilerle, bölgeye gönderildi. Başka bazı sebeplerin de bulunmasına rağmen önce Kâzım Karabekir Paşa’nın, ardından da Mustafa Kemal Paşa’nın Doğu Anadolu’ya gönderilmesi memleket açısından oldukça faydalı sonuçlar doğurdu. Her iki komutan Pontusçuların çalışmalarını dikkatle takip ettiler. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktıktan hemen sonra Pontus meselesinin gerçek boyutlarını açıklayan telgrafları peş peşe Sadarete bildirdi. Bu telgraflarda, Karadeniz bölgesindeki asayişsizliğin sorumlusunun Ermeni-Rum çeteleri olduğu, Türklerin kendilerini savunduklarını bildirdi. Meselâ 22 Mayıs 1919 tarihli telgrafta, “…şayet Rumlar, Müslümanları rahatsız eden siyasî emellerden vazgeçerlerse, bu takdirde İslâm çetelerinin ortadan kalkacağını” ifade etti
Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye’nin başına geçtikten sonra da Rumların faaliyetlerini dikkatle izledi ve zaman zaman ilgilileri uyardı.
Doğudaki askerî başarının elde edildiği sırada, İtilâf Devletlerinin yetkilileri arasında Pontusçuluk lehine bir hava doğmuştu.
Rumların sürgün edilmeleri 16 Haziran 1921 tarihinde meclis tarafından kararlaştırıldı. Bu tutumu İtilâf Devletleri protesto ettilerse de, buna önem verilmedi. Sakarya Savaşı’ndan sonra Pontus çetelerinin temizlenmesi için daha yoğun bir faaliyete girişildi. Kısa zamanda asiler, teslim oldu veya çarpışmalar sonucunda temizlendi. Çetelerin dışında kalan Rumlar ise, 30 Ocak 1923 tarihinde Yunanistan ile yapılan sözleşme gereğince, Yunanistan’a gönderildi.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR **********
KALEGÜNEY
|