Görgüsüzlük üzerine...
“Figaro'nun Düğünü'ne gidemedim.”
“Üzülme… Bir hediye alıp evine gidersin.”
* * *
Müzikli bir lokantada kemancı yeni zengine yaklaştı,
“Paganini'den bir parça ister misiniz?”
“Bir parça da ne demek? Hemen bütününü getirin! Yanına da biraz patates kızartın.”
* * *
“Beethoven'i seviyor musunuz?”
“Dedikodulara inanmayın. Biz sadece arkadaşız.
* * *
“Sana armağan ettiğim papağandan ne haber?”
“Ya papağan biraz karttı ya da bizim aşcı iyi pişirmedi. Beğenmedim.”
* * *
Lokantada yemek listesini okumak isteyen ünlü bilgin Einstein gözlüğünü evde unuttuğunu fark etmiş. Garsondan listeyi kendisine okumasini rica edince, adam Einstein'in kulağına eğilip fısıldamış:
“Kusura bakmayın beyim, ben de okuma yazma bilmiyorum.”
* * *
“Lütfen tuzluğu uzatır mısınız?
“Beni garson mu sandınız?”
“Hayır, kibar bir bey sandım.”
* * *
Adam üzümleri salkımıyla ağzına sokup,sıyırarak yiyiyormuş, arkadaşı uyarmış:
“Yahu, üzüm tane tane yenir!..”
“O senin dediğin elma armuttur.”
“Onlar dilim dilim yenir.”
“Dilim dilim yenen kavun karpuzdur.”
* * *
Yeni zengin, almak istediği evin penceresinin yanına oturmuş, seslenmiş bahçedeki arkadaşına:
“Bak bakayım, bu ev bana yakışıyor mu?“
* * *
Temel ile Cemal süpermarketin müdürüne çıktılar.
“Uy, bu mağazanın yürüyen merdivenleri çalısmıyor!”
“Mermer merdivenlerin yürüdüğünü nerede gördünüz ki?