Papatyam Forum - Tekil Mesaj gösterimi - BU ÖFKEYİ REDDEDİYORUM
Konu Başlıkları: BU ÖFKEYİ REDDEDİYORUM
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 June 2008, 16:53   Mesaj No:1

umut

Papatyam Editörü
Papatyam Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:umut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Papatyam No : 1242
Üyelik T.: 19 February 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:İSTANBUL
Yaş:62
Mesaj: 13.567
Konular:
Beğenildi:
Beğendi:
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart BU ÖFKEYİ REDDEDİYORUM

BU ÖFKEYİ REDDEDİYORUM

Atilla GökçeKritik
Bu öfkeyi reddediyorum!


Ne kadar yazık, ne kadar acı... Türkiye, Avrupa Futbol Şampiyonası’nın en büyük “geriden dönüş” başarısını gerçekleştirmiş... Dünya medyaları şaşkınlık ve hayranlıkla bu tarihi olayı kutsarken, Kıbrıs Rum Kesimi’nden İtalya’ya kadar bir çok futbolsever “Avrupa Şampiyonası’nın ve futbolun onurunu Türkler kurtardı” derken, Teknik Direktör Fatih Terim, başarıyı bir “kin kusma” gösterisine çeviriyor.
Medyayı tümüyle fırçalayıp haddini ve amacını aşan sözler kullanarak, kendi icadettiği örf ve adetlerle gazeteci merakı arasında kendine göre bağlar kurarak rahatlamaya çalışıyor.
Kendini, takımını ve başarılarını ifade etmeye çalışırken bir liderin asla başvurmaması gereken yöntemler kullanıyor...
İstanbul’a dönünce hesaplaşmak gibi...
“Utanmıyor musunuz ?” diye masaya vurarak sormak gibi...
“-Yazdıklarınızı 75. dakikadan sonra çöpe attırdığımız için özür dileriz... Mucizeler zaman alıyor, sizi bekletiyoruz.” diyerek alay eden, aşağılayan bir üslubu da hiç ihmal etmiyor.
O evrensel sihir gecesinin sabahında dünyaya futbol mesajları vermek, Türk Futbolu adına merak edenlere ilgi çekici öyküler anlatmak, turnuvada zaten çok önceden Viyana rezervasyonlarını finale kadar yaptırdıklarını söylemek yerine yerel, içe dönük öfkelerini tatmin ediyor Fatih Hoca...
Karşısında oturanlar bu ülkenin en ciddi gazetecileri. Meslektaşım diye övünebileceğim çok insan var o salonda. Aralarında akademik unvan sahibi (Prof.) olduğu halde çocuk masumiyetiyle çocukları yaşındaki insanlara bile saygı gösteren Deniz Gökçe var mesela... Zeki Çol var, Tayfun Bayındır var... Mehmet Demirkol gibi değerler var.
Arada bir “tamamınız değil tabii, kim olduklarını biliyoruz” lafını da araya sıkıştırarak soruyor hocamız :
“Utanmıyor musunuz ?”
Söylediklerinin çoğuna katılmıyorum. Futbolcu anne babalarıyla reklam filmi çekilebileceği gibi röportaj da yapılabilir. Bunda utanılacak bir şey göremiyorum.
İdam sehpalarına gelince...
Karşılıklı kin ve husumet içinde olduğunuz insanlar bulunabilir bu medyada. Ama onlar medyanın tümünü temsil etmiyorlar. Zaten o salonda da değiller. Onları kınayacaksanız yine, adını söyler bir Milli Takım teknik direktörüne yakışır bir üslupla eleştirinizi yaparsınız,
Bu “bölük içtimasında fırçalama” hangi iletişim tekniği ile izah edilebilir, ben bilemiyorum!
Bir ara demiş ki hoca, “Ben anlaşmalı olarak medyada yorum yapmadım”... Demirkol CNN ve öncesinde Güneş Gazetesi örneklerini hatırlatmış... Dahasını da söyleyeyim, o sezon anlaşmalı olarak CNN’de İhsan Topaloğlu’na haftalık mutad görüşlerini açıklarken, öteki medyaya da iletişim ajansı tarafından tarife koymuştu.
Mesela çok yakınında çalışanlardan öğrenebilir, röportaj başına 5 bin dolar istendiğini...
Neyse geçelim. Bu öfke hezeyanlarını o kadar da ciddiye almayalım...
En çok da şu sözünü kayıt dışı bırakalım : “Özür dileriz mucizeler biraz zaman alıyor!”Hiç özür dilemesine gerek yok...
Hatta mucizeye de...
Mucizeler çünkü... ne kadar gurur verici olsalar da... asla tasarlanamaz... bir tarifeye ve vadeye bağlanıp beklenemez...Çünkü mucizeler proje değildir hocam..
Bize mucize yaratmayın, projeler tasarlayıp siteme dönüştürün...
Onları hayata taşıyın.
Lütfen!

