10 April 2006, 09:13
			
			
		 | 
		
			 
			Mesaj No:1
			
		 | 
	
	| 
			
			 Papatyam Site Yöneticisi 
			
			
			 
 
 
 
Durumu: 
 
Papatyam No :
 1546 
Üyelik T.:
11 March 2005 
Arkadaşları:0
	Cinsiyet:  					
Memleket:İstanbul 
		
		
Mesaj:
1.864 Konular:
  
	  
Beğenildi:
Beğendi: 
 
Takdirleri:10  
Takdir Et: 
	 
       		
				Konu Bu  
				Üyemize Aittir!  
        | 
	
	
	
		
		
			
			
				 
				Düşündürücü Bir Hikaye Mutlaka Okuyun...
			 
			 
			
		
		  
 
 
  Düşündürücü Bir Hikaye Mutlaka Okuyun...    
 [size=18px]FARE  ÖYKÜSÜ[/size] 
 
Evin  minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi  açtıklarını gördü. 
 
Kendi  kendine : 
 
- "İçinde hangi yiyecek var acaba?" diye düşündü. 
 
Bir  süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı. 
 
- "Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!" diye bağırarak telaşla  bahçeye fırladı. 
 
Minik  fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını kaldırdı  ve gıdakladı : 
 
- "Zavallı farecik... Bu senin sorunun benim değil. Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın" dedi. 
 
Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu ve, 
 
- "Evde bir fare kapanı var! evde bir fare kapanı var!" diye adeta çırpındı. 
 
Domuz  anlayışla karşıladı ama, 
 
- "Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir şey yok. Dualarımda olacağından emin ol" dedi. 
 
Minik  fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve, 
 
- "Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!" dedi. 
 
İnek ; 
 
- "Bak  fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni ilgilendirmiyor" dedi. 
 
Sonunda  farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün  tek başına karşılaşmak zorunda olduğunu anladı. 
 
O  gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı. Minik farecik aç ve susuzdu. Tam  yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu. Gecenin sessizliğini  bölen gürültü, fare kapanından geliyordu. 
 
Çiftçinin  karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından fırladı ve mutfağa koştu. 
 
Karanlıkta  kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti. 
 
Kuyruğu  kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden çiftçinin karısını 
ısırdı. 
 
Çiftçi,  karısını apar topar doktora götürdü. Doktor, zehiri temizledi sardı. Çiftçi  karısını eve getirdi, yatırdı. Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü düşmüyordu.  Kadıncağız ateş ve ter içinde kıvranıp duruyordu. 
 
Böyle  durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes bilir, çiftçi de bıçağını  alıp bahçeye koştu. 
 
Karısı  taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendine geldi. Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler. 
 
Onlara  ikram etmek için çiftçi domuzunu kesti. 
 
Çiftçinin  karısı gittikçe kötüye gidiyordu. Yılan, belli ki  çok zehirliydi. Birkaç  gün sonra çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü. 
 
Cenazesine  çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya  yolladı. 
 
Fare  tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden izledi. 
 
Birisi,  sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz bir tehlike ile karşı karşıya ise hepimizin aynı tehlikede olabileceğini hatırlayalım. 
 
Hepimiz  yaşam denilen bu yolculukta yer alıyoruz. Diğerimiz için bir gözümüzü açık tutmalı ve  diğerlerini cesaretlendirmek için çaba harcamalıyız.
  
 
		
		
		
		
		
			
				__________________ 
				"Bilgi Paylaştıkça Çoğalır"
			 
		
		
		
		
	 | 
	| 
		
		 | 
	
	
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 |