Sıra Ayhan’da mı?
Çek Cumhuriyeti maçının 10. dakikasında Mehmet Aurelio sarı kart gördü. Kronometre 95.19’u gösterirken Volkan Koller’e hamle etti, kırmızıyı yedi.
Şimdi sakatlıklar sürerken, bir de cezalıların derdi başladı.
Volkan’ın yerini Rüştü alacak. O konuda benim endişem yok.
Ama Aurelio’nun çeyrek finalde Hırvatistan’a karşı oynayamaması sıkıntılarımızı çoğaltır.
Terim’in yine çift ön libero ile başlamasını bekliyorum. İlk seçenek Mehmet Topal... Yanındakinin kim olacağı çok önemli... Hem defansif hem de ofansif karakter taşımalı. Hamit Altıntop gibi...
Ama hoca Hamit’i sağda kullanabilir...
O zaman da benim aklıma Ayhan gelir.
İdmanlarda iyiymiş...Geçen sezon geç toparlandı ama, son haftalara iyi girdi. Ayhan bu işi pekala yapabilir.
Bir başka alternatif tek ön liberolu oyuna geçmek...
Hırvatistan’a karşı hem de...
Çılgınlık olur... Tövbe tövbe!

Yürü, yürü, yürüüü!
Coca Cola’nın davetiyle küçük bir gazeteci grubu olarak Cenevre’ye gittik. Hayatımın en piyade gezisi oldu. Yol arkadaşlarım Sevgili Fuat Ercan’la Can Uyguç olunca, kaçınılmaz biçimde yürümek zorunda kaldım... Bir köşeye geliyoruz, taksiye binip otele döneceğiz, bu iki dostumdan birinin aklına mutlaka bir şeyler geliyor... Ya köprübaşındaki Fanzone’da birilerini görüyorlar, ya da bir arkadaşları cepten arayıp muhabbete çağırıyor... Çocuklar, siz gidin filan da diyemiyorum... En azından Işık, eşi Fuat’ı bana emanet etti. (Bu yazı bitince bir de ona rapor vereceğim, iyi mi?)
Her neyse iki akıllı dostum ve paranoyak organizasyon komitesinin aptal güvenlik önlemleri nedeniyle toplam 10 kilometre yürüdüm... Aksi gibi ilk kez giydiğim ayakkabı da topuklarımı vurdu. Ayak tabanlarımda su toplandı.
Sözün özeti ben de sakatlandım.
Çek maçını da o sakat ayaklarımla kazandık , ne habeer!

Lig TV ve atv’ye alkışlarla
Avrupa Futbol Şampiyonası’nın iki resmi yayıncısı var : Açık kanalda Atv, şifreli kanalda Lig Tv...
İki kurum da bu işi tam bir ciddiyetle gerçekleştiriyor.
Meslektaşlarımın özverili çabalarını, en iyi programları gerçekleştirmek için harcadıkları enerjiyi takdirle karşılıyorum.
Bu yıl dikkat ettiyseniz, maç yayınları olabildiğince net ve temiz görüntülerle geliyor ekranlara.
UEFA’nın kesin kuralları var çünkü... Alt yazı geçemezsiniz, görüntünün üstüne taşan sözüm ona reklam bantları kullanamazsınız. Ekranı küçültüp reklam kirliliği yaratamazsınız.
Kurala uyulunca en azından görüntü temizliği korunuyor ve futboldan kopmuyorsunuz.
Spikerlerin hepsi formda maşallah! O alınacak, bu darılacak demeden lig sakıncalarından azade özgürce anlatıyorlar... Yorumcular da toplu halde daha sakin, daha akıllı analizler yapıyor.
Atv, akıllı bir iş yaptı, TRT’nin deneyimli spikerlerine teslim etti şampiyonayı... Rekabetin dayanışmaya engel olamayacağını da görmüş olduk. Umarım, spiker arkadaşlar da bu yorgunluğu mutlukla taşıyorlardır.
Şansal Büyüka ve ekibi zaten “çete gibi” maşallah!
Her maç, her antrenman, her toplantıda onlar... O kadar çok kameraman, öylesine muhabir yorumcu bolluğu var ki, Cenevre’ye iki günlüğüne uğradım, Yıldız’da Digitürk’e gelmiş gibi oldum.
Devam devam, iyi gidiyor... Kolay gelsin arkadaşlar!.
__________________
*********ASLA BİRİLERİNİN UMUDUNU KIRMA BELKİDE SAHİP OLDUĞU TEK ŞEY "O" DUR **********
KALEGÜNEY
Alıntı ile Cevapla